“Kendini Satmak Olmazsa Olmaza Dönüşmeye Başladı”

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Meltem Fırat’ın Hürriyet‘te yayımlanan ve Emin Alper ile yaptığı söyleşinin bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.]

Yönetmen Emin Alper, Dostoyevski’nin “Öteki” adlı eserini tiyatro sahnesine uyarladı ve yönetti. Başarılı yönetmenle bir araya geldik ve oyundan yola çıkarak hayatı konuştuk: “Oyunda anlatılan, küçük insan üzerinde mağduriyet yaratan bütün o kayırmacılık, liyakat eksikliği hayatımızın çok önemli bir gerçeği. Ama son zamanlarda beni en az onun kadar rahatsız eden bir şey var, o da kendimizi kurban ve mağdur gibi görmemiz.”

En son “Kurak Günler” gibi bir başyapıtla buluşturdu bizi yönetmen Emin Alper. Bir sonraki adımda karşımıza bir tiyatro oyunuyla çıkması o yüzden şaşırttı. Diğer yandan oyunun bir Dostoyevski eserinden uyarlanmış olması yönetmenin Rus yazara olan sevgisini bilenler için sürpriz olmadı. “Öteki” 180 yıl önce yazılmasına rağmen konusuyla güncelliğini koruyan bir eser. “Bir gün karşınıza size tıpatıp benzeyen biri çıksa ne hissedersiniz” sorusuyla başlıyor. Ama yanıtını vermek hiç de kolay değil.”
“Öteki”yi izledik ve Emin Alper’le buluştuk.

Oyununuzu izlerken gülen de var, sessizce izleyen de… Size gelen tepkiler nasıl?

Üniversite hocam Ayşe Buğra “Çok acıklı buldum oyunu” dedi izledikten sonra. Gülüp eğlenenlerden bazıları da benzer şeyler söyledi. Sonuçta biz de oyunu ‘kara mizah’ diyerek tanıtıyoruz. O da öyledir ya; gülersiniz ama bir yandan da içiniz acır.

Dostoyevski’nin kahramanı Golyadkin (Rusça çıplak anlamına geliyor) Burak Çıplak olarak sahnede. Çıplak kelimesi eseri ilk okuduğunuzda size ne hissettirmişti?

Çıplak kelimesini bir tür savunmasızlık olarak okudum ben. Ve kırılganlık… Yazar maskesizlik anlamında da kullanmış olabilir. Maskesizlik diye bir şey var mı, tabii o da ayrı bir konu. Yani en azından benim yorumlama biçimimde Burak karakterine karşı hafif bir mesafemiz var. “Acaba Burak’ın söyledikleri yüzde yüz doğru mu” gibi ufak bir soru işareti kalsın istedim.

Zaten iki karakterle de yakınlık kuramadım izlerken. İkisi de rahatsız edici…

Oyunda anlatılan, küçük insan üzerinde mağduriyet yaratan bütün o kayırmacılık, liyakat eksikliği hayatımızın önemli bir gerçeği. Son zamanlarda beni en az onun kadar rahatsız eden bir şey var, o da kendimizi kurban ve mağdur gibi görmemiz. Böyle birine de tamamen hak vermek istemedim.

Devamı için tıklayınız.

Paylaş.

Yanıtla