Hiciv ve Espri Başrolde: 3 Nalla 1 At

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Hatice Altan, İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun (İzBBŞT) yeni oyunu “3 Nalla 1 At”ı anlattı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu (İzBBŞT) yeni oyunlarıyla seyircisiyle buluşmaya devam ediyor. Denemeleri, oyunları, şiirleri ve tarihi romanlarıyla bilinen çağdaş Bulgar edebiyatının tanınmış ismi Stefan Nedelchev Tsanev’in kara mizah baş yapıtı “3 Nalla 1 At” 24 Mart’ta perde diyecek.

“Büyük İskender’in Atı” adıyla daha önce birçok kez sahnelenen oyun, bireysel deliliğin, insanlık tarihi boyunca kolektif deliliğin yanında ne kadar zararsız ve masum kaldığının adeta bir metaforu. Uydurulmuş sınırlar için milyonlarca insanın katledildiği yaşlı dünyada, hayali bir at etrafında dönen politik kara mizah oyunu bu sefer “3 Nalla 1 At” adı ve yeni bir yorum ile seyircinin karşısına çıkıyor.

Neoliberal sistemin ezdiği bir grup insanın, emperyalist güçlerden öğrendikleri yönetme biçimlerini birbirlerine karşı kullanmasını mizahi bir dille ele alan oyunu Türkçeye Hüseyin Mevsim çevirirken, oyunun yönetmen koltuğunda Hatice Altan var. Kapitalizmin kendinin bile öngörmediği aşırı kâr hırsının, emperyalizm canavarına dönüştüğünü söyleyen Yönetmen Hatice Altan ile oyunu konuştuk.

PARMAKLARININ UCUNDAKİ DARBELER 

Medeniyet tarihinde önceleri bireyin basit alışveriş şeklinde kâr ettiği ticaretin, bugün artık egemen devletlerin varoluş sebebi haline geldiğine vurgu yapan Altan, başlangıçta üretimin gelişmesini de sağlayan kapitalizmin kendinin bile öngöremediği aşırı kâr karşısında ‘Durursa düşeceğini’ anlayıp, emperyalizm canavarına dönüşmesinin sadece birkaç yüzyıl aldığını söyledi. Oyunun geçtiği dönemi politik olarak aralayan Altan, “Her ülkede, özellikle de üçüncü dünya ülkelerinde, durumunu ve çıkarını onlarla bir sanan, sandırılan, iş birliği içinde olmaya hazır temsilciler, taşeronlar bulunurdu. Sistem öylesine güçlü idi ki, her seferinde bu modeli benimseyecek ve uygulayacak olan biatçı yapılar iktidara taşınıyordu. Sisteme karşı çıkmaya, ya da dümen suyuna gitmeye yanaşmayan iktidarlar için ise darbeler, iç ve dış savaş patlatmaları, parmaklarının ucunda şaklatılmaya hazır bekletilir ve uygulanırdı” dedi.

DEMOKRASİYİ KOKLATMAK 

Sürecin panoramasını devrime kalkışamayacakları kadar demokrasi koklatmak olarak çizen Altan, “Açlıktan ölmeyecek kadar kazanç lütfetmek, öbür dünya beklentisi ile tanrı korkusu üflemek, savaş ekonomisini besleyecek ırkçı ve şoven duyguları alesta tutmak, toplum mühendisliğinin çalışmaları ile mümkün kılınıyordu. Elbette, sistemin devamı için bu arka bahçenin, bu arka çöplüğün hayatında, umutların da bitmemesi gerekirdi” diye konuştu.

Yeryüzünün kimsesizleri üzerine neşeli bir ağıt ifadesini kullanan Altan, “Tsanev’in, adeta sistemin çeşitli sınıf ve zümre temsilcileri üzerinden, henüz ellerinde bir tek nal varken özgürlüğe, zenginliğe, refaha, baş döndürücü bir hızla giden bu zavallıların pervaneler misali ışıkla karşılaşmalarıyla hepimizin ayağını suya erdirir” dedi.

HUMOR, HİCİV, ESPRİ

Bulgar Yazar Tsanev’in, humor (gülmece), hiciv, espri yüklü bu oyunu, sistemin zaman zaman göstererek, zaman zaman Truva Atı’yla girdiği ve neredeyse yok ettiği bir ülkenin, terkedilmiş ücra bir köyünde geçiyor. Altan, oyunun döneme damgasını vuran yoksunluğu, yoksulluğu, bilgisizliğin mevsiminde yaşananların resmini şöyle özetliyor; “Softa birkaç insanın ‘Ha bugün, ha yarın, hani neredeyse, az daha, biraz daha, pek yakında, az sonra, biraz sonra, olmadı öte tarafta’ ertelenen umutlarının gerçekleşmesi için bir çıkış yolu aramaları, kedinin kendi kuyruğunu yakalamak üzere biteviye dönüşünü anımsatır bize.”

EVRENSEL

Paylaş.

Yanıtla