Aydınlardan Erdoğan’a: Yetti artık, Erdoğan Rejimini ve Yandaşlarını Uyarıyoruz

Pinterest LinkedIn Tumblr +

page_aydinlardan-erdogana-yetti-artik-erdogan-rejimini-ve-yandaslarini-uyariyoruz_136759794Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi öncülüğünde aralarında T24 yazarı ve P24 Bağımsız Gazetecilik Derneği Başkanı Hasan Cemal, akademisyen ve yazar İsmail Beşikçi ve Prof. Baskın Oran’ın da bulunduğu 60’dan fazla aydın, sanatçı, yazar ve aktivist ‘Yetti Artık – Erdoğan Rejimi’ne İhtar’ başlıklı bir bildiri yayımladı. Bildiride, “Erdoğan Rejimi ve yandaşlarını uyarıyoruz: Bu ülke hiçbir zaman bu kadar emniyet supabsız bırakılmadı. Bizi bu kadar korkuttuğun için asıl sen korkacaksın” dendi.

Yargıtay ve Danıştay’da köklü değişik öngören yasa tasarısından alkol içildiği gerekçesiyle basılan plak evine kadar birçok konuya değinilen bildiride “Erdoğan Rejimi ülkeyi korkunç bir sona götürüyor. Durdurulamayan bir felakete. Yaşanamaz bir Türkiye’ye” dendi.

‘Yetti Artık – Erdoğan Rejimi’ne İhtâr’ başlığıyla yayımlanan ve change.org‘da imzaya açılan bildiri şöyle:

Erdoğan Rejimi ülkeyi korkunç bir sona götürüyor. Durdurulamayan bir felakete. Yaşanamaz bir Türkiye’ye.

Arttıkça artan rezaletler bu ülkede hâlâ kim ve ne kalmışsa süpürüp götürecek. Erdoğan Rejimi kendini bunun dışında tutabileceğini sakın sanmasın.

***

Üniversitede ders vermek bile kabus oldu. Öğrenci kılığındaki yaratıklar hocanın konuşmasını kaydedip muhbir vatandaşlığa soyunuyor. Ve şimdiye kadar üniversitedir diye bildiğimiz o binalar kompleksi de utanmıyor, hocayı işten atmayı kendine yedirebiliyor. Ondan sonra da, korkunç para cezaları ve tehditlerle ödü koparılmış bir amiral gemisinde köşe yazarı kalkıyor, bir profesöre üniversite dersinde neyin nasıl konuşulacağını öğretmeye yelteniyor. Cür’ete bak.

Bir başka üniversite diye bildiğimiz binalar kompleksi, incelemek üzere taş parçaları toplayan arkeolog hocasını işten atıp taşları toprağa geri gömme emri çıkartıyor.

Üniversitelerin ödü kopuyor. Nasıl kopmasın ki Erdoğan Rejimi üniversitelere bile kayyum tayin etmekte; şu an itibariyle 3 oldu.

Gencecik, bütün geliri maaşı olan genç akademisyenlerin ödü kopuyor. Nasıl kopmasın ki, emekli olmuş hocaların ödü kopuyor, korkudan korkuyorlar.

Liseliler bir baktılar ki üniversitelerin utanacağı yok, eğitimin namusunu kurtarmak onlara, “Hey Onbeşli, Onbeşli”lere kaldı; “Türkiye ne durumda?” diye sual eyleyen olursa öyle dersiniz.

Korkuyu her yerde egemen kılmak sayesinde bütün bunları Erdoğan Rejimi adım adım ve yıldırım hızıyla yaptı ve yapıyor ve kimsenin gıkı çıkamadığı için yapmaya devam edecek. Ama bunlar kıymetli zamanlar: Kurumların ve insanların tıyneti böyle günlerde anlaşılıyor.

***

TBMM boşaltılıyor. İkinci büyük muhalefet partisinin dokunulmazlıkları kaldırıldı. Polis yarın kapılarında. Zaten eşbaşkanın evi basıldı bile.

Yargıtay ve Danıştay diz çöktürülmek üzere boşaltılıyor, yerlerini Erdoğan Rejimi dolduracak. Sıradaki: Anayasa Mahkemesi. Yargı bitmiştir. Umut bitmiştir.

Erdoğan’ın esnafı alperen ilan etmesi yetmedi, devletin polisi, jandarması, MİT’i, askeri kafi gelmedi, şimdi de özel güvenlik elemanları olağanüstü yetkilerle Erdoğan Rejimi’nin hizmetinde. Bu kadarını, SA ve SS’leri kuranlar bile düşünmemişti.

Sur, Şırnak, Cizre, Yüksekova yakılmış yıkılmış ne kelime; artık büyük özel mülkiyet bile güvencede değil; İşbank ve Doğan Holding gibi en verimli banka ve holdingler eğer biat etmiyorlarsa işleri “bir kayyumluk”. Önce zarar, sonra iflas ettiriliyorlar. İflas uzayacaksa haraç mezat satılıyorlar. Her türlü eleştiri yapılabilecek ama “silahlı terör örgütü” asla denemeyecek Gülencilere yakında fırınların ekmek satması da yasaklanacak.

Eğitimin “imanlı nesil yetiştiriyoruz” diye perperişan edildiği, ortaokul binalarının boşaltılıp imam-hatip yapıldığı ülkede Milli Eğitim Bakanlığı’nın adını Maarif Bakanlığı’na çevirmekten bahsediliyor. TÜRGEV ve Ensar cinsinden bir Maarif Vakfı kurup yetkilerin bir kısmını ona devretmek kolaylık sağlıyor.

Gazetecileri hapsetmek ve işten attırmak yetmiyor, artık doğrudan hedef Erdoğan Rejimi’nin yaptıklarını belgeleyen STK yöneticileri. Özgür Gündem’e sembolik genel yayın müdürlüğü yaptılar bahanesiyle tutuklananlar arasında Cizre bodrumlarında öldürülenlerin otopsisine giren Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Ahmet Nesin ve insan hakları ihlallerini sürekli raporlaştırıp İngilizce yayınlayan Erol Önderoğlu yer alıyor.

***

Ne kadar büyük toplumsal tepki doğuran iş varsa, Erdoğan sırf inat diye yapıyor: Taksim’e Topçu Kışlası adı altında AVM, Cumhuriyet Anıtı’nı ve 1880 tarihli Aya Triada kilisesini bastıracak cami, mevcut Atatürk Kültür Merkezi’ni yıkıp uygun bir külliye. Ayasofya Müzesi’ni cami yapmanın eli kulağında.

Kolaysa karşı çık. Basınçlı su, gaz, cop, tutuklanma; bu sırayla. İster ücretini alamadan işten atılan madencileri savunmak, isterse adam gibi eğitim istemek için olsun. İnsanlar gıkını çıkartamaz hale geldi.

***

Türkiye’nin yurt dışı itibarı hiç bu kadar sürünmedi yerlerde. Türkiye uluslararası ortamda hiç bu kadar “kokarca” muamelesi görmedi. Hiçbir zaman bu kadar aşağılanmadı.

Balık baştan kokunca kuyruk da leş gibi tütüyor: Galeriler ve plak evleri Ramazan münasebetiyle basılıyor. Farklı cinsel eğilimdeki insanların Anayasa’daki “silahsız ve saldırısız” yürüyüş hakları mağara tehdidiyle önleniyor.

Bu gidiş durmayacak. Turizmden başlamış olan ekonomik çöküşü de hızlandıracak. Türkiye’nin dibi gümm diye kayaya oturacak.

Bütün bunların hesabı asla öteki dünyaya falan kalmaz. Hem kurum hem birey olarak hesabı sorulacak; emir verdiler deyip kurtulmak yok.

Erdoğan Rejimi ve yandaşlarını uyarıyoruz: Bu ülke hiçbir zaman bu kadar emniyet supabsız bırakılmadı. Bizi bu kadar korkuttuğun için asıl sen korkacaksın.

t24

Paylaş.

Yanıtla