Bir Güney Cihangir Hikayesi: Der Flamingo

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Metin Boran

Deneyimli Tiyatro Oyuncusu ve Yazar Elif Durdu yeni romanı Der Flamingo- Bir Güney Cihangir Hikayesi ile bir kez daha okuyucu karşısına çıkıyor. Ortaoyuncular Yayınları’ndan çıkan roman, Elif Durdu’nun daha önce günlük tarzında yazdığı ve 2016 yılında yayımlanan Naif Bir Flamingonun Günlüğü’nün devamı niteliğinde. Elif Durdu’nun 2013 yılında yayımlanan bir de Düş Kıyamet adlı romanı var.

Der Flamingo’da olaylar Gezi kalkışmasının ikinci yılında geçiyor. Romandaki kişiler Cihangir’in elek altı, kaybetmiş ama yine de hayal kurmaktan imtina etmeyen, umutlu ve öfkeli şahıslar. Hepsi de renkli kişilikler. Roman yazan Tiyatrocu Abla, yeni filmini çekmeye hazırlanan Yönetmen Zeki, Kaptan, Silik Asu, Deniz Abla, Dönek İsmail Abi, Canan, Kanat, travestiler, lümpenler ve kıtıpiyos tipler. Sonra yaşadıkları mahalleyi kentsel dönüşümden kurtarmak için çırpınan, Yıldıray Abi, Recai, Erdal ve Suavi’nin ortak mücadelesiyle geri adım atmaya zorlanan Mecit.

Der Flamingo’da günlüklere paralel olarak bir de Tiyatrocu Abla’ya roman yazdırıyor. İki yazı eylemi aynı kurgu içinde buluşturularak okuyucu aynı zaman aralığında günlüklerle birlikte kurgusal olanın içine çekiliyor.

Elif Durdu yerinde bir gözlemle berrak bir biçimde anlatıyor günlüğüne aldığı şahısların iç dünyalarını. Hayata ve gerçeğe aykırı kimse yok günlüklerinde, yanı başımızda yaşayan figürler hepsi de. Kurguda yer alan her şahıs, en yalın ve doğal hallerini koruyarak sahici bir yaklaşımla kendi sınıfsal ve kültürel formasyonuyla giriyor günlüklere… Yaşam biçimleri, konuşmaları, hayalleri, özlemleri, kederleri, öfkeleri ve umutlarıyla… Her biri bir yaşantı parçasıyla çıkıyor karşımıza. Yaşadığımız zamanın tavanına asılmış çoğu renkli, kimi gölgeli, bazısı silik, biri ışıklı ama hepsi de kendine hayırsız portreler.

Elif Durdu ölçülü, özenli ve sade bir dil kullanıyor günlüklerinde. Romanda mizah, argo, alay, ironi ve eleştirel tutum ustaca kullanılarak anlatım yazınsal bir üsluba dönüşüyor.

Ezilen insan, lanet zaman, değişen muhit, öfkeli sokak, vasat hayat ve çarpık yaşantı Beyoğlu’da sosyolojik bir veri olarak Der Flamingo’da yazınsal bir hazza dönüştürülüyor. Elif Durdu içerden yazıyor. Sıkı bir gözlemci, insanı tanıyor, onların ruh hallerini, gelgitlerini ve iç çatışmalarını, edim ve eylemlerini tutarlı ve gerçeğe yatkın olarak yazıyor.

Romanına aldığı şahıslardan ve üslubundan anlaşılıyor, eğleniyor yazarken. Fakat bir sanatçı olarak duyarlılığını yitirmiyor. Dönemin vasat ilişkilerine, sabun köpüğü yükselen değerlere, yozlaşmaya, hırpaniliğe ve paçozluğa prim vermiyor. Bu durumları deşifre ederek alaya alıyor, mizaha vuruyor, yer yer de öfkeleniyor.

Toplumsal düşünce ve sanatsal duyarlılıkla örülmüş bir yazarlık tutumu bu, bir duruş. Yoksulluğun, dışlanmışlığın, toplumsal değişim sancısıyla birlikte biçimlendirdiği ezilmiş insanın varoluş sorunsalını mizah ve ironi ile çarpıcı bir biçimde kibirsiz tavırla anlatma sorumluluğunu üstleniyor Elif Durdu.

Son söz yerine; Elif Durdu Der Flamingo ile bir başkaldırının da kapısını aralıyor. Bugün, içinden insanı, hayatı ve emeği kovarak iğdiş edilmiş edebiyat ürünlerini yücelten medyalara bıyık altından gülerek, kolpacı tezgahının ‘ustabaşı’ görevini üstlenen, sığ ve samimiyetsiz gazoz tipleri de kendi popüler dünyalarına terk ederek… Eyvallah diyor. Yazıya yöneliyor ve unutmadan bunu da yazdım diyor.

Evrensel

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Metin Boran

Yanıtla