“Bir At! Bir Ata, Krallığım”

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Kral III Richard’ın, Bosworth’da, Richmond’la karşılaştığı savaş alanında,“Bir at! Bir ata, krallığım” haykırışı çöküşün, yıkımın, çaresizliğin, son bir hamleyle hayata tutunma çabasının işaretidir. Şaşkın, korkak bir insanın ezikliği ve aynı zamanda da beceriksiz ama hırslı bir yöneticinin ölümle burun buruna geldiği anda bile tahtı şahsıyla özdeşleştirdiği, topluma karşı sağır olduğu gerçeği yatar bu yakarışın altında. Dün olduğu gibi bugün de böylesi bir iktidar tutkusu ve gücü elinde bulundurma hırsıdır tiranların üstünde at koşturdukları zemini birdenbire kayganlaştıran. Shakespeare’in 1591-1593 yılları arasında yazdığı “III Richard” oyunu 2011’de bir kez daha tartışmaya açıyor despot yöneticilerin engel tanımaz tırmanış ve yıkılış süreçlerini.

Güçlü yorumlar

Shakespeare oyunlarında gotik coşkunluktan (*) söz edilirken, bu coşkunluğun yazarın sahneler arasında oluşturduğu kurgusal bağla belirginleştiği ve her sahnede yaşanan krizin bütüne doğru adım adım yaklaşan bir yapı oluşturduğu üzerinde durulur.

Yönetmen Sam Mendes’in bu krizleri sahne üstünde ustalıkla birbiri içine geçirerek örmesi, yazarın siyasi ahlak kavramını sorgulayan söyleminin altını çiziyor. Mendes, bu süreci son derece vurucu ve o denli yalın bir mimari çizimle elde ediyor sanki. İrdelemeleri, sorgulamaları sona doğru tırmanışı destekliyor. Yorumu destekleyen yalın sahne tasarımı (Tom Piper), ışık tasarımı (Paul Pyant), projeksiyon (John Driscoll), ses ve müzik tasarımı (Gareth Fry, Mark Bennett) atmosfere katkıda bulunuyor. Abartıdan uzak güçlü sahne dili belli bir zamanı ve mekânı çağrıştırmayan giysilerle de (Catherina Zuber) günümüze bir adım daha yaklaştırıyor yaşananları.

Kevin Spacey, III Richard rolünde daha ilk andan itibaren garip bir rüzgâr estiriyor çevresinde. Sahneye hâkim. Seyirciye sesleniyor ilk dizelerinde etkileyici sesi ve fiziğiyle. Kendine biçtiği rolü içine gömüyor ve her kelimenin hakkını vererek dışa vuruyor sınır tanımaz hırslarını. Oyun boyunca giderek büyüyen acımasızlığı ve kral olmak için pekişen ihtiraslarının içinde kıvrak dili ve kolay yadsınamayacak zekâsıyla adeta yüzüyor. Özürlü bedenini ustalıkla kullanıyor. Salt beyninde değil, bedeninde kopan fırtınalar sanki bedensel özürlerinin yönetsel yansımaları olarak şekilleniyor. Richard’ın bedensel ve ruhsal çarpıklıklarını, doymak bilmez kişiliğini temposu düşmeyen bir oyunculukla sergiliyor.

Şunu da hemen belirtmek gerekir ki Kevin Spacey’nin yanında Gemma Jones’dan Chuck İwuji’ye tüm sanatçılar “III Richard”ın başarısında hak sahipleri. Takım oyunculuğunun en güzel örneklerinden birini veriyorlar.

Güç ve iktidar

Dünyanın dört bir yanında dünden bugüne hiç bitmeyen, bitmeyecek olan şiddet yüzyılımızda sanki daha da hız kazanıyor. Old Vic’in program kitapçığında “Karanlık Tarafı Keşfetmek” başlıklı kısa söyleşide, Sam Mendes ve Kevin Spacey de bu gerçeği vurguluyorlar. Mendes; “III Richard’ı tarihsel oyunlardan ve de ‘Güllerin Savaşı’ kontekstinden ayırdığınız zaman, onun monarşi ve İngiliz tarihine değil, ‘güç’ olayına odaklandığını görürsünüz” diyor.

Aynı şeyi Spacey de tekrarlıyor ve III Richard’ın bugün nasıl –Kaddafi ya da Mübarek- yankılandığına dair görüşlerini dile getiriyor. Bu bağlamda, bir Shakespeare araştırmacısı olan Andrew Hadfield’in saptaması da ilgi çekici: “Shakespeare güncel politik olaylara ve sorunlara değinen, geleceğe dair ürkütücü resimler sunan Romalı Lucan’dır”(**). Bu açıdan bakıldığında, çevremizdeki, bir kol boyu mesafedeki ülkelerde yaşananlar; Saddam, Mübarek, Kaddafi, Esad, Ortadoğu’nun iktidar tutkunları ve tutsakları olarak tarihteki yerlerini alıyorlar. Ama bunca hoyratlıktan sonra iç kaynamalar durulacak ve bahar rüzgârları esebilecek mi?

Köprü Projesi

Bir Old Vic, BAM ve Neal Street yapımı olan, Bank of America Merrill Lynch sponsorluğunda gerçekleştirilen “III Richard”, yine bu dörtlü ilişki çemberinde birkaç yıl önce hayata geçirilmiş olan “The Bridge Project”in(Köprü Projesi) üçüncü ve sanırım son ayağı. Ne güzel ki, Ekim 2011’de, İstanbul Tiyatro Festivali özel gösterisi olarak ve de İstanbul Şehir Tiyatroları ortaklığıyla, Vodafone’un sponsorluğunda konuğumuz oluyor. Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde 5 kez oynanacak. Haziran sonunda Old Vic’de perdelerini açtığı tarihten itibaren kapalı gişe. Ben, bir hafta önce, Epidaurus’ta o etkileyici antik tiyatroda izledim ve yine dönüp dolaşıp İstanbul’un tiyatro salonu sorununda kilitlendim!

(*) Herward D Price . Construction in Shakespeare. Folcroft Library Editions (limited 100 copies), 1974

(**) Andrew Hadfield. Shakespeare and Republicanism. Cambridge University Press, 2008

Cumhuriyet

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Dikmen Gürün

Yanıtla