[Sanat Meclisi’nin hazırladığı, Martayında gerçekleşen hak ihlallerini içeren raporu okurlarımızla paylaşıyoruz:]
Mart bitti. Bahar geldi. Sanat alanı yasaklar, baskılar ve hapisliklerle boğuşuyor. İşte Mart 2023’de sanat alanının başına gelenler:
-
Almanya’da yaşayan Kürt müzisyen Ali Baran, albüm çalışmaları için geldiği İstanbul’da, ‘propaganda yaptığı’ iddiasıyla gözaltına alındı.
-
Şarkıcı Zeynep Bastık’a, geçen yıl eylül ayında Youtube kanalına yüklediği bir video nedeniyle ceza aldı. Bastık’a paylaştığı videoda alkollü içecek reklamı bulunduğu gerekçesiyle 155 bin 712 TL para cezası kesildi. Ceza nedeniyle 10 milyon defa izlenmiş olan video yayından kaldırıldı.
-
Sanatçı Yılmaz Çelik’in Tunceli 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmasında Çelik’e “Örgüte yardım” suçlamasıyla 2 yıl 1 ay ceza verildi. Çelik hakkında daha önce verilen beraat kararı, Erzurum İstinaf Mahkemesi tarafından bozulmuş ve dosya yeniden görülmeye başlanmıştı.
-
İstanbul Ataşehir’de 30 Nisan 2022’de verdiği bir konserde imam hatip liselilere yönelik sözleri nedeniyle yargılanan Şarkıcı Gülşen hakkında savcı mütalaasını açıkladı ve ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis talep etti. Gülşen’in Avukatı Altın Mimir, “Müvekkilime ‘Katli vaciptir’ diyen şahsa takipsizlik kararı verilmiş ancak müvekkil hakkında 24 saat içinde işlem yapılmış ve yatarı olmayan bir suçtan tutuklanmıştır. Tüm dünya vatandaşlarına uygulanan hukuki ilkelerin müvekkilime de uygulanmasını talep ediyoruz” dedi. Davanın bir önceki duruşmasında mahkeme, İmam Hatipliler Derneği’nin davaya katılma talebini kabul ederken Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun katılma talebini reddetmişti. Duruşmada, ÖNDER İmam Hatipliler Derneği avukatı, “Sanık söylediği sözleri kabul ediyor. Sanık, şarkıcı olduğunu iddia etmektedir ancak sesinden çok kıyafetleri ve doğal olmayan cinsel yönelimleri desteklemesiyle gündeme gelmektedir” diyerek Gülşen’in görüşlerini ve yaşam tarzını hedef almıştı. Sarıklı bir kalabalık ise adliye önünde tekbir getirmiş, “kahrolsun kâfirler” sloganları atmıştı. Kamuyu ilgilendiren pek çok davada adliyenin önünü saran polisin bu topluluğa izin vermesi tepki çekmişti.
-
İstanbul Cumhuriyet Savcısı’nın talebiyle 7. Sulh Ceza Hakimliği tarafından Yazar Yavuz Ekinci’nin 9 yıl önce basılan ‘Rüyası Bölünenler’ kitabına toplatılma kararı verildi. Yazılı açıklama yapan Ekinci, “Bu kitabın şimdi toplatılıyor olması ne şimdiki Türkiye’ye ne de gelecekteki Türkiye’ye hizmet eder. Kurguladığım evrenin mahkemeye gerçek gelmesi benim edebiyatımın gücünü, mahkemenin de edebiyata yaklaşımını gösterir. Kurgulanmış bir yapıtın evrenine açılan dava soyuttur. Onu bugünün mahkemelerinde yargılayıp yasaklayıp toplatmak ise politiktir. Mahkeme, Rüyası Bölünenler’in kahramanlarına tutuklama kararı çıkarıp onları hapse mi atacak. Gücünüz yetiyorsa buyurun roman kahramanlarını tutuklayıp hapse atın” dedi.
-
Şair Ahmet Telli’nin, IŞİD’in Kobane saldırısından sonra bir eylemde yaptığı konuşma gerekçe gösterilerek, “Terör örgütü propagandası” yapmak suçlamasıyla yargılandığı davanın ikinci duruşması görüldü. Savcı, mütalaasında ceza talep ederken duruşma 4 Temmuz’a ertelendi.
-
Kayseri Devlet Tiyatrosu 23 sanatçı ve teknik kadro için açtığı sınavın üzerinden 2 ay geçmesine rağmen sonuçları açıklanmadı. CHP Kültür ve Sanattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dr. Gamze Akkuş İlgezdi adayların sınav sonuçları açıklanmadığı için kaygı içinde olduklarını ifade ederek, “Kültür ve Turizm Bakanlığında 2021 yılında düşük puanlıların torpille atandıklarını ortaya çıkarmıştım. Kayseri’de sınavların üzerinden 2 ay geçmesine rağmen halen sonuçların açıklanmaması, yine benzer kayırmaların olacağı endişesi yaratıyor” dedi. Bakan Ersoy’a sınava girmeye hak kazanan kaç aday olduğunu, iki ayı aşkın süredir neden bir değerlendirme yapılmadığını ve sınav sonuçlarının ne zaman açıklanacağını soran İlgezdi, “Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2021’de yaptığı şube müdürlüğü sınavının yazılı kısmında yüksek puan alanlar, sözlü kısmında düşük puanlar verilerek elendi. Yazılı sınavda 10-12 puan düşük alanların ise yüksek sözlü puanları ile asil listeye alındı. Devlet Opera ve Bale Genel Müdürlüğü’nde ise 2017-2021 yılları arasında sınavları kazanamayanlar sınavsız kadro olan müdür yardımcılığına atanıp merkeze şube müdürü olarak geçirildi. Söz konusu 4 yılda sadece Opera ve Bale Genel Müdürlüğü’nden hülle yolu ile şube müdürü olan 11 ismi tespit etmiştik” dedi.
-
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, yazar Jeanette Winterson’ın “Vişnenin Cinsiyeti” romanını “muzır” ilan etti. Frankeştayn Kitabevi kurucusu Ayşe Tümerkan, “Sansürün her türlüsüne karşıyız. Jeanette Winterson’un kitabı Vişnenin Cinsiyeti muzır neşriyat sayılmış ve ‘poşete girmesi’ kararlaştırılmış” dedi.
-
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, Yazar Ahmet Ümit’in ‘Başkomser Nevzat Tapınak Fahişeleri’ isimli kitabını muzır ve müstehcen buldu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının açtığı soruşturma sonucu alınan karar sebebiyle kitap ancak “İçi görülmeyen zarf veya poşet içinde” satılabilecek. İlgili kanun maddesine göre, eserin ön kapağına herkesin kolayca görüp okuyabileceği büyüklükte “Küçüklere zararlıdır” damgası basılacak. ‘Başkomser Nevzat Tapınak Fahişeleri’ isimli kitabı 2007 yılında da “muzır” ilan edilmişti ve Doğan Kitap kitabı yayımlamama kararı almıştı.
-
PTT Kargo, kitap ve süreli yayın kargo ücretinde tarife değişikliğine giderek 5 TL olan kargo ücretini 20.75 TL’ye çıkardı, tepkiler oluştu. 100 şair, yazar, akademisyen ve kültür emekçisi, “İtiraz Ediyoruz” başlığıyla yayımlanan bildiride PTT Kargo’ya çağrıda bulunuldu: “Bir anda yapılmış olan bu yüzde 400’lük zam ülkemizin resmi enflasyon verileriyle de uyuşmamaktadır. Bu karar; kültür dünyamızı besleyen, insanlara bilim ve sanatla yaşam alanı açan, entelektüel faaliyetlerin en değerlisi olan okuma eyleminin aracısı olan kitap ve dergilerin okurun hayatındaki yerini kaybetmesine sebep olacak kadar ağır sonuçlara gebedir. Hâli hazırda kargo ücretinin kitap ve dergi ücretinden pahalı olması kitap ve dergilerin okura ulaşması önünde büyük bir engel oluşturmaktadır. PTT Kargo’nun kitap gönderim bedeline ilişkin zam kararını iptal ederek eski fiyat tarifesine dönmesini talep ediyoruz.”
-
Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu ve yönetmen Çayan Demirel’in çekim ve yönetmenliğini yaptıkları “Bakur” (Kuzey) belgeselinde “Örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılandıkları davanın dördüncü duruşması Batman’da görüldü. İddia makamı, Yargıtay 3. Ceza Dairesine yazılan müzekkerenin akıbetinin sorulmasına ve Mavioğlu hakkında verilen yurt dışına çıkma yasağının devamı yönünde karar verilmesini talep etti ve öyle oldu. İki sivil polisin de izlediği duruşma 20 Haziran’a erteledi.
-
Pandemi süresince uygulanan yasaklar nedeniyle mağdur olan ve tükenme noktasına gelen müzisyenler halen bin bir zorlukla boğuşarak hayatta kalma mücadelesi veriyor. Müzik saatlerinin değil müziğin ve sanatın kendisinin yasaklanmaya çalışıldığını aktaran TEHİS İzmir temsilcisi müzik emekçisi Okan Kılınç, Türkiye’nin sanatın yok sayıldığı şeriatçı bir düzene evrildiğini ifade etti: “Sanata ve sanatçıya bakış açısı değişmediği müddetçe yaşanan kriz aşılamaz. Günde 100 lira için çalışan arkadaşlarımız var. Ekonomik zorluklar nedeniyle müzisyen sanatçılar artık işlerini yapamıyor. Sahne alamadığı için fabrikalarda çalışan, motokuryelik yaparak geçimini sağlamaya çalışan onlarca arkadaşımız var. Sendika olarak müzisyenlerin çalıştıkları eğlence yerlerinde alacakları asgari ücret tarifesi belirleyelim dedik ama işyeri sahipleri gece sahne alan bir arkadaşımıza düşük ücret dayatıyor. ‘Nasıl olsa pandemide işsizdiniz, sizin bu paraya ihtiyacınız var’ diyebiliyor. Bunun haricinde yine işsizlik olgusunu kullanarak düşük ücretler ile öğrenci arkadaşlarımızı çalıştırıyorlar. Bugün birçok arkadaşımız sadece yemek ve yol parasına çalışıyor. Sigorta diye bir kavram zaten yok. İzmir’de bir müzisyen sahneye çıktığında ortalama 300 lira para alıyor… Ve bu arkadaşlarımız her gün çalışmıyor. Müzisyenler günübirlik yaşıyor. Geceden aldığımız para ertesi gün işe gelene kadar zaten bitiyor. Birçoğumuz 8500 lira olan asgari ücretin altında para kazanıyor. Üstelik asgari ücretli sigortalı olurken biz de öyle bir imkân yok. Bizler gece işçileriyiz, uyuduğumuz için gündüzümüz de yok. Ek işte çalışan birçok arkadaşımız var. Günümüz şartlarında hem sanatımızla uğraşıp hem kira ve faturalarımızı ödemek zor. Ben pandemide ev kiramı ödeyemedim ve tüm enstrümanlarımı satmak zorunda kaldım. Benim gibi birçok arkadaşım oldu. Birçok arkadaşımızın kapısına ev sahipleri dayandı. Faturalarını ödeyemediği için elektriği kesilen arkadaşlarımız oldu. Sokakta kalanlar oldu. Müzik ile geçinemeyip başka işlere girenler ve sektörden kopanlar oldu. İntihar eden, kaybettiğimiz onca arkadaşımız vardı. Onca emeğimiz 2-3 yıl içerisinde bitti, tükendik. Karşı karşıya kaldığımız psikolojik çöküntü onca yıllık emeğimizi bir çırpıda geride bırakmamıza ve intihara sürüklenmemize yol açıyor. Sabrımızın tükendiği bir dönemdeyiz. Sokakta olup sesimizi duyuracağız ve çeşitli eylemler düzenleyeceğiz. Sistem artık müziği, eğlence kavramını komple kaldırmanın peşinde! Alsancak İzmir’in en önemli merkezi ve eğlence sektörünün kalbi olmasına karşın neredeyse eğlence mekânı kalmadı. Müzisyenler çalacak yer bulamadığı için işsiz kalıyor. Müzik yasakları da bizi bitirme noktasına getirdi. İstek şarkısı çalmadı diye katledilen arkadaşlarımız var. Müzisyen köle değil, sanatçıdır. Bu sanata bakış açısından bir an önce vazgeçmek zorundayız. Baskıcı ortam bizi de tüketti. Şeriatçı bir sisteme doğru evriliyoruz. Bu yasaklar hep bunun işareti. Yakında belki de komple müziği kapatın diyecekler.”
Seçimler yaklaşıyor. Ülkeyi yönetenler çalışanlar, emekliler gibi kesimlerden oy alabilmek için uyduruk zamlarla onlara şirin görünmeye çalışıyorlar. Ülkede gün geçtikçe yükselen zamlar ise başta yoksullar olmak üzere sanat insanlarının yaşam standardını her gün daha da aşağıya çekiyor. İktidara muhalefet eden kesimlerin ise geniş halk yığınlarına ve sanat alanına parlak bir vaadi ortada görünmüyor. Tüm kesimler sisteme yönelik bir değişim olmadıkça sorunlarına bir çözüm gelmeyeceğini artık anlaması gerekiyor.