Suyun Kadınları Bu Akşam Bizleri Birleştireceğine Ayırdı

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Mehmet K. Özel

Bu akşam Açıkhava’da hiç olmasaydım keşke!

Bir sanat etkinliği izlemeye gelmiş insanlardık hepimiz, değil mi? Hem de sanatların en evrenseli olanını; müziği.

Sözlerini anlamadan vurulduğumuz binlerce melodi var, değil mi? Örneğin, tam da bu akşam Açıkhava’da sahneye çıkan Buika’ya, şarkılarının sözlerini anlayıp da mı vurulduk yoksa melodisi, Buika’nın sesi, yorumu mu çarptı bizi ilk önce?

Başka bir sürü müzik parçası için de bu geçerli değil mi? Müzik ülkelerüstü, coğrafyalarüstü, kültürlerüstü, dillerüstü, insanlarüstü değil mi?

Bu akşamki Açıkhava kalabalığının esas nedeni Buika’daydı hiç kuşkusuz.

Buika için oraya gelenler Buika’nın cinsel seçiminden haberdarlar mı? Bilseler yine bağırlarına basarlar mı? Bu akşamdan sonra şüpheliyim.

Buika’nın İstanbul’daki son konserinde başını, kalbini, göğsünü, kalçasını, kollarını, cinsel organını, vücudunun her yerini elleyerek “freedom here, here, here, here” derken; akıla, kalbe, vicdana, tutkuya, şehvete özgürlük derken alkışlayanlar kimlerdi?

Aynı insanlar nasıl bu akşam Aynur’a o çirkinliği yapabildiler? Biz oraya müzik dinlemeye gelmedik mi? Siz oraya müzik dinlemeye gitmediniz mi? Aynur’u sahneden kovduktan sonra nasıl Buika’yı alkışlayabildiniz? Sahneye çıkan diğer sanatçıları alkışlayabildiniz; nasıl, hiç bir şey olmamış gibi Glykeria’nın çiftetellisiyle el çırpıp göbek atabildiniz? Bu mu müzikseverlik? Bu mu insanlık? İsrailli diye Rita’yı da kovsaydık bari!

Beni en çok dehşete düşüren şey, Aynur’a yapılanların, sırf bunları yapmak için oraya gelmiş “tanımlı, organize” bir grup tarafından yapılmamış olmasıydı.

Öyle olsaydı, ha işte yine birileri provoke ediyor, bunu onlar hep yaparlar zaten, her toplumda da belli bir yüzdede vardırlar deyip geçebilirdik.

Bu akşam Aynur’u yuhalayan sesler Açıkhava’nın dört bir yanından geldi. Laf atmalar, bağırmalar her yerden yükseldi. İçimizdeydiler. Bizlerdendi onlar.

En korkuncu da, öyle sahneye yastık atılmış olması falan değil, insanların akın akın Açıkhava’yı terk etmeye başlamasıydı! Bu akşam Açıkhava’da yaşadığımız çok net bir “sıradan faşizm” örneğiydi.

İnsanı en çok üzen tarafı da bu!

Hoşgörü. Atalarımızdan bize kalan miras. Osmanlı İmparatorluğu’yla övünme sebebimiz.

Hoşgörü alt-üst ilişkisi gerektirir; bir üst olmalı ki, alttakini veya “ötekini” hoşgörsün. Eşitler arasındaysa hoşgörü olmaz; hoşgörüye gerek kalmaz.

Hoşgörülü olmakla övünen bu toprakların geçmişinde, hele de son 100 yılında nice hoşgörüsüzlükler gömülü.

Listeye bir yenisini bu akşam eklemiş olduk. Ne mutlu bize!

Danzon

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Mehmet K. Özel

Yanıtla