Unutulmaz Oyunların Unutulmaz Oyuncusu

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Dikmen Gürün

Önce Ankara Devlet Tiyatrosu, ardından, 1959’da özel tiyatro dünyasına adım atış. Ve Türk tiyatrosunun iki genç sanatçısı; Yıldız ve Müşfik Kenter çevrelerini hep ışıklarıyla aydınlattılar. “Çöl Faresi”, “Salıncakta İki Kişi” ile başladıkları yolculukta. Bu yolculuğa değerli pek çok başka sanatçı da katıldı. 1962’den bu yana da Kent Oyuncuları hayatlarımızdan hiç çıkmadı…

Geçen mayıs ayında, 18. İstanbul Tiyatro Festivali Kent Oyuncuları’nın 50. yılını iki oyunla kutladı. Yıldız Kenter’in başrolünü üstlendiği “Kraliçe Lear” ve Müşfik Kenter ile Kadriye Kenter’in karşılıklı oynadıkları “Aşk Mektupları”. Oyunun oynandığı o akşam, 11 Mayıs 2012 akşamı, dolu olan salonda seyircinin içten alkışlarını unutamıyorum… Sadece sahneyi değil, hayatı da her anıyla tam 34 yıl paylaştığı sevgili eşi Kadriye Kenter’le oynadığı “Aşk Mektupları”, onun son oyunu oldu…

Ben yine de ‘son oyun’ demek istemiyorum. ‘Son’ sözcüğünü kullanmak istemiyorum. Müşfik Kenter, nice unutulmaz oyunda hayat verdiği pek çok güçlü karakterle zihinlerimizde yer etmiş bir isim. O yeri hep koruyacak, yaşayan bir isim. Usta işi oyunculuğunu sergilediği o kadar çok oyun var ki ve hepsi de o kadar taze ki belleklerimizde…

“Raşomon” mu? “Öfke” veya “Kim Korkar Hain Kurttan” mı? “Bir Garip Orhan Veli” mi? Ya da “Savunma için Clarence Darrow” mu?“Kahramanlar ve Soytarılar” mı? Veya “Konken Partisi”, “Ders”,“Sandalyeler” mi? “Mikado’nun Çöpleri”ndeki performansı mı? “Martı”daki oyunculuğu mu? “Platonov” mu? “Maskeli Süvari” veya “Yalnızlığın Oyuncakları” mı? Nâzım’ın koca destanı “Kuvayı Milliye” mi?

Daha çok, pek çok oyun ve de bu oyunlarda Müşfik Kenter’in unutulmaz kıldığı rolleri sıralamak mümkün…

2004 yılında, İstanbul Tiyatro Festivali’nin kendisine sunduğu Onur Ödülü de bu unutulmaz performanslara bir saygıydı…

Oyunculuk, sanat ve aşkın buluştuğu bir yaratım süreci kuşkusuz. Yeteneğin, bilginin, sevginin iç içe geçtiği bir süreç. Müşfik Kenter’in her oynadığı oyunda, ruh kattığı her kişide bu süreci yaşadık.

O, sadece güçlü bir oyuncu, yorumcu, yönetici olarak değil, kıymetli bir hoca olarak da Türk tiyatrosuna zenginlik katan bir unutulmaz sanatçı…

Yolu aydınlık olsun.

Cumhuriyet

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Dikmen Gürün

Yanıtla