International Stage Camp İlk Kez Yapılacak: Birlikte Üretmenin Kıymetini Anlıyoruz

Pinterest LinkedIn Tumblr +

(Sarya Toprak’ın Karen Yazel Yivli ve Serkan Ortaç ile yaptığı ve Birgün’de yayımlanan söyleşinin bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.)

İzmir-Efes’teki Ephesus Retreat’te gerçekleşecek International Stage Camp 31 Temmuz – 3 Ağustos 2025 tarihleri arasında, uluslararası tiyatro sahnesinin önde gelen isimlerini Türkiye’de ilk kez bir araya getirecek.

Disiplerarası yaklaşımı ve Uluslararası iş birliğini merkezine alan kültür sanat alanında bilinen iki oluşum olan Vajra Theatre ve NO Tiyatro’nun bir araya gelmesiyle hayata geçirilen International Stage Camp, Türkiye’de sahne sanatları alanında yeni bir çağın kapılarını aralıyor.

Katılımcılarına dört gün boyunca yaratım, doğa, disiplinlerarası üretim ve ilham dolu bir deneyim sunacak olan kamp, hem profesyonel sanatçılara hem gelişmekte olan yeteneklere açık.
Vajra Theatre’nun kurucusu Karen Yazel Yivli ile NO Tiyatro’nun kurucusu Serkan Ortaç BirGün’ün sorularını yanıtladı.

International Stage Camp (ISC) fikri nasıl doğdu? İlk tohumlar ne zaman ve nasıl atıldı?

Karen Yazel Yivli: ISC, yurtdışı gözlem ve deneyimlerimizin kaçınılmaz bir sonucu oldu. NO’nun kurucusu Serkan ve ben her zaman en küçük proje fikrimizi bile birbirimizle paylaşarak, bu fikirlerin nasıl geliştirilebileceği, birleşebileceği konusunda da birbirimize alan tanıyarak ilerliyoruz. Masada konuşulan bir hayalden sonra sayısız kez “Nasıl yapabiliriz?” sorusunu sorarak ilk tohumlarını atmaya başladık.

Serkan Ortaç: Tam da International Stage Lab. çatısı altında üretimlere başladığımız günlerin paralelinde, yani Şubat 2025’te, bunun yazın güzel bir lokasyonda bulunan bir retreat otelde gerçekleşmesi fikri üzerine de çalışmalara başladık. Açıkçası ‘nasıl’ sorusunun cevabı benim için ‘delilik ile’dir. Ama bu, kontrol edilebilir bir delilik. Cesaretten doğan, tutkudan beslenen ve sınırları zorlayan bir hayal gücü. Vajra’nın kurucusu Karen’in de büyük bir deli olduğu konusunda gözlemlerim var.

Vajra Theatre & NO Tiyatro’nun birleşimiyle böyle bir kamp düzenlemek ne ifade ediyor sizin için?

Serkan: Sadece bir kamp değil; sahnenin ötesine geçen, kelime, beden ve ruhu aynı çemberde buluşturan bir yolculuk gibi görüyorum. İlk günkü hayalimiz, katılımcıların sadece teknik kazanımlar değil, aynı zamanda kendilerini, dünyayı ve hikâyelerini yeniden keşfetmelerini sağlamaktı. Bunu da şehirden uzak, yeşil ve mavinin uzandığı manzarada uyanarak yapabilmelerini istedik. Bugün geldiğimiz noktada, bu hayalin ete kemiğe bürünüyor olmasını görmek heyecan verici.

Karen: Benim için ISC zor günlerde tutunulacak bir dal gibi oldu. Henüz çok gencim ama kendimden sonraki ve önceki nesil için anlamlı bir şey yapmaya, binbir engelle zar zor ulaşabildiğimiz eğitimi, bilgiyi buraya taşımaya, hepimizin daha iyi işler üretmesini sağlamaya çabalamak bana da çok iyi geliyor ve gelecek için ümidimi korumamı sağlıyor. Serkan da ben de ortak noktalarda aynı inancı, inadı ve azmi taşıyoruz. Umuyoruz ki bu kamp yeni işler için yeni bağlara, taze fikirlere sebep olacak.

Kampın kültürel-siyasal atmosferle bir ilişkisi var mı? Türkiye’nin mevcut koşullarında sanat yapmanın anlamı üzerine ne düşünüyorsunuz?

Karen: Beni kamp için motive eden en önemli unsurlardan biri günümüzün siyasal atmosferi içerisinde kendimizi geliştirme ve sorumluluk alma inadı diyebilirim. Sanatçılar olarak yaşananlardan gözümüzü kaçırmamakla, bunları anlatmakla ve hissetmekle yükümlü olduğumuzu düşünüyorum. Çok kez sırtını dönüp gitmek istemiş biri olarak şu an istediğimiz  şey kesinlikle bu ülkeden “kaçma” arzusu yaratmak değil. Tam tersi, mevcut koşulları iyi analiz edebilecek eğitime ulaşmayı bu kamp ve benzeri alanları açarak sağlamak, inadı bırakmamak, geleceğe iyi tohumlar ekmeye devam etmek…

Serkan: International Stage Camp’te de amacımız, katılımcıların farklı kültürlerden, farklı seslerden beslenerek kendi iç dünyalarına daha derin bir yolculuk yapmaları. Bu coğrafyada sanat, bazen bir nefes, bazen de bir dayanışma biçimi. O yüzden biz, sanatın birleştirici, iyileştirici ve dönüştürücü gücüne inanıyoruz. Kısacası, kampımız politik sloganlardan bağımsız olsa da, varlığıyla bile bir duruş sergiliyor: Bir araya gelmenin, paylaşmanın ve üretmenin kıymetini hatırlatıyor. Bence bu bir slogandan çok daha güçlü.

Hem profesyonel hem gelişmekte olan sanatçılara açık olması ne gibi bir dinamik yaratıyor?

Karen: Usta ile çırağın yan yana durabileceği etkinlikleri önemli buluyorum. Sabah akşam hep beraber kalacağımız için alanda edilecek sohbetlerde yeni sorular, yeni cevaplar doğacaktır. Bu sohbetler ve deneyim çeşitliliği de en az atölyeler kadar eğitici olabiliyor.

Serkan: Bence işin en heyecanlı kısmı burada başlıyor; hem profesyonel hem gelişmekte olan sanatçılara açık olması, kampın içine çok güçlü bir enerji ve denge getiriyor. Deneyimli sanatçılar tazeliği ve merakı hatırlarken, gelişmekte olanlar da o deneyimden cesaret ve ilham alıyor. Kimsenin kimseye yukarıdan bakmadığı, herkesin birbirinden beslendiği hiyerarşisiz bir çember kurmak… ISC’nin en güzel tarafı bu ve biz bunu kalbine yerleştiriyoruz.

Devamı için tıklayın.

Paylaş.

Yanıtla