Susan Sarandon: Hollywood’u Hayalgücü Değil Para Yönetiyor

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Mimesis Çeviri / Oyuncu Susan Sarandon (65) para babalarının Hollywood’u nasıl mahvettiğini, son filmi Jeff, Who Lives At Home’daki rolünü ve siyasi aktivizminin kariyerini nasıl etkilediğini Metro’ya anlattı.

Metro. 6 Eylül 2012, Çeviri: Deniz Aydın

Son filminiz Jeff, Who Lives At Home’da dul bir anneyi canlandırdınız. Karakteriniz Signs isimli filme takıntılıydı – sizi bu şekilde etkileyen bir film oldu mu?

Canlandırdığınız her karakterden bir parça alırsınız, bazı rollerden silkinmek diğerlerine göre daha zordur. Dead Man Walking kitabını bulup, filminin geliştirilip üretilmesine yardımcı oldum, her sahnede vardım -ki oldukça yoğun sahnelerdi- ve bu rolü tenimden söküp atmak belli bir zaman aldı. En iyi filmler perspektifinize meydan okuyan ve konu her neyse ona bakışınızı yeniden şekillendirmenizi sağlayanlardır. O kadar çok öykü yok; yönetmenin ve yazarın yaklaşımı belirleyici oluyor..

Kader filmde baskın bir tema – kaderin sizin hayatınızdaki rolü ne oldu?

Başıma gelen bütün önemli şeyler hep durup dururken karşıma çıktı ve şükürler olsun ki o zamanlar onları takip edecek imkanım vardı. Çocuklarımın doğumlarından başlayabilirim -çocuk sahibi olamayacağım söylenmişti. İtalya’ya gittim, bir ilişkiye başladım ve izah edilemez bir biçimde kendimi hamile olarak buldum. Hayatıma kariyerimden daha fazla mana verecek bir şey arıyordum, zira kariyerim için fazla kalifiye olduğumu hissediyordum. Çocuğum oldu, hayatımı zenginleştirdi ve ona meydan okudu – ben gidebileceğim yönlere kendimi iteklerken, bu olay bana hayatın çok daha fazla hayalgücü içerdiğini gösterdi. Öyle çok şey oldu ki – hem iş hem de ilişkiler anlamında, başınıza gelenler içinde kendinize bir ders çıkaramayacağınız hiç bir şey yoktur.

Filmde karakteriniz cinselliğini sorguluyor – bunu oynamak nasıldı?

Birlikte olmayı seçtiğiniz kişinin yaşı, ırkı, cinsiyeti önemli değildir. Zor olan başka bir insana yakın olmaktır. Bunu bir kez öğrendiniz mi, geriye kalan yalnızca teferruattır. Kendini öngörülemeyen durumlarda bulan o kadar çok insan var ki. Cinsel yelpazeye baktığınızda aslında oldukça esnek, asıl cesaret isteyen başka bir insana karşı savunmasız hale gelebilmek– atılması gereken büyük adım işte bu. Dul kalan ya da boşanan kadınların kadınlara yöneldiği ilgili bir araştırma vardı. Bunun büyük bir mesele olduğunu düşünmüyorum. Böyle bir durumun gerçekleştiğini hayal edebiliyorum. Asıl olan o kişiyi bulabilmek; yaş, cinsiyet ve maddiyat sınırları koymaya başladığınızda pek çok olasılığı devre dışı bırakmış oluyorsunuz.

Kariyeriniz boyunca film endüstrisi nasıl değişti?

Çok daha fazla, şirketlerin kontrolünde ve daha az bireylerin yönetiminde. Kararlar banka işlemleri  perspektifiyle, hayalgücü ya da sinema hissiyatına sahip olmak zorunda olmayan kişiler tarafından alınıyor. Şu anda teknolojideki değişimlere ayak uydurmak için mücadele ediyorlar ve müzik endüstrisinin yüzleştiği zorlukların aynılarıyla karşılaşacaklar. Artık çok daha ucuza film yapabiliyorsunuz ve bağımsız film üreticileri dağıtım sorununun üstesinden gelmeyi başardıklarında devasa bir değişim göreceksiniz. Daha küçük ama daha insanca filmler seyirci bulmak için yeni yollar yaratacaklar.

Siyasi aktivizminizin kariyerinize nasıl bir etkisi oldu?

Bilmiyorum ama alenen Irak Savaşı’na gidiliyorken ve ben pek sorulmayan sorular soruyorken nefret konuşmaları yapan radyo programcıları benim hakkımda bir şeyler yapılmasını talep ediyorlardı. Ölüm tehditleri alıyordum. Sağ cenahtaki gazeteler sayesinde benim Amerika karşıtı olduğumu hisseden insanlar vardı. Diğerleri ise benimle aynı fikirde olmasalar da o soruları sormaya hakkım olduğunu düşünüyorlardı. İyi haber, aynı zamanda kötü haber: burası Hollywood ve burası politik değil. Eğer yaşlı ya da şişmansanız işinizi kaybetme olasılığınız politik olmanıza göre daha fazladır. Eminim insanlar düşündüklerimi söylediğim için benim hakkımda bazı yargılara vardılar ama bu, yanan bir binadan kaçarken gecelikle dolaştığınız için kaygılanmak gibi bir şeydir. Asla hiç bir zaman insanlara ne düşüneceklerini söylemeyi hayal etmedim ama ana akım medyanın görüşüne meydan okuyan pek az kaynak var. Şirketlerin bazı şeylerin gerçekleşmesinden öyle esaslı çıkarları vardır ki, onların söylediklerini her zaman doğru kabul edemezsiniz. Geçenlerde Britanya’da ortaya çıkan telefon dinleme skandallarına bakın. Clinton medyayı yöneten tröst-karşıtı yasaları rafa kaldırdıktan sonra bilginin çoğunu pek az insanın kontrol etmesi gibi bir sorunla karşı karşıya kaldık. Diğer tarafı dinlemediklerinde insanların karar almaları zorlaşıyor. Medyayla bağlantılı olduğum için kendimi ayrıcalıklı hissediyorum ve insanlara aslında ne olduğunu bilemeyecekleri durumları anlattığım zamanlar oldu.

Bir sonraki filminiz Cloud Atlas’ta neler yapıyorsunuz?

Sadece minik bölümlerim var. Diğer bazı şeylerin yanı sıra Hintli bir adam oldum ve vücudumun tamamı dövmelerle kaplandı. Berlin’e gittiğimde çekimin yarısını yaptılar. Filmin on dakikalık bir kolajını izledim ve birkaç stüdyo filminin fragmanı gibi duruyordu – çok fazla yer ve zaman dilimi vardı, olağanüstü görünüyordu. Bir sirkte olmak gibiydi – orada olan şeyin kapsayıcılığına teslim olma hissi bulaşıcıydı. Hugh Grant makyaja tam bir gün harcadığını söyledi ki bu süre şimdiye kadar yaptığı tüm filmlerde harcadığı sürenin toplamından fazlaymış. Çok eğlenceli bir gruptu – Tom Hanks, Halle Berry – kendilerini filmdeki büyük fikirlere kaptırmışlardı. Pek çok küçük parçayı oynamak üzere beni çağırdıkları için çok mutlu oldum. Olabilecek en iyi delilikti.

Paylaş.

Yanıtla