Kadınları Birbirine Bağlayan Sarmaşık…

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Bahar Çuhadar

‘Aramızdaki Sarmaşık’ zamanlar arası, kadınlar arası, mekânlar arası bir iş… Zinnure Türe’nin yönettiği oyun, Troya Prensesi Kassandra’dan yola çıkıp kadınların öykülerinin birbiriyle nasıl bağ kurduğuna bakıyor. Üstelik bunu, seyirciyi Kadıköy Emek Tiyatrosu’nun ‘sahne dışı’ alanlarında gezdirerek yapıyor.

Kadınları birbirine bağlayan sarmaşık...

Geçen sene Bergama Tiyatro Festivali’nde, inşaat halinde bir binada fener ışığıyla mekâna özgü hazırlanmış çok etkileyici bir kadın öyküsü anlatmıştı Zinnure Türe. Bir Proje Difüzyon (tüm disiplinlere açık üretim platformu) işiydi ‘Parşömen’ ve toprak tanrıçası Demeter’in öyküsünü Bergama’da yaşadığı rivayet edilen Zehra’yla kesiştirerek anlatmıştı. Kadın anlatılarına dair yeni bir perspektif görmenin hazzıyla ayrılmıştım mekândan.

Zinnure Türe mekâna özgü işler üzerine yoğunlaşmayı seven bir tiyatro insanı. Kadıköy Emek Tiyatrosu’yla çalıştığı yeni işi ‘Aramızdaki Sarmaşık’ta gördük ki Yunan mitolojisinden kadın karakterlerle günümüz kadınları kesiştirmek de gündeminde ciddi yer tutuyor.

Bu kez Troya Prensesi Kassandra olmuş çıkış noktası. Kadıköy Emek Tiyatrosu’nun boş sahnesinde bir masa. Etrafında üstlerine attıkları ceketlerin altında ışıldayan elbiseleriyle dinmez kahkahalar eşliğinde şakalaşan dört kadın. Bir tür ön oyun oynuyorlar. Sonra önlerine düşen zarflardan çıkan kâğıtlardan Kassandra’nın öyküsünü özetleyiveriyorlar.

Tanrı Apollon tarafından geleceği görme yetisiyle donatılıyor Kassandra. Ama karşılığında kendini ve ruhunu Apollon’a teslim etmediği için lanetleniyor: Kimse ona inanmayacak. Olacakları, halkının başına gelecek felaketleri dillendirse de sesi duyulmaz, kendisine inanılmaz oluyor… Sesi duyulmayan, varlığı ciddiye alınmayan kadınlar Kassandra’nın temsil ettiği. Peki, bu durumda bir kadın ne yapar? Sizce Kassandra’nın sesi bize kadar ulaşıyor mudur? Aramızda bizi birbirimize bağlayan bir sarmaşık olamaz mı?

‘Aramızdaki Sarmaşık’ zamanlar arası, kadınlar arası, mekânlar arası bir iş… Ön oyunun ardından beş ayrı kadını tek tek dinleyeceğiz. Kadınlar seyirciyi Kadıköy Emek Tiyatrosu’nun ‘sahne dışı’ alanlarında dolaştıracak. Kendimizi bu kadınların monologlarının peşinde kâh sahne arkasında kâh kostüm odasında kâh merdivende ve nihayet terasta bulacağız.

“Seyirciyi mekânda, kadınların yer yer tekinsiz tınlayan anlatılarının peşinde gezdirmek oyunun güçlü yönü.”

Danslı, çiçekli final

Kadınların çocukluklarından, ailelerinden, bugünlerinden öyküler; kendileriyle, rüyalarıyla, aşkla imtihanlarından kesitler dinleyeceğiz. Emek’in kuytu köşelerinin doğal atmosferine yapılan ufak dokunuşlarla hazırlanmış bir mekân ve ışık tasarımı içinde… Seyirciyi mekânda, kadınların yer yer tekinsiz tınlayan anlatılarının peşinde gezdirmek oyunun en güçlü yönü. Keza anlatıların -mitolojik öyküden bağımsız olsalar da- Kassandra’yla kesişmesi de oyunun önermesini (kadınların sesinin birbiriyle kesiştiğini) hayata geçiriyor. Terastaki danslı, çiçekli final kadınların birlikte güçlü olma umuduna göz kırpıyor.

Lakin kadınların dillendirdiği -her oyuncunun otobiyografik deneyimiyle kaleme aldığı- metinler seyircinin hem net bir zemine basmasını hem de ön oyunla ilişki kurmasını zorlayacak türde. Oyundan sonra düşündükçe, kadınların anlattıklarını Kassandra üzerinden bir bağlama oturttuğumu hissettim, doğru. Ama böyle iyi bir tasarım fikri ve kadınlar arası bağ duygusunu canlı tutan performanslar (Aslı İçözü’nün gözümüzü alamadığımız hali başta olmak üzere) metinsel anlamda da seyirciye daha net konuşmalıydı. Ön oyundaki Kassandra anlatısı hızlı bir aktarım olarak geçiyor. Bu da temeldeki öykünün sonraki oyunlarla bağını kurmayı güçleştiriyor.

Bu haliyle bile niyeti, derdi açık bir oyun elbette. Ama metinlere yapılacak dokunuşlarla, ‘Aramızdaki Sarmaşık’ kadınlar arasındaki o görünmez bağı çok daha hissedilir olarak önümüze serecektir.

Kadınları birbirine bağlayan sarmaşık...

Hürriyet

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Bahar Çuhadar

Yanıtla