Orff-Schulwerk “Temel Görüşleri” Üzerine…

Pinterest LinkedIn Tumblr +

1074[Göktan Ay’ın Internethaber’de yayınlanan köşe yazısının bir kısmını paylaşıyoruz.]

“Türkiye’de müzik eğitimi alanında Orff-Schulwerk konusundaki çalışmalar on yıllardır sürmesine rağmen, Orff Merkezi kuruluncaya kadar bu konuda bir literatür oluşmamış ve bilimsel metinlerin çevirileri yapılmamıştır. Bazı araştırmacılar ve bu alanda akademik çalışma yapanlar kendi amaçları doğrultusunda konu kapsamındaki bazı metinleri Türkçeye çevirmiş veya bu işi çevirmenlere yaptırmışlardır. Bunun doğal sonucu olarak terminolojide bir karmaşa ortaya çıkmış, ortak kavramları içeren bütünsel bir dil meydana gelmemiştir.  “Schulwerk” sözünün içeriğini anlayabilmek için tarihsel, pedagojik gelişimi bilmek gerekir.”*

“Orff-Schulwerk tanımlaması ilk kez 1930 yılında Carl Orff ile Schott yayınevinin (Schott-Verlag) görüşmeleri sırasında ortaya çıkmıştır. Bu tanım Paul Hindemith’in op. 44 Schulwerk für Instrumentalzusammenspiel ile Elma ve Erich Doflein’in Geigenschulwerk yapıtlarının başlıklarına dayanır. Schulwerk belli becerileri öğrenmeye yarayan bir taslak / tasarım anlamını taşır.” (Kugler: Zur Geschichte des Orff-Schulwerks; s. 64, 2003).*

 “Orff-Schulwerk’in geliştirilmesi için yıllar içinde çeşitli ülkelerde birçok uzmanın yaptığı çalışmalarda bu fikirlerin ve modellerin yalnız erken eğitimde değil, gençlerin ve yetişkinlerin eğitim sürecinde de kullanılabileceği ortaya çıkmıştır. Orff-   Schulwerk’in sosyal pedagojide ve terapide kullanımı özellikle önem kazanmıştır.” **
“Orff-Schulwerk” kavramının yalnızca Türkçeye değil birçok başka dile de çevrilemediği görülmüştür. Bu nedenle Orff ve Keetmann’ın tüm pedagojik çalışması ve literatür (örn. beş ciltlik Orff-Schulwerk: Musik für Kinder”) söz konusu olduğunda, tanım, Türkçeye çevrilmeden orijinal halinde kullanılmalıdır.”**

Orff-Schulwerk  Temel Görüşleri üzerine yorumlarım:

 1/Dans ve müzik insanın bedensel, ruhsal ve zihinsel gücünün elementer biçimde dışa vurumudur.

AY: İlk insandan başlayarak, eski eserlerde/kalıntılarda yapılan araştırmalarla dans ortaya çıkmıştır. Halk oyunları ve dans; müzik, hareket (figür) ve ritmin birleşmesiyle ortaya çıkar. İnsanların yetenekleri ile etkileşimde bulunarak şekillendiği, boyutlandığı, kalıba sokulduğu ilkelerle; dansın ve halk oyunlarının kalıpları ortaya çıkar.  Elbette dans ve halk oyunları bir dışa vurumdur. İnsanın doğası gereği içinde bulunduğu ortamdan ve duygularından etkilenerek ortaya çıkardığı kültürel değerlerdir ve folklor (halkbilgisi) içinde önemli bir yer tutar.

 2/ Dil, dans ve müzik çocuğun birbirinden ayırmadığı hareket alanıdır.

AY: Çocuk; (ırkı, rengi, cinsiyeti ne olursa olsun) ailesinden aldığı ilk özellik  olan dili (konuşma), dansı, (kendisini oyalamak için yapılan hareketler) ve yine en azından uyuması için söylenen ezgili ve sözlü ninnileri birleştirerek kendine bir hareket alanı sağlamaktadır.

3/ Başlangıçtan beri şarkıya çalgı eşlik eder.

AY: Her şarkıya bir çalgının eşlik etmesi kesin bir bulgu değildir. Çünkü, insanlar şarkı-türkü söyleyebilirler, oyun/dans oynayabilirler, ama bir çalgı çalmak hep zor gelmiştir. O nedenle yeteneğin birincisi bir şarkıyı/türküyü doğru söylemek, ikincisi ise bir çalgı çalmaktır. Yani, çalgı çalmak bir derece daha ileri yeteneği ifade eder. İnsanoğlunun sadece şarkı/türkü söylediği, ninnilere bir çalgının eşlik etmediği araştırmalarla sabittir. Ayrıca, aşık/ozanlarda dahi çalgı çalmayanların, ama son derece güzel ezgili şiir söyledikleri bilinmektedir.

4/ Kulaktan kulağa geçen veya nota yazımı yapılan müziği veya geleneksel dans formlarını uygularken yaratıcılık katılır.

AY: Burada ifade edilen -sanıyorum-, halktan alınan/derlenen malzemelerin (dans/şarkı/türkü/oyun) sahne sanatı olarak, sahneye aktarımında sahne sanatı kurallarının yani yeni yaratıcılıkların katılması anlatılmak istenmiştir. Bu sahne düzenlemesi, koreografi v.b.olabilir. Her kişi, aynı senaryoyu değişik bir mizansenle sahneye koyabilir. Başarı; o kişilerin yetenekleri ile doğru orantılıdır.

5/ Her insan kendini (duygularını) müzik ve hareketle ifade etme potansiyeline sahiptir. Folklor (halkbilim) içinde önemli bir yer tutar.

AY: Elbette her insan iyi veya kötü kendini ifade etme potansiyeline sahiptir. Güncel olaylarda dahi kendini savunamayan/ifade edemeyen çok kişiye rastlamak mümkündür. Müzik ve dans(oyun) bir sanat dalı olduğu için, içinde mutlak duygu ve yaratma/katılma  vardır. Bir şarkının/türkünün yanlış okunduğunu, solistin iyi bir sesi olup olmadığını doğru yorumlayan insanların, kendilerine gelince nasıl bir yeteneksizlik sergiledikleri  -konserlerde soliste eşlik sırasında- sıkça görülmektedir.

*http://www.orffmerkezi.org/orf_01orffnedir.htm
**http://www.onceokuloncesi.com/diger-muzik-etkinlikleri/orff-schulwerk-nedir-18657.html

Internethaber

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.