Dünyanın Keskin Yüzünde

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Domus Sanat Çiftliği’nden

Şamil Yılmaz

Bir yüzey olarak bedenin bir iç’i olduğu; derinin altında kesilmeden, yarılmadan, yırtılmadan ve kandan bir derinliğin beklediği tekinsiz bilgisi, bedenler-arası ortak duyusal ağın en sıkı dokunduğu noktadır. “İnsan kanar ve canı yanar,” demek; -sinirsel bir rahatsızlığımız yoksa- istisnasız her birimiz için tecrübeye tâbi bir bilgidir. Temkin ve tereddüt, acı’nın hem bizdeki hem de başkalarındaki bilgisinden doğar. Akreplerle dolu cam bir kafese girmiyor, bir arkadaşımızın eline tüfek verip kolumuzdan vurdurmuyor, oturduğumuz masanın üzerine bir cephanelik yığıp kendimizi hiç tanımadığımız insanların merhametine teslim etmiyor, ya da salonumuzun ortasına bira bardakları dizip üzerlerinde dans etmiyorsak, riskteki ortak acı ve ölüm bilgisine kayıtlı aklıselimle hareket ettiğimizdendir… Cam Adımlar, ‘aklıselim yoksunu’ iki sanatçının, dans kökenli İlyas Odman ve tiyatro kökenli Çağlar Yiğitoğulları’nın, 50’lik bira bardakları üzerinde gerçekleştirdikleri teatral bir çağdaş dansperformansı. İkili, yarım saatlik gösteri boyunca, -artık olduklarından çok daha ince görünen- cam bardakların üzerinde yürüyor, uzanıyor ya da dans ediyorlar…

Cam Adımlar, çağdaş dans, tiyatro ve performans sanatının kesişme noktasında duruyor. Sahnede gördüğümüz iki beden, üzerinde dans ettikleri kırılma ihtimalinin yarattığı algısal tedirginlikte, performans sanatının risk kipine tutunuyorlar. Fakat aynı zamanda, her ikisi de, kendine özgü teatral bir persona’yı; dışsallık üzerinden kurulsa da tiyatroya özgü kurgusal bir iç imasını barındırıyor. İlyas Odman’ın temsil ettiği beden, diğerine göre –her iki anlamda da- daha ‘çıplak’, hevesli ve oyuncu. Çağlar Yiğitoğulları ise, ayağındaki kalın çorapları, temkinli havası ve oyun kaçağı tavırlarıyla denklemin karşı ucuna yerleşmiş. Her ikisi de birer Hamlet değiller kuşkusuz. Ama asıl enerjilerini Odman ve Yiğitoğulları’nın kendileri olarak sahnedeki dolaysız mevcudiyetlerinden almadıkları da açık. Silinmiş, fakat okunaklığını hâlâ muhafaza eden dramatik bir hikâyenin sayfada bıraktığı izlere benziyorlar. Fakat Cam Adımlar’da her şey gibi biçim de zeminin kırılganlığı üzerinde duruyor; bardaklardan biri patlasa, yanılsama üreten teatral kimlikten, biz daha ne olduğunu anlamadan, icracının/performansçının yara almış gerçek bedenine düşeceğiz. Ve bir tarafıyla tiyatro diye baktığımız şey, aniden, kazara, performansa dönüşüverecek. Cam Adımlar’ın biçimsel olarak en iyi yaptığı şey, bu iki türü birbirlerinin eşzamanlı varlığında sürekli bir gerilimle yan yana getirebilmesi galiba.

Fakat iş, yüzeydeki biçimsel gerilimden çok daha fazlasını vaat ediyor: Cam Adımlar, var’oluşun, beden oluşun ve dünyada biri olarak diğeriyle oluşun kırılganlığı üzerine bir gösteri. Ekip, dünyanın ve ilişkilerin kırılgan zemininde gerçekleşen hareketi, bir hasar tedirginliğiyle yeniden üretiyor. Birine doğru yürümek, onu bir oyuna davet etmek ya da onunla dans etmekteki ‘sıradan’ jestler, zeminde huzursuzca uyuyan hasar ihtimalinin süreğen dehşetine raptiyelenmiş. Gösteride tanık olduğumuz hareketler, zemini çağın ruhuyla incelip tehlikeye açılmış bir var’oluş biçiminin yapıp etmeleri olarak çıkıyor karşımıza. Hiçbir şeyin olağan görünmediği bir yer baktığımız sahne. Ten daha ince, damarlar daha hassas, kemikler daha yumuşak sanki. Odman ve Yiğitoğulları, çağın kalın gibi görünen derisini sıyırıp altındaki kırılgan ve ‘keskin’ zemini yüzeye çıkarmışlar. Bedenin yaralanabilirliğine dair yarım saatlik duyusal bir şiir Cam Adımlar. Fakat bu duyusallıktan öyle bir düşünsellik üretiyor ki, devraldığınız bilgi teninize kaydedilmiş gibi gömülüyor varlığınıza. Bedenle öğrenmenin ne demek olduğunu, bedene işlenmiş bilginin başka hiçbir bilgi biçimine indirgenemeyecek kadar ‘somut’ olan gücünü fark ediyorsunuz. Sahnede gördüklerinizi ister aşka, ister dostluğa ya da insan oluşa ilişkin jestler olarak yorumlayın fark etmiyor. Cümle son derece basit:

Ne yapıyor olursanız olun, hasarın hemen üzerinde yapıyorsunuz…

Not: İlyas Odman ve Çağlar Yiğitoğulları, Cam Adımlar’ı bir süredir oynamıyorlar, fakat bu bir daha hiç oynamayacakları anlamına gelmiyor kuşkusuz, takipte kalmakta fayda var…

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Domus Sanat Çiftliği

Yanıtla