Tahrip Edilen Mezar: Kürtler ve Çinûr

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Selman Çiçek’in Yeni Yaşam Gazetesi‘nde yayımlanan ve Nazmi Karaman ile gerçekleştirdiği söyleşinin bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.]

Oyuncu ve yönetmen Nazmi Karaman’ın tek kişilik oyunu ‘Çinûr’, kayıp bir mezarın hikayesinden Kürtlerin yüzyıllardır yaşadığı trajedilere ışık tutuyor. Oyun önce Amed’de sonra da birçok kentte sahnelenecek.

Oyuncu ve yönetmen Nazmi Karaman’ın tek kişilik oyunu ‘Çinûr’ tiyatro severler ile buluştu. Amed Şehir Tiyatrosu’nda prömiyerini yapan oyun, Kürt yazar Ghotbedin Sadeghi tarafından kaleme alınırken çevirisini de Cumhur Ölmez yaptı. Yönetmenliğini Şilan Alagöz’ün üstlendiği oyunda Nazmi Karaman, solo performansıyla Çinûr’un hikayesini anlatıyor.

Oyun, 1953 yılında İran’da kurşuna dizilerek katledilen Çinûr adlı bir kadının sürgüne gönderilen eşinin 20 yıl sonra İran’a dönüşünde yaşananlara odaklanıyor. 20 yıl sonra İran’a dönen oyunun kahramanı, Çinûr’un mezarının yok edildiğine tanık olur ve bu tanıklık bize hem aşkı hem de Kürtlerin yaşadığı trajedileri hatırlatır.

CultureCIVIC tarafından desteklenen oyun, Amed’de 11 gösterim yapacak. 29-30 Aralık’ta Mêrdîn’de, 12-13 Ocak’ta Amed’de, 20-21 Ocak’ta Wan’da Şubat ve Mart ayında ise Êlih, İzmir, Ankara ve İstanbul’da tiyatro severlerle buluşacak. Tiyatrocu Nazmi Karaman ile Çinûr’un hikayesini konuştuk.

  • Çinûr’un hikayesini bize anlatabilir misiniz?

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Şah sürgüne gönderiliyor. Yerine oğlu geliyor. Oğlu geldikten sonra gücünü meclis ile paylaşmak zorunda kalıyor. O dönemde Muhammed Musaddık var. Mussadık başbakan olunca bütün milli kaynakları millileştiriyor. O dönemde daha çok İngilizler var. Tabi İngilizleri oradan çıkartırken, kaynaklar millileştirilirken halk büyük bir destek veriyor. İngiltere, ABD’nin desteği ve İran’daki bir kısım subayların desteği ile bir darbe gerçekleştiriliyor. Binlerce insan öldürülüyor. Binlerce kişi de Komünist Parti üyesi olduğu gerekçesi ile Sovyetlere sürgüne gönderiliyor. Asıl hikaye ise 1970’lı yıllardır. 1953 yıllarında Çinûr ve oyunun erkek oyuncusu lisedeydi. Darbe olduktan sonra sırf başkalarına ders olsun diye Çinûr’u kurşuna diziyorlar. Adamı da sürgüne gönderiyorlar. Adam, oyuncu olduğu için Çinûr idama götürülürken, kadındaki korkuyu görüyor. Ölüm korkusu ne erkeği ne kadını ne de zamanı tanımaz. Korku başka bir şeydir. Sırf eşinin korkmaması için ona temsili bir idamın, bir kurşuna dizilmenin olacağını anlatıyor. Bu şekilde onu daha çok cesaretlendirmek istiyor. Oyunu oynarken, bunu düşündüm; ‘bunu söylemese de kadın böyle durmaz mıydı, dururdu.’ Bunu kendi aşkına olan özleminden ve hiçbir ihtimali geri bırakmamak için böyle bir oyun ve söylem ile onu daha çok cesaretlendiriyor. Oyun, bu minvalde kayıp bir mezarın izini süren bir karakterin hikayesidir.

Devamı için tıklayınız.

Yeni Yaşam

Paylaş.

Yanıtla