Ortaoyunu – Çapulcular Parkı

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Çapulcu: Çapul efendi! Çapul Efendi kalk sabah oldu. Huuu.
 
Çapul: Ne oluyor be karga bokunu yemeden. Bu ne telaş sabah sabah.
 
Çapulcu: Koş yetiş Parkı bahçeyi yıkıyorlar, ağaçları söküyorlar. Birkaç çapulcu toplaştık etten duvar ördük koruyoruz. Seni sözcü seçtik git konuş, ağaçları sökmesinler.
 
Çapul: Vay gaddarlar! Demek öyle ha! Bana derler Çapul Efendi. Şimdi gider konuşurum. İyi de kimle konuşacam ben?
 
Çapulcu: Deli İrecep’le konuşacaksın. Buraların hakimi odur, koş… Birazdan gelecek.
 
İrecep: Hiheeeeeeyt! Bana derler tuzsuz deli İrecep! Hiheeeyt ulan! Ağacı kesip çayına batıran ben!; çayını kesip hesine yatıran ben!; Parkı yıktırıp kışla yaptıran yine ben! Var mı bana yan bakan? Hiheyyyt!
 
Çapul: Amanın, İrecebim! Yaman İrecebim! Ben daha düz bakamıyorum nasıl yan bakayım? (diğerine) ne yapacağız yahu çok pis haykırıyor?
 
Çapulcu: Merak etme sen. Böyle olduğuna bakma hırçındır ama özü demokrattır.  Hem de muhafazakardır. Sen de diyeceğini.
 
Çapul: Haa! Tamam!  Gözü toparlaksa, muhafazası karsa mesele yok. Ama çok pis bakıyor yahu. Ne diyecektim ben?
 
Çapulcu: Ağaçları kesme, kışla yapma diyecektin.
 
Çapul: Tamam tamam. Kolaymış.
 
İrecep: Hiheyyt? Ne var ulan? Sen de kimsin?
 
Çapul: Şey diyecektim. Efendim beni sözcü seçti kahrolasıcalar. Bir sual edecektim. Sizin gözünüz toparlak mı?
 
İrecep: O ne demek ulan?
 
Çapul: Hakkaten ne demek ulan bu ? Bana bak beni yanlış yönlendiriyorsun. Çapulcu dedik bağrımıza bastık.
 
İrecep: Muhafazakar demokrattır onun doğrusu. Sen ağaçlara gel ağaçlara.
 
Çapul: Efendim ağaç diyorlar.
 
İrecep: Ağaç?
 
Çapul: Evet üstadım ağaç? Fidanlar ağaca, ağaçlar ormana dönmeli yurdumda.
 
İrecep: Niye diyorlar?
 
Çapul: Niye diyorsunuz yahu?
 
Çapulcu:Kesilmesin diye diyoruz.
 
Çapul: Efendim budama amaçlı olarak söylenmekte. Ağaç yaşken budanır misali. Hoca efendinin de Amerika’dan arz buyurduğu gibi.
 
İrecep: Güzel! Peki, nasıl diyorlar?
 
Çapul: İşte orası karışık.
 
İrecep: Nasıl karışık?
 
Çapul: Biraz çapulcu vari. Biraz başıboşça, vurdumduymazca ve de küstahça, ama hepsi de iyi çocuklar.
 
İrecep: Bunların bir başı yok mu?
 
Çapul:Aman efendim hepimizin başında siz varsınız! Allah eksik etmesin!
 
İrecep: Tek adam benim! Değil mi?
 
Çapul: Bir tek siz varsınız. Diğerleri de adam mı? Siz kendinizi adam mı sanıyorsunuz? Adam görün adam! İşte adam bu.
 
İrecep: Hiheeeeyt!
 
Çapul: Adam bu mu? Bu mu ulan adam? Adam mısın lan sen?
 
İrecep: Ne dedin?
 
Çapul: Doğru adam mısınız acaba dedim.
 
İrecep: Ne hususta?
 
Çapul: Çevrecilik işlerinden anlar mısınız?
 
İrecep: Ben?
 
Çapul: Evet siz.
 
İrecep: Çevrecilik?
 
Çapul: Evet, soruyorlar. Valla ben Greenpeace’in yalancısıyım. Onlara kalsa ortada yeşil bırakmayacaklar memlekette. Hepsi çapulcular. Bir de ona buna sataşıyorlar. Ama dar bir çevrede çevrecilik yapıyorlar bana sorarsanız.
 
İrecep: Hah! Ben çevrecinin hasıyım. Bilmiyor musun?
 
Çapul: Yapma yahu tam adamına gelmişik.
 
İrecep: Aynı zamanda Barok mimari uzmanıyım.
 
Çapul: Oharey barok ha? Vay be barok ha? Adama bak barok diyor. Ne bakıyorsun öyle barok barok? Ben daha kagir mimari bilmezken o barok diyor. Barok bu ayakları da sadede gel.
 
İrecep: Saadetin anahtarı da bende.
 
Çapul: Aman o da mı sende?
 
İrecep: Saadet için en az üç çocuk diyorum.
 
Çapul: Nerden biliyorsun?
 
İrecep: Çünkü jinekoloji uzmanıyım.
 
Çapul: Yok yahu! Daha başka meziyetin de var mı?
 
İrecep: Olmaz olur mu! Şehir planlamacıyım, planlarım
 
Çapul: Ohh planla!
 
İrecep: İcatçıyım, alkolmetreyi icat ettim!
 
Çapul: İcat çıkar! Helal!
 
İrecep: İmlacıyım ve simyacıyım. Tomafoloji ve Gaztoloji bilirim.
 
Çapul: Gazla! Ver gazı yanmasın, aman halk uyanmasın!
 
İrecep: Ben memleketim. Memleket benim!
 
Çapul: Palavra! Aman bu biraz ağır oldu.
 
İrecep: Ben yüzde yüzyirmiüçün temsilcisiyim.
 
Çapul: Temsilde kusur olmazmış.
 
İrecep: Bursa’nın döneri, Diyarbakır’ın ciğeri, Kars’ın kaşarı, Trabzon’un muhlaması, Samsun’un pidesi, Antep’in baklavası ve her yerin köftesiyim!
 
Çapul: Afiyet olsun!. Beraber yedik biz bu yollarda… beraber yıkandık toma sularında. Şimdi yediğim her gazda bana herşey seni hatırlatıyor.
 
İrecep: Anladın mı şimdi?
 
Çapul: Anladım da ağaçlar ne olacak? Park ne olacak?
 
İrecep: Bana mı soruyorsun?
 
Çapul: Evet sana soruyorum.
 
İrecep: Anamı tanıyor musun? Babamı tanıyor musun? Yengemi, teyzemi, amcamı, yiğenimin oğlunu, Egemen Bağış’ın kaynını tanıyor musun?
 
Çapul: Tanımam.
 
İrecep: Bana oy veriyor musun?
 
Çapul: Verdim de denemez vermedim de. Saat kurmuştum çalmadı, namussuzum kaçırdım. Sandık kapandı.
 
İrecep: Beni tanımıyorsun, oy vermiyorsun! O zaman bana niye soruyorsun? Ağacını al da git. (çıkar)
 
Çapul: Ben kimim? Neredeyim? Nereden geldim? Nereye gidiyorum? Varoluşçu muyum? Yaratılışçı mıyım? Deli miyim, divane miyim? Ağaç, park benim neyime? İyi de daha birkaç ağacı savunamayacaksak nasıl savunacağız eşitliği, kardeşliği? Hele hele halkların kardeşliğini! Ben en iyisi varayım birkaç çapulcuya sorayım. Ne diyorsunuz çapulcular?
 
Çapulcular: Yaşasın halkların kardeşliği!
 
 
ULUÇ ESEN
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Paylaş.

Yanıtla