Eğlenceli Bir Aşk Öyküsü: Kelebekler Özgürdür

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Diken Gazetesinden H. Ayhan Tinin’in Sanat da Var adlı köşensinde yazdığı yazıyı okuyucularımızla paylaşıyoruz]Bir yangın yeridir aşk. Ve bu yangından kaçabileceği halde kalmak, özgürlüğün ta kendisidir.

Kats Sahne’de bu sezonun sürprizi Leonard Gershe’in ünlü Broadway müzikali ‘Butterflies are Free.’ Menekşe Orhonlu’nun çeviri ve uyarlamasıyla, bize uyarlanmış şakalarıyla, Türkçe karakter isimleriyle ‘Kelebekler Özgürdür’ sıcacık bir oyun olmuş.

1969 yılında sergilenmeye başlayan müzikal, oldukça büyük bir başarı kazanınca, o yılların gözde sarışını Goldie Hawn’ın başrolünü oynadığı bir filmle 1972 yılında beyazperdeye taşınmıştı. Biz -ışıklar içinde yatsın- Hadi Çaman ve Yeditepe Oyuncuları’nın prodüksiyonula tanıdık oyunu… Goldie
Hawn’ın rolünü ise Türk pop müziğinin efsane ismi Füsun Önal üstlenmişti. O zaman büyük sükse yapan oyun bir hayli ses getirmişti. Tabii Alpay’ın aynı adı taşıyan romantik şarkısını da unutmamak gerek…

Zordur başarı kazanmış oyunları tekrar sergilemek. Ne var ki, Tiyatro Şen Ay oyuncuları bu güçlüğün altından başarıyla kalktıkları gibi, oyunun ana yapısını bozmadan farklı bir yorumla sergileyerek oyuna kendi imzalarını da atmışlar.

Bu yıl görmeye başladığımız, bir dönemin sanat dünyasındaki ünlü isimlerinin sahnelerde yer aldığı yapımlara ‘Kelebekler Özgürdür’ müthiş bir sürprizle katılıyor. Önce Türk Pop müziğinde, daha sonra
ise geçiş yaptığı klasik Türk Sanat Müziği’nde aldığı altın plaklarla her zaman gündemi sarsan Kamuran Akkor! Sahneye çıktığı andan itibaren alkışını alıyor. Gerek sözlü gerekse sözsüz oyunculuğunda kırk yıldır tiyatro sahnesindeymiş gibi rolünü içten ve samimi bir şekilde oynuyor.

Oyun bir avukatın gerçek yaşam öyküsünden uyarlanarak yazılmış. Doğuştan kör olan Caner yıllarca annesinin koruması altında yaşarken gerçek hayatla pek tanışmamış, ancak başından kısa süreli bir aşk kırgınlığı geçmiştir. Bir süre sonra evinden ayrılan Caner, tek başına bir yaşamı deneyimlemek için kendisine stüdyo bir daire tutar. Ne tesadüf ki yan dairede, oyuncu adayı deli dolu bir kız, Defne kalmaktadır.

Cengiz Orhonlu, Caner rolünde gerçekten hakkını vererek oynuyor. Komedi sahnelerinde şakayı seyirciye doğru bir zamanlamayla geçirirken dramatik sahnelerde de abartıya düşmeden duyguyu yansıtıyor.

Özge İnce ise yan dairede kalan Defne rolüyle çok sade bir oyunculuk sergiliyor. Dünya ve kendi gerçeğiyle yüzleşmeden hafif uçarı, yemek ve cinsellik gibi basit hazlara odaklanarak, fakat asla bağlanmadan yaşamaya çalışan karakteri bize doğru tanıtıyor.

Bir de Ümit İlban var tabii… Rafet Durmaz karakterini canlandırıyor. Sahneye çıkar çıkmaz müthiş bir enerjiyle duyarsız, sürekli çam deviren, büyük konuşmalarla, çokbilmişlik ile küstahlık arasında gidip gelen ‘-mış
gibi’
 sanatçı-yönetmen tiplemesi müthiş. Sahnede bulunduğu kısa süre içinde seyirciyi çok enerjik bir şekilde yakalayıp sürüklüyor.

Bütün oyuncuların performans ve enerjisi birbirine yakın olunca da, zaten güçlü olan bir metinde, iki perde boyunca akan bir oyun izliyoruz.

“Kimse görmek istemeyenler kadar kör değildir.” Oyun bu motto üzerine kurulmuş. Adam görmüyor çünkü doğuştan kör. Fakat hissediyor ve anlamaya çalışıyor.

Kadın görmüyor. Nasıl ilişkiden ve bağlanmaktan korktuğunu… Sevmekten ve sevilmekten nasıl kaçtığını, yüzeysel ve hafif zannettiği ilişkilerin aslında içinde daha derin yaralar açıp, bu yükü taşımanın daha ağır olduğunu görmüyor.

Adamın annesi görmüyor. Oğlunu sürekli koruduğunu zannederek aslında hayatın içinden çekip aldığını… Körlüğünü kabullenmek konusunda oğlunun kendisinden daha güçlü olduğunu, aslında oğlunu değil, kendi utancını dış dünyadan koruduğunu görmüyor.

Oysa herkesin kendisiyle ve başkalarıyla yüzleşeceği bir an vardır. Hayatın hep bir ikinci perdesi olduğu gibi… Bütün korkaklar, kolayca yaşamak için yola çıksa da, an geliyor bir gün öncesine geri dönüyor herkes… Cesaretini toplayıp yüzleşenler şimdi ve burada yaşamaya başlıyor. Diğerleri sonu olmayan bir yolu yürümek için çaba sarf edip duruyorlar. Boş yere…

Diken

Paylaş.

Yanıtla