Yılmaz Güney’in Aynı Adlı Romanından Uyarlanan ‘Boynu Bükük Öldüler’ Adlı Oyunu Sahnelendi

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Mustafa Bal’ın Cumhuriyet’te yayımlanan yazısının bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.]

Adana Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu, yeni sezonu Yılmaz Güney’in yazdığı, Ali Berktay’ın aynı adla uyarladığı, Ayşe Emel Mesci’nin yönettiği “Boynu Bükük Öldüler” adlı oyunla açtı.

On bir yılını ceza evinde geçiren Yılmaz Güney’ in 1972 yılında Orhan Kemal Roman Armağanı’nı alan ilk romanı “Boynu Bükük Öldüler”, Çukurova üzerinden 1950 yılı Türkiye’sindeki değişimi anlatıyor. Yüreğir Ovası, Yenice ve Oymaklı köyleri gibi Yılmaz Güney’in özyaşamından büyük izler taşıyan roman, oyunlaştırılırken büyük ölçüde onun vurgularını da koruyor. Nevşehir cezaevinde siyasiler koğuşunda on altı aylık bir çalışma sonucu yazılan roman Güney’in adalet arayışı bütün filmlerinde olduğu gibi bu romanda/ oyunda da vazgeçemediği temalardan.

‘PİRE İTTE, BİT YİĞİTTE OLUR’

Yılmaz Güney’in “Endişe” filmi çekimlerinde Ayşe Emel Mesci’ye “Pire itte, bit yiğitte olur” diyerek giydirdiği köy elbisesi gerçekçiliği, bu oyununda da karşımıza çıkıyor. Romandaki inandırıcı ve ayrıntılı doğa betimlemeleri gibi oyundaki gerçekçi sunum yönetmenin altını çizdiği insanlık halini daha da gerçekçi kılıyor. (Yılmaz Güney ile Ayşe Emel Mesci’nin dostluğu yıllar sonra ortaya çıkan bu oyunun başarısını daha kolay anlamamızı sağlıyor. Güney’in filme çekemediği hikâye Mesci’nin elinde oyuna dönüşüyor.)

Tarımda makineleşmenin köye gelişi ile işsiz kalma endişesine kapılan insanlar, aynı zamanda geleneksel hayatlarını sürdürmeye de devam ederler. “Ağasını tanımayan Allah’ını da tanımaz” ifadesi ile dönemin köy romanlarının dışında bir yer edinir “Boynu Bükük Öldüler”. İsyandan uzak duran Halil, hem olumlu hem olumsuz özellikleri ile oyunda karşımıza çıkıyor. Horoz dövüşünde kaybeden ağanın aşırı tepkisi ile uyanışa geçen halkın direnişi oyunda romana oranla daha az yer kaplıyor. “Bir romanı oyunlaştırmak ister istemez bir eksiltme işlemi içerir” diyen Ali Berktay’a hak vermemek elde değil. Oyunun aynı zamanda dramaturjisini yapan Berktay’ın özellikle dikkat ettiği bir diğer nokta da Güney’in romandaki şiirsel anlatımını ortadan kaldırmadan sadeleştirmesi. Özellikle doğa betimlemelerinde karşılaştığımız bu durum, oyunun yönetmeni Ayşe Emel Mesci için de bir kolaylık sağlamış.

Olay dizisinin yoğun olduğu oyunda Halil karakterinin Emine’ye sevgi ve nefreti birbirine karışıyor, ne yapacağına karar veremeyen ve köyden ayrılan karakter, Yılmaz Güney’in daha sonraki hikâyelerinin de bir çıkış noktası konumunda. Genç yazarın “Umut”la baktığı sanatsal bir geleceğin müjdesi oluyordu bu roman.

Devamı için tıklayınız.

Cumhuriyet

Paylaş.

Yanıtla