Piyano ve Vokal: Merve Berkman ve Amir Nabizab’tan Dört Dilli ve Derin Bir Dinleti

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Hazal Sipahi’nin T24‘te yayımlanan, Merve Berkman ve Amir Nabizad ile yaptığı söyleşinin bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.]

Merve Berkman ve Amir Nabizad, farklı disiplinlerden ve coğrafyalardan gelen iki sanatçı olarak yollarını İstanbul’da kesiştirdiler. Merve, görsel sanatlar ve sahne sanatları alanındaki üretimlerinin yanı sıra yıllardır Ortadoğu ve Anadolu ezgilerine ilgi duyan bir vokalist. Amir ise Urmiye’den İstanbul’a uzanan yolculuğunda piyano, bestecilik ve orkestra şefliğine odaklanmış genç bir müzisyen. “Piyano ve Vokal” başlığıyla hayata geçirdikleri ortak projeleri, yalnızca seslerin değil; dillerin, duyguların ve hafızaların da birbirine dokunduğu çok katmanlı bir müzikal anlatıya dönüşüyor.

Türkçe, Azerice, Farsça ve Arapça şarkılardan oluşan bir repertuvarla yola çıkan ikili, hem dijital platformlarda hem de sahnede dinleyicilerle buluşmaya başladı. Bu üretimin İstanbul’daki duraklarından biri de yeni açılmış olan SubPub. Root Hotel grubunun bünyesinde yer alan bu mekân, yalnızca bir sahne değil, aynı zamanda bir sanat mekânı olarak da kurgulandı. Dış cephesi grafiti sanatçısı Leo Lunatic tarafından tasarlanan SubPub’ta sanatçı Aaron Sharp-Goodstone’un grafitileri de yer alıyor.

İkilinin ortak müzikal dili, yalnızca kültürel yakınlıklara değil, birbirlerini anlama biçimlerine de dayanıyor. Sahnede kurdukları bağ ise izleyiciye sadece bir konser değil, derin bir dinleti, duyguya temas eden bir alan sunuyor.

31 Temmuz akşamı 21:00’da Karaköy SubPub’ta gerçekleşecek dinleti, bu diyaloğun fiziksel bir buluşması olacak. Hafızaya ve çok sesli bir duygu coğrafyasına davet niteliğindeki bu gece, İstanbul’dan sonra bir ABD turnesinin de öncüsü olabilir.

Bu söyleşide, Merve ve Amir’le hem yollarının nasıl kesiştiğini hem de sahnede beraber açtıkları duygusal ve kültürel alanı konuştuk.

– (Merve Berkman’a) Sahne sanatları ve görsel sanatlar alanında uzun yıllardır üretim yapan bir sanatçı olarak, görsel sanatlar alanındaki geçmişiniz müziğe yaklaşımınızı nasıl şekillendiriyor?

Merve Berkman: Görsel dilde kalabalık ya da sert ve keskin elementleri pek tercih etmedim şimdiye kadar, etsem de o elementleri tam tersi bir etkiyle kullanmaya çalıştım. Biraz daha bizi sessizliğe taşıyan görseller oluşturma refleksim oldu çoğu zaman. Bazen cevabının bulunmasına çok da gerek hissetmediğim bir “Burada ne oluyor?” sorusunun da yer yer eşlik ettiği bir sessizlik. O bilinmezliğin içine kendimizi bırakabilelim istedim, hem görseli oluşturan hem de izleyen taraflar olarak. Müzikte de aynı şekilde, ses yoluyla daha sukûnetli bir yere dokunmak belki yine en temel refleksim. Bu anlamda her iki alanda da benzer bir yaklaşım içindeyim diyebilirim.

– (Amir Nabizad’a) İran’ın Urmiye kentinden İstanbul’a uzanan yolculuğunuzu düşündüğünüzde, yaşadığınız bu coğrafi ve kültürel değişim müzikal repertuvarınızı nasıl etkiledi dersiniz? Piyanoyla kurduğunuz ilişki bu yolculukta nasıl evrildi?

Amir Nabizad: İki ülke tarih boyunca kültür, düşünce yapısı ve sanatta bir çok ortak noktalara sahipler. Bu özelikle müzikte yer yer yöresel farklılıklardaki ifadelerde , aksak ritimler ve makamsal olarak bazı çeşitlilikler olarak dikkatimi çekiyor. Bu çeşitliliği bestelerimde ve piyano repertuvarımda yer yer kulanmak ve eserlerimin içine yerleştirmek yolunda adımlarım oluyor ve bunu sürdürmeyi arzu ediyorum.

Devamı için tıklayınız.

Paylaş.

Yanıtla