Oyuncu Metin Zakoğlu, BirGün’e konuştu: Değişim Rüzgârı Seyirciden Belli

Pinterest LinkedIn Tumblr +

(Işıl Çalışkan’ın BirGün’de yayımlanan ve Metin Zakoğlu ile gerçekleştirdiği söyleşinin bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.)

Oyuncu Metin Zakoğlu, Nâzım Hikmet’in aşklarını konu alan “Sevdalı Bulut” isimli oyun ile seyirciyle buluşuyor. Zakoğlu, “Ülkedeki değişim rüzgârını seyircilerden anlıyorum. Yakında iyi bir değişim olacak ülkede” diyor.

Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz”, ”Bir Delinin Hatıra Defteri”, “Edepsiz Komedi” gibi gösterileriyle seyirciyle buluşan oyuncu Metin Zakoğlu şimdilerde Nâzım Hikmet’in hayatını konu alan “Sevdalı Bulut” ile sahnede. Nâzım Hikmet’in şiirlerinden, anılarından, aşk mektuplarından, Orhan Kemal ile yazışmalarından, sürgün döneminden kesitler içeren oyuna Nâzım’ın sözleri üzerine bestelenmiş türküler eşlik ediyor.

Metin Zakoğlu’nu bilen “evde tiyatro”suyla bilir. Yıllardır seyircisini evinde ağırlayan Zakoğlu, tiyatroya getirdiği yenilikçi tavrı ile farklı gösterilerle izleyiciyle buluşmayı sürdürüyor. Biz de fırsattan istifade edip Zakoğlu ile bir araya gelip oyunculuk serüvenini konuştuk.

“Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz”, “Bir Delinin Hatıra Defteri” gibi oyunlarınızla seyirciyle evde buluşuyorsunuz. Evde tiyatro yapmanın avantaj ve dezavantajları neler?

Avantajı çok fazla bir defa. Yaşadığım ev olduğu için maddi anlamda çok rahatım. Bunun için artı bir para ödemiyorum. Seyirciler de kendi evlerinin rahatlığında bir oyun izliyorlar. Bir evin L koltuklarında şık bir ortamda ve çok sınırlı sayıda insanla beni izliyorlar. Koronavirüs dönemi için de çok avantajlı oldu.

Ben ilk evde tiyatro yaptığımda çok eleştiri gelmişti “Evde tiyatro mu olur?” diye. Pandemide herkes evde tiyatro yaptı. Dezavantajı ise seyirci ile ilişki o kadar yakın ki, olumlu duygusunu hissettiğiniz gibi olumsuz duyguyu da hissediyorsunuz. Bazen muhalif, hicivsel esprilerimle ilgili benimle aynı fikirde olmayan insanlar da oluyor. Ve o biraz seni demoralize edebiliyor. Klasik tiyatroda önünde dördüncü duvar oluyor. Büyük salonda olsa mimiğine kadar görmezsin.

10 yıldır “Edepsiz Komedi” isimli gösteri ile de seyirci karşısına çıkıyorsunuz. Komedinin edepsizi nasıl oluyor?

“Edepsiz Komedi” dememin sebebi bel altı hikâyelerin olması. Bir kabare aslında. Tabii ki politik hicivler oluyor. Seyirciyi koltuğundan sadece güldürerek gönderen değil aynı zamanda sarsan bir komedi. Sistemin yanlış olduğunu eleştirdiğimde de sarsıyorum. “Ben nereye oy vermişim adam haklı” ya da “Ben doğruyum o haksız” düşüncesiyle karşılaşıyor. Bu da bir edepsizlik. Bizde komedyenler sistemin çarkında yürüyorlar. Daha büyük kitlelere hitap etmek için. Açık hava tiyatrosunu doldurmaya çalışıyorlar. Orada 4 bin kişiye oynamak için de herkese hitap ediyor. Ben 30 kişiye oynuyorum evde. Dolayısıyla kendi çizgimi koruyarak ve omurgalı bir şekilde cesaretle sözlerimi söylüyorum. Bunun adına da edepsizlik diyorum. Hani derler ya “Edepsizlik yapma, büyüklerine karşı gelme” diye, ben edepsizlik yapıyorum. Ekşi Sözlük’e gir. Yarısı beni aşağı taşır yarısı yukarı taşır.

Özellikle sosyal medyada linç kültürü adı altında komedyenler çok sayıda eleştiriye maruz kalıyorlar. Kendinizi tüm bunlardan nasıl koruyorsunuz?

Kendi yolumda ilerliyorum ben. Hiç kimseyi beğenmemek diye bir şey olabilir mi? Hiç kimseyi beğenmiyorlar. Ülkede her şey parayla satın alınmış gibi. Her şeyin bir trolü var. Sanatçının kendine ait eleştirmeni var bu ülkede. Paran varsa, gücün varsa herkes sana biat edebiliyor. Paranı verdiğin zaman her şeyi satın alabiliyorsun. Daha çok para harcayan daha çok gündem oluyor. Ama tarih onların hiçbirini hatırlamayacak. Onlar tarihin çöplüğünde yok olacaklar.

Devamı için tıklayınız.

BirGün

Paylaş.

Yanıtla