Jeanne D’arc’ın Özgürlük Çarkı

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Bu yazı, 6. Nilüfer Tiyatro Festivali kapsamında, 9 Nisan Mart-15 Nisan 2018 tarihleri arasında Prof. Dr. Tülin SAĞLAM ve tiyatro eleştirmeni Yavuz PAK’ın moderatörlüğünde düzenlenen ‘Genç Eleştirmenler’ atölyesi kapsamında yazılmıştır. Bir hafta süren atölyeye İstanbul Üniversitesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Bölümü, Erzurum Atatürk Üniversitesi Sahne Sanatları Dramatik Yazarlık Bölümü,  Dokuz Eylül Üniversitesi Sahne Sanatları Bölümü Dramatik Yazarlık ve Dramaturgi ASD, Uludağ Üniversitesi Sahne Sanatları Bölümü Dramatik Yazarlık ASD, Kocaeli Üniversitesi Dramatik Sanatlar Bölümü öğrencilerinden  toplam altı öğrenci katılmış, atölye kapsamında altı oyun izlenmiş ve değerlendirilmiştir. Atölyenin sonunda öğrenciler tarafından kaleme alınan eleştiri yazılarını, kültür sanat ve tiyatro portalları Hürriyet Kitap Sanat, Tiyatro Dergisi ve Mimesis’te takip edebilirsiniz.

Elif Yakut

Fransa’nın kahramanı kabul edilen Jeanne D’arc, Yüzyıl Savaşları’nda İngiltere’ye karşı savaşmış, askeri eğitimi olmayan genç bir kızdır. Halk tarafından bir azize olarak görülen Jeanne D’arc, dönemin iktidarı tarafından tehlikeli görülmüş ve yakılarak idam edilmiştir. Jeanne D’arc’ın hikayesi, Bulgaristanlı yazar Stefan Tsanev tarafından yeniden kaleme alınıp Jeanne D’arc’ın Öteki Ölümü ismiyle oyunlaştırılmıştır.

Savaşta ölen genç kızın kahraman olarak anılmasından rahatsız olan dönemin erkek egemen iktidarı, zinadan ölüme mahkum edilmiş bir başka kadının; Jeannet’in, Jeanne D’arc rolü yapmasını ister. Kadın halkın karşısında Jeanne D’arc’ı küçük düşürürse affedilecektir. Oyunda Jeannet’in hapishanede geçirdiği son saatlere tanık oluyoruz. Bu son saatlerinde ona Tanrı ve Cellat eşlik ediyor.

Bornova Belediyesi Şehir Tiyatroları tarafından sahnelenen oyunla, Jeanne D’arc’ın hikayesi bugünün seyircisi için ne anlatıyor?

Oyun karanlıkta şıpır şıpır damlayan su sesleriyle başlıyor. Sahnede henüz kapalı olan kırmızı perdenin önüne Jeanne D’arc rolünü oynayan oyuncu çıkıyor. Oyuncu seyircilerle göz teması kurarak konuşuyor. Dahası seyirciye engizisyon mahkemesi üyeleri muamelesi yapıyor. Oyuncuya ara ara Cellat eşlik ediyor. Cellat konuşmaya perdenin arkasından sadece başını çıkararak dahil oluyor. Başını perdenin ortasından ve yukarıdan çıkaran Cellat, kırmızı perdede, yüzünün yarısındaki siyah makyajla heybetli bir görünüm kazanıyor. Cellat’ın kostümü iki farklı renk ve kumaştan oluşuyor; sol tarafını siyah deri ile birlikte bir kambur kaplıyor. Bu kambur canını aldığı insanların yükünü taşıyor olarak yorumlanabilir. Öte yandan kostümün sağ tarafı krem rengi bir kumaştan oluşuyor; bu da Cellat’ın özünde iki farklı kişiliğe sahip olduğu olarak yorumlanabilir. Nitekim, Cellat oyunda Mikail rolünü de canlandırıyor. Mikail, Tsanev’in metninde bir oyun kişisi olarak yoktur, sözleri Tanrı aracılığıyla iletilir. Oysa sahnede tek bir kostümle yeni bir reji denemesi yapılıyor. Fakat bu kostüm ve çift kişilik, sahnelemeye dramaturjik olarak yeni bir anlam katmıyor.

Tanrı seyircilerin arasından oyuna dahil oluyor. Oyun kapalı kırmızı perdenin önünde devam ederken, Tanrı’nın çıkmasıyla perde açılıyor.  Bu durum Tanrı geldi ve gizem aralandı gibi okunabilir. Keza Tanrı’nın yeniden kaybolmasıyla perde yine kapanıyor. Perdenin açılıp kapanması aynı zamanda Cellat’ın sahnelerine de referans veriyor. Cellat sahnedeyken fonda kan rengi kırmızı perde duruyor.

Sahnedeki tek dekor olan çember şeklindeki büyük mekanizma, bir tür hamster çarkını andırıyor. Hamster çarkı, kafesinde yeterince alan olmadığından hamstera koşma imkânı sağlayan bir oyuncaktır. Hapishaneye kapatılan Jeannet’e son saatlerinde bu çarkla birlikte bir özgürlük alanı mı sağlanmaktadır yoksa iktidarın bir oyuncağı haline gelen Jeannet tarihin tekerrür ettiğinin bir simgesi midir? Dünya var olduğundan beri insan kimi zaman tanrının, kimi zaman iktidarın oyuncağı olmuş ve bu döngü insanın var oluş mücadelesi verdiği her dönem kendini tekrar etmiştir. Öte yandan bu çemberde yürümeye çalışan Jeannet ilerlememekte, sürekli yerinde saymaktadır. Geçmiş ve şimdi arasında hiçbir şeyin değişmediğinin bir göstergesi olan bu dekor, geleceğin de farksız olmadığının bir kanıtıdır. Ancak dekorun işlevselliği ve çoklu anlamı sahnelemenin bütününde sağlanamıyor.

Tsanev’in metni kahramanlık, din, savaş ve iktidar gibi kavramları tartışırken, yazar tek başına bir kadın olarak erkek egemen iktidarın içinde figüre dönüşen Jeanne D’arc’ın Öteki Ölümü’nü, var oluşsal yıkımını anlatır.  Jeannet, insanlık uğruna ölümsüz bir kahraman olmayı mı seçmelidir, yoksa hayatı mı? Fakat sahnelemede tüm bu tartışma zemini geri planda kalıyor ve kara komedi, komediye dönüştürülüyor. Direnişin simgesi Jeanne D’arc, Tanrı’yla flörtleşen, ona cilve yapan haliyle, toplumsal cinsiyet algısını yıkan değil aksine bu algıyı destekler nitelikte duruyor. Oyunda kullanılan “açılmadan iade” gibi espriler de buna hizmet ediyor. Asansör müziği diye bilinen erotik bir müzikle Tanrı ve Mikail kişileri de oyunda komedi unsuruna dönüşüyor ve aralarında konuştukları iktidar, güç, ölme, öldürme, hayat ve yaşam gibi konular geri planda kalıyor.

Oyun sonunda hayat ve ölümü simgeleyen Tanrı ve Cellat, sahnedeki dekoru her iki tarafından yakıyorlar. Sahnedeki yuvarlak mekanizmanın içinde Jeanne D’arc rolündeki Jeannet, ateşe veriliyor. Oyunun en vurucu sahnesi belki de bu oluyor fakat oyun bütününde tartışılmayan ve söylense de etkisiz kalan replikler gibi, bu sahne de oyun bittikten sonra akıllardan hemen siliniyor. Sahne yanık kokuları arasında, müzikle açıldığı gibi müzikle kapanıyor.

Jeanne D’arc’ın Öteki Ölümü, kadın olmanın savunusunun zorluklarını, bir kadının hayatını kurtarmaya çalışırken, başka bir kadının kadın olma halini lekelemeye zorlanması üzerinden anlatıyor. Tam da bu haliyle yaşam-ölüm gibi ikilikler üzerinden yapısal sorunlara işaret ediyor ve erkek egemen iktidarın kadın özgürleşmesine dair her çıkışı nasıl kapattığını gösteriyor. Oyundaki hapishane içinde özgürlük arayışı da bu yapısal durumun trajikomikliğini sahne kadar dışarıdaki tüm kadın hayatları için de temsil ediyor.

*İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Bölümü 4. Sınıf Öğrencisi

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Elif Yakut

Yanıtla