Godot’yu Beklemek Yerine Okyanusa Açılanlar

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Gazete Karınca’nın muhabiri Pelin Özkaptan’ın Filika Kültür Merkezi üyeleri ile yaptığı röportajın bir kısmını paylaşıyoruz]

Bir filika suya inmeye hazırlanıyor. Alabora olma ihtimalini göz ardı etmeden Godot’yu beklemek yerine okyanusa açılmayı tercih edenlerin filikası. Tiyatrodan resime pek çok sanat dalında atölyeye ev sahipliği yapacak olan Filika, kapitalist sanat ve kültüre karşı taarruza geçmeyi amaçlıyor. Biz de 19 Eylül’de kapılarını açacak olan Filikalılar ile yola düşme amaçlarını ve neler yapacaklarını konuştuk.

Kendinizi, “Godot’yu bekler gibi beklemeye itirazı olanlarız biz!” sözleriyle anlatıyorsunuz? Peki kimsiniz siz, yola düşme hikayeniz nedir?

Filikalı: Bu soruya şu anda Godot’yu beklemeyip hareket halinde olan Filikalı arkadaşlarım, yoldaşlarım adına cevap vereceğim. Şu anda arkadaşlarımın karınca halindeki eylemselliği, Godot’yu bekleme halinde olan herkese umarım harekete geçme isteği verir. Onların bu hali umut olur demiyorum. Çünkü salt umut insanı sanırım rehavete sürükleyen bir kilitlenmeyi de getiriyor. Umudun öznesi olmadıktan sonra, umut etme hali pratiğe yansımıyor. Bilindiği üzere Godot’yu bekleyenler nerde olduklarını, hangi zamanda olduklarını dahi unuturlar. Çekip gitmek isterler fakat o gitme cesareti bile yitiktir Godot’yu bekleyenlerde. Kendilerine edindikleri iş, öylece beklemektir. Evet, değiştirmek yerine beklemeyi, düzeltmek yerine sürekli içi boş, amaçsızca isyan etmeyi seçenleri, hep akıl verip “hadi gel bu akılları üretime dönüştürelim” dediğimizde bir dizi bahaneler sıralayanları reddediyoruz. Hatta diyoruz ki “yapmıyorsan, eyleme dökmüyorsan” sen de eleştirdiklerinden sorumlusun.

Son zamanlarda her şey sosyal medyada olup bitiyor. Gücünü yadsıdığımız için söylemiyorum lakin sosyal medya insanları praksise uzaklaştırdı. Eleştirdiklerimizi değiştirmek için yöntem üretmez olduk. Kültür-Sanat alanında da hep bir söylenme halindeyiz, hep bir eleştiri. Çoraklaşıyoruz, çölleşiyoruz, nitelikli üretimden uzaklaşıyoruz! Tamam ama bunu değiştirmek için ne yapıyoruz? Biz Filikalılar iğneyi başkasına çuvaldızı kendine batıranlarız. Sonra da harekete geçenleriz. Şu anda Filika işçileri hummalı bir şekilde 19 Eylül Pazar günü gerçekleşecek açılış için sahada. Biz kendimize Filika İşçileri diyoruz.

Kimiz biz? İki işte birden çalışmasına rağmen yemek aralarında Beşçeşmeler’e koşup fırçayı eline alıp boya yapan Edip’iz. Özel gereksinimli çocuklara öğretmenlik yaparken okuldan çıkıp Filika’nın her şeyine yetişen Emine’yiz. En başından beri maddi imkansızlıklara inat Filika’nın boynu büküldüğünde “tamam tamam durun canımın içi halledeceğiz bir şekilde” deyip canhıraş çalışan Deniz Abi’yiz. Bize soğuk bir kış günü Filika fikrini temellendirirken evinin kapısını açıp sıcacık çaylar demleyen Şafak’ız.

Yolda yürürken Filika’ya dahil olan, Arjantin’e gitme hayallerini öteleyip “yeni tiyatro oyunum Filika’dır” diyen tiyatro eğitmeni Serkan’ız. İşten istifa etmeden önce “bilgisayarımı teslim etmeden Filika’nın görsel tasarımlarını halletmem lazım” diyen Yakup’uz. Bizim arkadaşlar Beşçeşmeler’de kara kara “nasıl bitireceğiz biz bu Filika’yı?” diye düşünürken kulak misafiri olup o andan itibaren bizim için mucizeler yaratan Utkan’ız. Sonra Utkan sayesinde tanıdığımız akşamları işten çıkıp Filika’da çalışmaya gelen Ahmet Ustayız. İşletmecimiz gibi gözüken ama en has Filikalılardan biridir diyebileceğim Yusuf’uz. Filika’yı örgütleyen, örgütlerken bir deri bir kemik kalan, kendine hepimizi dert edinen ve hepimizin kahrını çeken canım arkadaşım, kardeşim Alp’iz. Filika’ya katkısını es geçemeyeceğim bize çok güzel bir tablosunu hediye eden Tülay Abla’yız, buz gibi havalarda dahi her Filika toplantısına koşarak gelen Aynur Abla’yız, Filiz’iz, Dilara’yız, Şeyda Nur’uz. Kısacası biz çok kalabalığız. Bu saydığım isimlerden çok çok daha kalabalığız.

Aynı amaç uğruna yola düşenleriz biz. O amaca gelince; Filika Kültür, kapitalist sanat ve kültüre karşı taarruza geçmeyi amaçlıyor. Kültür ve sanat siyaset dışı kalamaz. Lenin’den alıntı ile “sanat insan yaşamının gelişmesine katkı sağlamalıdır”. Amacımız estetik bilincin oluşmasında gerçeği belirleyici etken yapmak. Sanat alıcısına “temelsiz ve düşsel bir dünya sunarak hayatın çelişmelerinden ve boyunduruğundan kaçmasını sağlayan romantizm”in karşısına Nazım’ın şiirlerindeki gibi devrimci romantizmi koymak. Ve elbette kültür ve sanatı bir zümrenin tekelinden çıkarmak. Filika atölyeleri sadece dört duvar içinde eğitim alınan atölyelerden olmayacak. Her bir atölye sanat üretecek, kültür üretecek. Bizim için birbirinden kıymetli eğitmenlerimiz Filika’ya eğitmen olabilmek için önce Filikalı oldular. Filika karartılan suları yara yara ve geçtiği yerleri maviliklere boya boya ilerlemeyi amaçlıyor. Yolda alabora olmak da var. Ama cesaret! Filikalılar inadı iradesi olanlardır…(Haberin devamı için buraya tıklayınız)

 

Paylaş.

Yanıtla