Sanat Dünyayı İyilestirir Mi?

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[MedyaFaresi’nden Ragıp Ertuğrul’un yazısını okuyucularımızla paylaşıyoruz]Bayram haftasına böylesine güzel bir sloganla başlayalım. Dünyanın iyiliklerle dolmasına ve tabii ki herşeyin çok güzel olmasına ihtiyacımız olan şu günlerde Terakki Vakfı’nın 24. kez düzenlediği Gençlik Tiyatroları Festivali gençlere olan inancımı daha da körükledi.

Jürisinde bulunduğum festivale 30’u aşkın lise başvurmuş. Sevgili Orhan Kurtuldu ve Cüneyt Yalaz tüm oyunları titizlikle izledi ve tümü içten gayret sarfeden ekipler arasından 5’ini festivale davet etti.

Gençlerin, yaşamı anlamlandırmak için sanatı nasıl doğru bir araç olarak algıladıkları daha oyun seçimlerinden kendini belli ediyor.

Güngör Dilmen’in “Aşkımız Aksaray’ın En Büyük Yangını”, Arnold Wesker’in “Mutfak”ı, Bertolt Brecht’in “III. Reich’ın Korku ve Sefaleti”, Vera Kessel’in “Kalpak”ı ve Haldun Taner’in “Keşanlı Ali Destanı”. Terakki Oyuncuları ev sahibi olduğu için sahneledikleri Federico Garcia Lorca’nın “Endülüs’ün Üç Gülü” oyunu yarışma dışıydı.

Oyunlara bakıldığında hepsinin toplumun genelini ilgilendiren sosyolojik bir gözleme dayandığını, ezenler ve ezilenler arasındaki mücadeleye odaklandığını, ister bir mahalle ister bir ülke olsun iktidar karşısında bireyin çaresizliğini ve dayanışmasını konu edindiğini görüyoruz.

Gençler, her ne kadar sosyal medyadan kendilerini alamasalar da, politikayla ilgisizmiş gibi görünseler de, toplumsal dinamikler, özgürlük, özgünlük, dürüstlük, adalet onların umarsız kalmadıkları kavramlar. Faşizme, diktatörlüğe, adaletsizliğe, haksızlığa, duyarsızlığa, çevre ve canlı katliamına duyarsız kalmıyorlar. Gerekirse sokağa çıkmaktan çekinmiyorlar.

Terakki Vakfı Onur Ödülü’nü tiyatro eleştirmeni, akademisyen ve yazar Zehra İpşiroğlu’na, Tiyatro Ödülü’nü de duayen sahne tasarımcısı, senarist ve sinema yönetmeni Duygu Sağıroğlu’na takdim etti. Jenerasyonlar arasındaki bu keyifli buluşmaya mutlulukla tanık olduk.

Gençler daha güzel bir dünyada yaşamayı hak ediyor. Şöyle bir baktığımızda dünyayı çirkinleştirmekte pek marifetli olduğumuz ortada, bırakalım güzel bir dünyayı kurmada baş aktörler gençler olsun. Eğitim sistemleriyle oynamayı artık bırakalım.

Onları bir ideolojinin parçası yapmaya çalışmayalım. Geri kalmış, cehaletin esiri olmuş yobaz beyinlerin hegamonyasına bırakmayalım. Düşüncelerini özgürce ifade etmeleri için destekleyelim. Kendilerini rahat ifade edebilecekleri, yaratıcılıklarını kullanabilecekleri platformları onlara açalım. Politikada son sözü de onlar söylesin.

Gençlere güvendiğimiz ve geleceğimizi emanet ettiğimizde herşeyin çok daha güzel olacağından eminiz!

Nice barış ve huzur dolu bayramlarda buluşmak üzere…

MedyaFaresi

Paylaş.

Yanıtla