Tiyatro ve Resim Sanatlarını Birleştiren Yeni Bir Form: PAINTelling

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Mimesis Söyleşi / Tiyatro ve resim sanatlarını bir araya getiren dijital sanat projesi PAINTelling, geçtiğimiz ay proje web sitesi aracılığıyla seyirciyle buluştu. Mimesis Sahne Sanatları Portalı olarak projenin yürütücü kadrosu Damla Pinçe, İlker Ergün ve Mehmet Can Engül ile PAINTelling hakkında daha detaylı bilgi almak amacıyla bir araya geldik. 

Söyleşi: Maral Çankaya

Öncelikle sizden proje hakkında bilgi alarak başlayalım. PAINTelling projesi nedir? 

Mehmet Can Engül: Adını painting ve storytelling kelimelerinin birleşiminden alan PAINTelling’i resim ve tiyatro sanatlarını bir arada düşünen yeni bir dijital form denemesi olarak tanımlıyoruz. Resimde görülen sahne, bir olayın son ânı olarak hayal ediliyor. Bu sona nasıl gelinmiş olabileceği üzerine bir hikâye tasarlanıyor. Bu hikâye resimde yer alan karakterlerin perspektifinden farklı ses tiyatrosu oyunlarına dönüşüyor. Yani tabloda yer alan her karakter o son âna nasıl geldiğini kendi bakış açısından anlatıyor. Oluşturulan deneyimi özetleyecek olursak; paintelling.org web sitesine giren seyirci bir yandan resme bakarken bir yandan da resmin üzerindeki karakterlere tıklayıp, onların gözünden oluşturulan oyunları dinliyor. Sayfanın altında ise esere ve eser sahibine dair sunulan bilgiye ulaşıyor. 

Untitled, 1997 Siobhân Hapaska

İlker Ergün: Bu noktada şunu eklemekte fayda var; resimler için yazılan oyunlarda tabloların konu edindiği olayları, tabloya kaynaklık eden orijinal hikâyeleri aktarmayı hedeflemiyoruz. Oyun kurgularımızı, günümüzün politik, sosyal ve ekonomik çatışmalarını düşünerek oluşturuyoruz.

Peki, bu proje nasıl oluştu? Projeyi oluştururken ilham aldığınız çalışmalar, konular nelerdi?

Mehmet Can Engül: Bu projenin tohumları esasen geçtiğimiz yıl bir grup tiyatrocu, dansçı ve müzisyen olarak Artizan bünyesinde yürüttüğümüz “Gösteri Sanatlarında Dijital” başlıklı eğitim-araştırma çalışması sayesinde atıldı. Pandemi döneminde başlatılan bu çalışma temel olarak dijital tiyatronun olanaklarının araştırılması, tartışılması ve denenmesini hedefliyordu. O dönem dijital sanat alanında belli temel kaynak ve çeşitli makaleler okuyup tartıştık. Dünyada tiyatro ve dijitali birleştiren ne tür çalışmalar yapıldığına ve bu çalışmaların nasıl kamusallaştırdığına dair bir araştırma da yürüttük. Yaptığımız bu çalışma şunu fark etmemizi sağladı: Teknolojik gelişmelerin tiyatro sanatıyla entegrasyonu sayesinde tiyatroya yeni dijital mekânlar yaratılabilir ve böylece çok daha geniş ve çeşitli bir seyirci kitlesine ulaşılabilir. 

Tabii bu araştırmayı yaparken birçok farklı denemeyle karşılaştık. Virtual Reality (VR) kullanılarak kurgulanan oyunlar, sinema sanatı ve tiyatro sanatını birlikte değerlendiren işler…  Bir gün resim ve tiyatro sanatlarını bir arada düşünme fikri geldi aklımıza. Bu fikri gündemimize aldık çünkü resim ve tiyatro yüzyıllar boyunca birbirlerini etkilemiş iki sanat türü. Yazılı metinler, oyunlar tarih boyunca birçok resme ilham olmuş. Örneğin Shakespeare’in oyunlarından sahneler farklı yüzyıllarda, farklı ressamlar tarafından defalarca resmedilmiş. Ya da bunun tam tersi yönde, yazarlar resimlerden yola çıkarak hikâyeler, oyunlar kaleme almışlar. Biz de benzer bir itkiyle kendimize şu soruyu sorduk: Resimde gördüğümüz sahne, yaratılacak bir kurmacaya nasıl bir zemin oluştururdu? Fakat daha önce yapılan çalışmalardan farklı bir yönü de olacak bir proje kurgulamak istedik. Resme yazılan hikâyenin, resimdeki farklı karakterlerin gözünden farklı oyunlara dönüştüğü bir dijital deneyim tasarladık.

Önceden bu şekilde oluşturulmuş çalışmalar var mı? Böyle işlere rastladınız mı?

Mehmet Can Engül: Bizim gördüğümüz, araştırdığımız kadarıyla resim ve ses tiyatrosunu birleştiren ve bunu internet sitesi aracılığıyla ücretsiz olarak seyirciye sunan bir proje daha önce yapılmamış. Bir de ek olarak, karakterlerin üzerine tıklayarak onların gözünden oluşturulmuş oyunların dinlendiği böyle bir formatın yeni bir deneyim olduğunu söyleyebiliriz. 

İlker Ergün: Hazırlık aşamasından biraz daha bahsedecek olursam, üretimlerimiz ses tiyatrosu formunda olduğu için öncelikle ses tiyatrosu ve podcast üretimleri üzerine çeşitli araştırmalar yaptık, bu alanda deneyimi olan kişilerle görüştük. Ayrıca, genel olarak resim sanatını daha iyi anlayabilmek ve üzerine çalışacağımız resimleri yorumlayabilmek için de giriş düzeyinde bir eğitim araştırma çalışması yürüttük. Öncelikle, John Berger’in Görme Biçimleri kitabını tekrar okuduk. Buna ek olarak, resim sanatına dair derinleşmek için Sanat Hakkında Kısa Bir Kitap (Dana Arnold), Resme Nasıl Bakılır? (Lionello Venturi), Resimleri Okumak (Alberto Manguel) gibi yine temel olarak adlandırabileceğimiz çeşitli kaynakları inceledik. Kendi içimizde yürüttüğümüz araştırmaların yanı sıra hem Sabancı Müzesi’nin eğitimlerini hem de Celil Sadık tarafından verilen sanat tarihi seminer dizilerini halen takip ediyoruz.  

Proje, web sitesinde belirtildiği üzere, British Council Creative Producers programı tarafından destekleniyor. Bu nasıl gerçekleşti? 

Damla Pinçe: Türkiye’de seyirciyle ücretsiz olarak buluşabileceğiniz bir dijital sanat platformu oluşturmak istediğinizde prodüksiyon maliyetleri için maalesef devlet desteği söz konusu olamıyor, böyle bir mekanizma yok. Dolayısıyla bunun ancak bir fon ya da sponsor bularak mümkün olabileceğinin farkındaydık. Bu sebeple de projeyi gerçekleştirmek için British Council Yaratıcı Yapımcılar programına başvurduk. Proje önce bir ön elemeden geçti, sonrasında iki hafta boyunca projelendirmeye dönük bir eğitime katıldık. Bu eğitim sayesinde oluşturduğumuz fikri, bütçelendirme, tanıtım stratejisi, hedef kitlesi belirleme gibi detayları içeren gelişkin bir proje hâline getirdik. Bu sürecin sonunda başvuru yapan projeler arasından seçilen dört projeden biri bizimki oldu. Böylece projeyi hayata geçirmek ve seyirci için ücretsiz bir deneyim sağlayabilmek için gerekli maddi altyapıyı edinmeyi başardık. Sanatsal anlamda da proje, bizim de içinde bulunduğumuz Artizan Kültür-Sanat çevresinin katkılarıyla gerçekleşiyor. 

Peki, tabloları nasıl seçtiniz ya da nasıl seçiyorsunuz? Bir PAINTelling nasıl, hangi aşamalardan geçerek oluşuyor?

İlker Ergün: Bu yıl, British Council ile yaptığımız işbirliği sonucunda tabloları İngiltere’deki müzelerde yer alan eserler arasından seçmeye karar verdik. Tabloları bir dönem, ressam ya da akım sınırlandırması olmaksızın bir hikâye canlandırmaya teşvik etmesi üzerinden değerlendirdik. Bu açıdan yazarların tercihi doğrultusunda ilerledi diyebiliriz. 

Üretim sürecini özetleyecek olursak da ilk aşamada yazar sorumluluğu alan kişiler, resimden yola çıkarak bir hikâye ve kurgu oluşturuyor. Oluşturulan bu kurgunun resimdeki karakterler gözünden hangi yönlerle farklılaşacağını tasarlayarak her karakter için farklı bir oyun metni kaleme alınıyor. Sonrasında oyuncularla yapılan çalışmayla hem oyunların taslağı çıkıyor, hem de metindeki sorunlar, tutarsızlıklar saptanıp, temizleniyor. Bu aşamada ses tasarımı ve müzik devreye giriyor ve oyunlara bütünlüklü bir reji faaliyeti yürütülerek kayıt sürecine giriliyor. Ses tasarımı ve müzik alanında yapılan çalışmalarla tablo için üretilen ses tiyatrosu oyunları son hâllerini alıyor ve seyirciyle buluşmak üzere internet sitesinde yayımlanıyor. Proje web sitesinin tasarım ve uygulaması da Meltem Keniş’e ait. 

İnternet sitesinde yayımlanan ilk PAINTelling olan Sessiz’den biraz bahsedebilir misiniz? Yayımlandıktan sonra aldığınız yorumlar neler oldu? 

Mehmet Can Engül: Sessiz, Siobhan Hapaska’nın İsimsiz adlı eserinden hareketle oluşturuldu. Bu resim British Council’ın “Rahat Hissediyor musun?” dijital sergisine dâhil edilmiş kolaj bir çalışma. Maria Callas’ın hayatından esinle oluşturulmuş. Hem özel hayatında hem de içinde bulunduğu müzik piyasasında eril seslerle mücadelesi hiç bitmeyen bir kadın Callas. Resimde de yerde yığılmış, gövdeleri parçalanmış uçaklar üzerinde uçar gibi havada duruyor. Callas, eril tahakkümü temsil eden uçakların üzerinde mistik bir güce sahip olarak resmedilmiş. Biz de bu tablodan yola çıkarak günümüzde bir kadın şarkıcının mücadelesinin merkezde olduğu, kadın ve uçaklar gözünden dinlenebilecek iki ses tiyatrosu oluşturduk. Bu oyunun metnini Elif Karaman ve ben yazdık, karakterler ise Elif Karaman ve Günkut Güven tarafından canlandırıldı. Müzikleri Rûbar Dindar yaptı. Projenin ses tasarımı ise yine Rûbar Dindar ve Mert Alperten tarafından gerçekleştirildi. 19 Mart’ta yayımlanan bu PAINTelling’i şu cümlelerle tanıttık: Bir kadın kaçıyor… Kulağında sesler… Kendi sesi? Yok. Tepesinde uçaklar… Oyun mu oynuyorlar? Nedir bu kulağınızdaki? Kâbus mu, gerçek mi? Peki, hiç bitmeyecek mi?Daha fazla bahsedip spoiler vermiş olmayalım, herkesi Sessiz’i deneyimlemek için web sitesine davet edelim. (Gülüşmeler.)

Damla Pinçe: Hem proje fikri hem de ilk ürün Sessiz seyircilerden oldukça pozitif dönüşler aldı. Kurduğumuz formatın oyunsu yapısı ilgi çekiyor. Aynı hikâyenin farklı taraflardan dinleniyor olması seyircide bir heyecan ve merak uyandırıyor. Bu yüzden de dinleyenler keyifle dâhil olduklarını söylediler. Bazı seyirciler PAINTelling’i radyo tiyatrosu deneyimine benzeterek daha nostaljik bir yerden projeyle bağ kurdular. Bazı seyirciler ise hikâyenin farklı yönlerini detaylandıran oyunların birbiriyle ve resimle tutarlı bir yapıya sahip olduğunu ve böylece kurulan oyun dünyasından kopmadan sonuna kadar rahatça dinlenebildiğini belirtti. Yani, genel olarak aldığımız yorumlar olumluydu. Olumsuz olarak gelen dönüş ise süre ile ilgili oldu. Bazı seyirciler, dar vakitler ayırabildiğini, yolculuk esnasında dinlemek istediklerini fakat sürenin bu açıdan biraz uzun olduğu düşünmüş.

Yaşlı Adam ve Ölüm, 1773

Yaşlı Adam ve Ölüm, 1773 Joseph Wright of Derby

Bu hafta yeni üretiminiz web sitesinde yayımlanıyor. Seçtiğiniz tablodan ve oyunların içeriğinden bahsedebilir misiniz?

Mehmet Can Engül: İkinci tablo, İngiliz ressam Joseph Wright of Derby tarafından 1773 yılında yapılmış Yaşlı Adam ve Ölüm adlı eseri. Resme baktığınızda yaşlı bir adam ve bir iskeletin karşılıklı resmedildiğini görürsünüz. Bu resim Ezop tarafından yazılan bir fabldan esinle yapılmış. Fabl kısaca şöyle: Çok yorulduğu için “Ölüm gelse de, canımı alsa” diye haykıran bir adamın karşısına Ölüm bir anda dikilince adam yan çizer ve odunları taşımasına yardım etmesi için çağırdığını söyler. Biz bu resimden yola çıkarak yaşlı adamı ülkeyi terk etmek üzere olan bir politikacı olarak hayal ettik ve onun Ölüm ile karşılaşmasını konu edinen iki sesli oyun tasarladık. Tasarlanan kurgu Yaşlı Adam ve İskelet gözünden oluşturulan bu iki oyunun tamamı dinlendiğinde açıklığa kavuşuyor. Bu PAINTelling’de Cüneyt Yalaz yer alıyor. Oyunlardan bir tanesine Duygu Dalyanoğlu sesiyle dâhil oldu. Metin ve reji sorumluluğunu ben aldım. Yine ses tasarımı ve müzik, Rubar Dindar ve Mert Alperten tarafından yapıldı. 12 Mayıs’ta yayımlanacak olan ikinci PAINTelling’i dileyenler internet sitesini ziyaret edip dinleyebilirler. Yorumları şimdiden heyecanla bekliyoruz. (Gülüşmeler.)

Biz de yeni PAINTelling’i heyecanla bekliyoruz. Peki, önümüzdeki süreçte yeni tablolar olacak mı?

İlker Ergün: Tabii ki. Şu an hâlihazırda National Gallery’de bulunan bir Caravaggio tablosu üzerine çalışıyoruz. Haziran ayında üçüncü PAINTelling’i de web sitesinde yayımlamayı planlıyoruz. Devamında da belli aralıklarla yeni üretimleri yayımlamaya devam edeceğiz. Yeni üretimlerden haberdar olmak isteyen herkesi sosyal medya hesaplarımızı takip etmeye davet ediyoruz. 

PAINTelling Instagram hesabı 

PAINTelling Twitter hesabı

Söyleşi için teşekkür ederiz.

Paylaş.

Yanıtla