Açıkça’dan Dut Şerbeti…

Pinterest LinkedIn Tumblr +

İhsan Ata

Tiyatro Açıkça’nın Öykü Sahne’de sergilediği “Dut Şerbeti” adlı oyun iki ailenin hikayesini konu alıyor. Şiddet gören kadınlar üzerinden ilerleyen oyun farklı bir konsepte ve reji anlayışına sahip. Sertaç Ayvaz’ın yazıp Volkan Şentürk, Burak Çelebi ve Ece Kahraman’ın teknik ekipte yer aldığı oyunda Başak Işık, Umutay Sarıgül, Tuğkan Arıcı, Aysu Sevim, Özlem Kavlak Çelik, Ali Utku Yediok rol alıyor.

Oyunun sahnelendiği Öykü Sahne tiyatro salonundan çok bir evin odası biçiminde tasarlanmış. Haliyle farklı konseptli metinlere bile özgürce oyunlarını sahneleme imkanı tanıyor.  Bununla beraber Oyun Atölyesi dışında bunca yıldır ilk defa Kadıköy’de oyun izlediğimi fark ettim. Elbette bu tiyatroların bir merkeze sıkıştırılmasıyla ilgili değil tamamen arz talep dengesine eş değer olarak benim kusurumun olduğunu da rahatlıkla söyleyebilirim.

Sertaç Ayvaz, oyunu iki farklı ailenin iç içe geçmiş hikayesini kadına şiddet üzerinden anlatırken Brechtyen bir üslup kullanmayı tercih etmiş.  Oyun, dut şerbeti yapan kadının hikayesi ve çocukla girilen diyalogla başlarken yapılan dut şerbetinin seyircilere dağıtılmasıyla ilk ipucunu vermiş oldu. Açık biçim bu üslubun oyun içerisinde kendisine yer bulmamasına karşın finali sayesinde metnin kendi içerisinde tutarlı olduğunu gösterdi.

Metnin kendi içerisinde tutarlı olması bir yana anlatılan hikayenin içeriği daha çok önemli benim için. Farklı yaklaşımlarına rağmen aynı temelde buluşması, örneğin biri fiziksel şiddet görürken diğerinin psikolojik şiddet görmesi ve ikisinin de temelde aynı şiddete maruz kalmasıyla bugünün kadınlarına dair çok şey söylüyor.

Sertaç Ayvaz’ın yola çıktığı sorunsal baş tacı ama yazınsal açıdan çok parlak olduğunu söylemem ne yazık ki pek mümkün değil. Ailelerden birinin zengin ve sosyete oluşu onlara has farklı problemler yaratsa da çok sade ilerlediğini, aynı şekilde fakir ailenin erkek şiddeti ve komşu kadınla olan ilişkisi yine çok özgün değildi. Kısacası yüzeysel bir anlatım söz konusu… Bilindik sonlar ve hikâyenin ilerleyiş süreci bu anlamda diğerlerinden ayrı bir yere koymamıza izin vermiyor “Dut Şerbeti”ni.

Diğer taraftan iç içe geçmiş iki ailenin birbirleriyle çok ortak noktası olmadığı gibi işlerlik bakımından da desteklemiyor. Yazınsal anlamda daha çok birliktelik olabilir veya küçük donelerle seyircinin algısına destek verilebilirdi. Örneğin genç adamın hastalığının ne olduğu çok net değil. Diğer taraftan öldürülen kadının hayatındaki dut şerbetinin yeri neresiydi? Daha çok epizotlar halinde birbirinden bağımsız görünüyor.

Yanı sıra dekorun oyun boyunca her sahnede değişmesi de tempoyu yavaşlatan hatta aksatan en büyük problem. Oyunun en başından beri aynı sandalye ve masayla hikâye anlatılsaydı yine anlam bütünlüğü bozulmayacağı gibi hikâyenin anlaşılırlığı bakımından da çok şey kaybetmeyecekti aslında.

Yer yer ışığın erken girmesi, sahne değişirken çıkan ayak sesleri, taşınırken dekorların çıkardığı ses vs gibi kimi sorunlar halledilebilir belki ama oyuna asla ve asla hizmet etmeyen bu kadar çok dekor/aksesuar değişimine kesinlikle gerek olmadığını düşünüyorum. Zira açık biçim bu tür oyunlarda atmosferden çok olayın ön plana çıkması ön koşulu aranır. Yani aynı bank/masa/sandalyelerle oynansa da olayın geçtiği yer bir süre sonra metinle beraber performansların da etkisiyle vücut bulacaktır.

Oyunun dekor ve metin anlamında revizeye gitmesinin yanı sıra oyunculuklar üzerine de düşünülmesi gerekiyor. En tempolu sahnede en sade oyunculuklar en sade sahnelerde en yüksek tempo gibi ilginç bir durum söz konusu. Doğal oyunculuklar ve olabildiğince gerçeği bulmanın peşinde olmak bence bu işin püf noktalarından biri.

Başak Işık, Umutay Sarıgül, Tuğkan Arıcı, Aysu Sevim, Özlem Kavlak Çelik, Ali Utku Yediok’tan oluşan kadro rejinin sözünden çıkmadığı çok açık. Ama oyuncuların iç aksiyonu daha yüksek olmalı diye düşünüyorum. Açıkçası oyuncuların duyguları bana çok geçmedi. Karakterlerle özdeşleşmediklerinden midir bilinmez yer yer çok tutuk oynadıkları ortada. Oyuncuların bir an önce öze ulaşmaları ve karakter tahlillerinde daha çok çalışması gerektiğine salık veririm. Gereksiz fiziksel eylemden olabildiğince uzaklaşılmalı ve oyuna hizmet eden bir performansla karakterleri ete kemiğe bürümeliler.

Son olarak oyunun finalinde öldürülen kadının cesedi için çocuğun seyircilerden birini alarak fuayeye getirmesi ve arkasından fuayenin ortasında gördüğümüz o kanlı kefene ihtiyaç var mıydı bilemiyorum.  Aldatıldıktan sonra mutfakta öldürüldüğünü anladığımız kadının ayrıca fuayenin ortasında kefene sarılmış kanlar içerisinde gösterilmesi ve oyuncuların yanı başında selama çıkmaları ise ilginç bir fikirdi şüphesiz.

Sonuç olarak Açıkça Tiyatro’nun Sertaç Ayvaz yönetiminde Öykü Sahne’de oynadıkları “Dut Şerbeti”, içerik açısından çok ama çok önemli bir konuya değinmesine karşın metinin üzerine biraz daha eğilmesi gerektiğini düşünüyorum. Oyunculuklar öze ulaştıktan dekor konusu çözüldükten ve final sahnesi iyileştirildikten sonra çok daha sağlıklı bir oyun izleyeceğimiz kanısındayım.

Oyun, sezonu 31 Mayıs 2013 tarihinde Saat 20.30’da ki son oyunla Öykü Sahne’de kapatıyor. İzlemenizi, kadına olan şiddetin farklı boyutlarını görmenizi tavsiye ederim.

İletişim için Sakız Gülü Sok. No:29 Bahariye / Kadıköy – 0 216 330 5 330 – 0.532.498 83 97 – www.tiyatroacikca.com / bilgi@tiyatroacikca.com

OYUNUN KÜNYESİ:

Dut Şerbeti

Yazan- Yöneten: Sertaç Ayvaz

Oynayanlar: Başak Işık, Umutay Sarıgül, Tuğkan Arıcı, Aysu Sevim, Özlem Kavlak ÇelikAli Utku Yediok

Teknik Ekip: Volkan Şentürk, Burak Çelebi, Ece Kahraman

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: İhsan Ata

Yanıtla