Eylem Ejder-Zehra İpşiroğlu

Tiyatro Mektuplarına Nisan 2019’da umut dolu bir ortamda başladık. Geriye baktığımızda bunların tiyatro aracılığıyla güncel konulara değinen felsefi mektuplar olduğunu düşünüyoruz. Çünkü yaşam ve tiyatro, tiyatro ve yaşam iç içe yoğurulduğu sürece tiyatro anlam kazanıyor. Üç aylık uzunca bir aradan sonra 11. Mektubumuza Korona Günlerinde Tiyatro Mektupları adı altında devam ediyoruz. Tiyatro başta olmak üzere hiçbir kültürel etkinliğin olmadığı yepyeni bir döneme girdik. Ev hapsi dönemi… Yaşadıklarımız bizlere gerçek değilmiş gibi geliyor, sanki bir bilim kurgu filminin içine düşmüşüz gibi. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. İnsanın insanı öldürücü bir virüsün taşıyıcısı olarak potansiyel bir tehlike gibi gördüğü bir ortamda Korona sembolik bir güç kazanıyor. Bu dönemde neler yaşayacağız ve neler paylaşacağız birbirimizle ve okuyucularımızla? Bunu biz de henüz bilmiyoruz ama bildiğimiz tek şey bu izolasyonu ancak dayanışmayla kırabileceğimiz. Koronalı günlere rağmen tiyatro yüreğimizde, zihnimizde ve sanal dünyada yaşayacak ve bize güç ve umut verecek.

1 2 3