On Soruluk Sohbetler: Athena Farrokhzad

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Röportaj: Ayşe Draz & Mehmet Kerem Özel

GalataPerform’un düzenlediği ve Türkiye’nin ilk oyun yazarlığı festivali olma özelliğini taşıyan Yeni Metin Festivali, bu yıl onuncu kez 1-28 Kasım 2021 tarihleri arasında, “nefes” teması odağında, hibrit bir yapıyla hem fiziksel alanda hem de dijitalde gerçekleşti. Festivalde, oyunları Türkçeye çevrilerek sahnelenmiş okumaları gerçekleştirilen uluslararası oyun yazarları ile yaptığımız sohbetlerin sıradaki konuğu Athena Farrokhzad.

Athena Farrokhzad, Fotoğraf: Carla Orrego Veliz

GalataPerform’un düzenlediği ve Türkiye’nin ilk oyun yazarlığı festivali olma özelliğini taşıyan Yeni Metin Festivali bu yıl onuncu kez 1- 28 Kasım 2021 tarihleri arasında, “nefes” teması odağında gerçekleşti. Festival bu yıl, Saint Benoit Silüet Sahnesi, BAU Konservatuar Pera Sahnesi, BeReZe Gösteri Evi, Bahçe Galata, Arter-Sevgi Gönül Oditoryumu ve yeniperform.com‘da hibrit bir yapıyla hem fiziksel alanda hem de dijitalde seyircilerini ağırladı. Tiyatro alanında yeni yazarlara ve yönetmenlere alan açmasıyla çok önemli bir yere sahip olan bu festival kapsamında, atölyelerde “nefes” teması altında yazılmış yedi yeni oyun, okuma tiyatrosu olarak sahnelendi. Ayrıca bu seneki festivalin yurt dışı konukları arasında, geçen seneki festivalde de Gece Vardiyası oyunu ile festivalde yer almış Demian Vitanze, Norveç Büyükelçiliğinin desteğiyle Cecilie Løveid, Cervantes Enstitüsü desteğiyle Joan Yago, İstanbul Tiyatro Festivali ve Hollanda Sahne Sanatları Fonu iş birliği ile İstanbul Tiyatro Festivali’nin Hollanda Seçkisi bölümünde misafir edilen Magne van den Berg, Bahçeşehir Üniversitesi desteğiyle Yeton Neziray ve Swedish Art Council ile İsveç Konsolosluğu’nun katkılarıyla Athena Farrokhzad gibi oyun yazarları ve yönetmenler, program dahilinde oyun okumaları, atölyeler, söyleşi ve panelleriyle yer aldılar. Festivalde oyunları Türkçe ’ye çevrilerek sahnelenmiş okumaları gerçekleştirilen uluslararası oyun yazarları ile yaptığımız sohbetlerin sıradaki konuğu, Medea’ya Göre Ahlâk adlı oyununun okuma tiyatrosu Yeşim Özsoy yönetiminde gerçekleşen Athena Farrokhzad.

Medea’ya Göre Ahlâk, Yazan: Athena Farrokhzad, Yöneten: Yeşim Özsoy, Oyuncular: Metin Akdülger, Şenay Gürler, Reji Asistanı: Ozan Bingöl, Yer: BAU Konservatuvar Pera Sahnesi, Swedish Art Council ve İsveç Konsolosluğu’nun değerli katkılarıyla

İyi bir oyunun/oyun yazarlığının özü sizce nedir?

Bana göre yazılı bir oyun, her şeyden önce bir edebiyat yapıtıdır. Bu nedenle, diğer yazı biçimleriyle aynı nitelikteki kriterler ona uygulanabilir: Üslubun sofistikeliği ve şiddeti, okuyucuyu/dünyayı/edebiyat tarihini harekete geçiren bir dilsel/varoluşsal/politik vb. müdahale olup olmadığı gibi…

Sanatın dönüştürücü gücüne inanıyor musunuz? Nasıl?

Hem evet hem hayır. İyi sanatın, hayatın maddi koşullarını sorguladığına ve bir sanat eserinin bir insanı büyüleyebileceğine ve böylece bir kişinin arzuları içinde işleyebileceğine ve onu içeriden değiştirebileceğine inanıyorum. Ancak bir toplumda siyasi değişim söz konusu olduğunda, bence göstergeleri organize etmekten çok insanları organize etmek gerekiyor. Toplumsal dönüşüm sahnede başlamaz, sokaklarda başlar.

İnsanlığın küresel ölçekte içinden geçmekte olduğu pandemi süreci sizce gösteri sanatlarını nasıl dönüştürmekte?

Maalesef bir cevabım olmadığı için bu soruyu boş bırakıyorum.

“Ustam” olarak tanımlayabileceğiniz veya size ilham verdiğini düşündüğünüz biri/leri var mı, varsa kimler?

Bertolt Brecht, Adrienne Rich, Füruğ Ferruhzad, Sapfo ve daha birçokları gibi diğer şairler.

Bir iş üretirken hangi kaynaklardan beslenir, nelerden ilham alırsınız? Rüyalarınızın işlerinize etkisi olur mu?

Her şeyden çok, insanların söylediği şeylerden. Edebiyat tarihinde, sokakta, yatakta, meclislerde ya da kreşlerde…

Eğer zaten halihazırda bir adı yoksa, üzerinde çalışmakta olduğunuz yapıta adını vermeye ne zaman karar verirsiniz?

Başlıklar benim için çok önemli. Bir başlığın genellikle bir sanat eserini mümkün veya gerekli kıldığını düşünüyorum. Başlıklara genellikle erkenden karar veririm ve yazma sürecinin geri kalanı başlığın ne anlama geldiğini anlamakla ilgilidir.

Yapıtlarınızın daha çok yerel kültür/toplumda mı bir yankı bulduğunu yoksa daha çok evrensel bir yankılanmaya mı sahip olduğunu düşünüyorsunuz?

Evrensel ve yerel arasındaki ayrımdan pek hoşlanmıyorum. Evrensel, birçok farklı yerellikten oluşuyor ve aynı şekilde bunun tersi de geçerli. Metnin örtbas etmek yerine, belirli bir zamanda ve belirli bir yerde yazıldığını göstermesine izin vermesi gerektiği fikrine düşkünüm.

Oyunlarınızdan biri başka bir dile tercüme edilirken en temel endişeleriniz ne oluyor?

Çeviri ile ilgili temel endişem, her zaman, eğer bir seçim yapmak gerekiyorsa, içerikten önce gelen dilin müzikalitesi oluyor.

Festival kapsamında okuması gerçekleşen Medea’ya göre Ahlâk adlı oyununuz Euripides’in Medea‘sını referans alıyor; oyununuzun temalarını ve hangi yönlerden Euripides’in Medea‘sıyla ilişkili ve ondan farklı olduğunu detaylandırabilir misiniz?

Oyunum, Euripides’in oyununun sona erdiği yerde başlıyor ve şu soruyu soruyor: Drama bittikten sonra Medea’ya ne oluyor? Oyun, Euripides’in oyunundaki sessiz ama aktif karakter Medea ile Ahlâk arasında bir diyalog kuruyor. Oyun, çocuklar söz konusu olduğunda kadının gücü ve failliğini, edebiyat tarihi söz konusu olduğunda ise Medea’nın gücü ve failliğini araştırıyor. Medea tekrar tekrar diyor ki: Biri Medea rolünü oynamalı ve bu sefer o kişi bendim.

Festival kapsamında gerçekleşen oyununuzun sahnelenmiş okumasında hangi öğeler sizi şaşırttı ve hangi unsurlar tam da beklediğiniz gibiydi?

Okuma, metinde de önemli bir yere sahip ve sahnede kuvvetli bir mevcudiyeti bulunan bir unsur olarak, bir karakterin Medea’yı, bir başka karakterin ise Ahlâk ve taşı canlandırması, aslında metne ilişkin orijinal vizyonuma oldukça yakındı. Bu, Ahlâk’ın ilk kez bir erkek tarafından oynanmasıydı ve bence bakış açısını ilginç bir şekilde değiştirdi.

Danzon

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Mehmet K. Özel

Yanıtla