İlhan Sami Çomak’tan Tiyatro Oyunu: Toplumsal Barışın Tesis Edilmesi Gerekiyor

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Aslı Örnek’in Gazete Duvar’da yayımlanan ve Kemal Aydoğan’la gerçekleştirdiği söyleşinin bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.]

Şair ve yazar İlhan Sami Çomak’ın otobiyografisini ‘Hayat Seni Çok Seviyorum’ ismiyle sahneye koyan Kemal Aydoğan, “Toplumsal barışın tesis edilmesi gerekiyor” dedi.

Moda Sahne yeni tiyatro sezonunu izleyiciyi oldukça düşündüren bir oyunla açıyor.  İlk gösterimi perşembe günü Moda Sahne’de yapılan oyunun ismi ‘Hayat Seni Çok Seviyorum’. 28 yıldır hapishanede tutulan, Kürt-alevi şair İlhan Sami Çomak’ın otobiyografisinden Kemal Aydoğan’ın yönetmenliğinde sahneye konan oyunda iki müzisyen Ali Tekbaş ve Gülseven Medar rol alıyor. Karanlık sahneyi yumuşak bir ışık aydınlatıyor. İki oyuncunun arkasındaki ekranda parmaklıklar arasında İlhan Sami, hemen ekranın altında atlas yorganlar, oyuncuların çevresinde kağıttan asılı kuşlar ve yıldızlar görüyor seyirci….

Oyun başladığında ise şairin çocukluğundan başlayıp, gençliğine, Bingöl’den İstanbul’a uzanan yolculuğuna, tutuklanıp yargılanmasına  kısacası hayatına şahit oluyor. Kemal Aydoğan’la, İlhan Sami hapishaneden çıkıp oyunu seyredene kadar biz sahnelemeye devam edeceğiz dediği ‘Hayat Seni Çok Seviyorum’ isimli oyunu konuştuk.

İlhan Sami Çomak’ın otobiyografisini sahneleme fikri nasıl doğdu?

Otobiyografisi ‘Karınca Yuvası’nı Dağıtmamak’ adıyla geçtiğimiz Haziran ayında İletişim Yayınları’ndan çıkmıştı. Ben de ondan önce zaten şiirlerini inceliyor ama tam da yol bulamıyordum, tabii ki bu otobiyografi önemli bir rehberlik etti. Çünkü o yaşantıyı daha net gördüm ve oradan parçalar çıkardım; yaklaşık 40 sayfa kadar parça çıkardım. Önce düz yazı üzerinden oyun yapacaktık, fakat sonra İpek Özel ile birlikte hapishanede vaktin biraz daha geçmesi ve geçirilmesi açısından işine yarar diye İlhan Sami’ye teklif ettik. Benim seçtiğim bölümlerden yeniden yazar mı diye… O da bölümlerden hareketle bir oyun yazdı. Yani seçilmiş bölümleri yeniden şiir biçiminde yazarak bir şey denedi. Düz yazı bölümlere benzemeyen, yeniden şiir formatında yazılmış, konuşmaya da yakın yeni bir yazı ve oyun çıktı ortaya.

Oyuncular aynı zamanda müzisyenlerden oluşuyor. Onlar da oyun seçiminde ‘Bizden emin misin?’ diye sormuşlar. Daha tanınan isimler de rol almak isteyebilirdi ama siz daha az tanınmış müzisyenleri seçtiniz. O nasıl oldu?

Rol alacak kişilerin müzisyen olmaları ve Kürtçe’yi çok iyi konuşmaları gerekiyordu. Çünkü metinde yer almayan ama benim sonradan eklediğim, ana dili Kürtçe olanların Türkçe öğrenirken çektiği sıkıntılara dair bölümde konuşmaları Türkçe-Kürtçe birlikte kullanmayı düşündüm. İlhan Sami böyle yazmamıştı tabii buraları… Dolayısıyla eş zamanlı olarak sahnede Türkçe-Kürtçe, Kürtçe-Türkçe konuşabilecek, iki dili birbirine çevirebilecek oyuncular arıyordum; dolayısıyla Kürtçe’ye hakimiyet gerekiyordu. İlhan Sami’nin metninde bir müzikte duyuyordum ben. Müzikal tarafı güçlü oyuncuların bu kültürel ortamı, o coğrafyayı tanıması gerekiyordu. O ortamı tanımayan, bilmeyen biri olarak anlatamazdım zaten. Dolayısıyla o ortamı yaşamış, doğmuş, İlhan Sami’nin anlattığı dertlere tanıklık etmiş olması gerekiyordu; Kürt diline hakimiyet ve metnin barındırdığı müzikal özellikleri de güçlü bir şekilde bize anlatacak, zaman zaman dengbejlik yapacak, zaman zaman türkü söyleyebilecek bir oyuncuydu. Bu bağlamda Ali ve Gülseven’le tanıştım. Çünkü onlar geçmişte birtakım tiyatro oyunlarında müzikal oyunculuk yapmışlardı, deneyimleri vardı. O deneyimleri de beni onlarla çalışmaya itti.

Devamı için tıklayınız.

Gazete Duvar

Paylaş.

Yanıtla