Sanatta Hak İhlalleri / Mart 2024

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Sanat Meclisi’nin hazırladığı, 2024 yılının Mart ayında gerçekleşen hak ihlallerini içeren raporu okurlarımızla paylaşıyoruz:

Seçim kargaşası içinde bir Mart ayı yaşandı. Ülkeyi yönetenler bir yanda ülke çapında seçim çalışması yaparken öte yanda sanat alanı da yasaklardan nasibini almayı sürdürdü. İşte Mart 2024 de sanat alanının başına gelenler:

  • RTÜK’ün henüz yayınlanmaya bile başlamadan, hatta yayınlanıp yayınlanmayacağı bile belli olmadan, sadece ortalıkta gezinen kısa bir fragmana bakarak “Aşk Adası” adlı yapıma müdahale etti. Bu müdahale, bu tür içeriklerin toplumsal değerler ve normlar açısından potansiyel etkilerine dair bir “endişeye” dayandığını gösteriyor. İnsanlar artık geleneksel medya kanallarından ziyade, dijital platformlar aracılığıyla bilgi ediniyor, eğleniyor ve sosyalleşiyor. Ancak, söz konusu müdahale biçimi, toplumun bu değer ve normları müzakere etme hakkına ve sürecine ket vurmak anlamına geliyor. İronik olan, RTÜK’ün bu ön yargılarıyla, aslında ne kadar da “ileri görüşlü” bir tutum sergilediğini düşünmesidir!
  • Adana Kadın Platformu 9 Mart’ta “Eşit, özgür, adil, şiddetsiz ve savaşsız bir dünya kuracağız” şiarıyla Uğur Mumcu Meydanı’na yürüyüş yaparak miting gerçekleştirecekti. Mitingde sanatçı Yasemin Göksu Demir ve Kolektîfa Rîtmên Azad Müzik Grubu’nun sahne alması planlanıyordu. Grubunun dört üyesi hakkında “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla haklarında yürütülen soruşturmaları gerekçe gösteren Adana Valiliği, söz konusu dört kişinin 8 Mart mitinginde sahne almasını yasakladı. Karara tepki gösteren Kolektîfa Rîtmên Azad Müzik Grubu, Adana Valiliği kararının keyfi olduğunu, ilk kez böyle bir yasaklama kararıyla karşılaştıklarını, haklarında açılan soruşturmanın bir yıldır devam ettiğine işaret ederek, “Dün Mersin’de sahne aldık. Ancak 80 kilometre sonrasında ise bize sahneye çıkmamıza izin verilmiyor. Bu keyfi kararı kabul etmiyoruz, alanda olacağız. Kürt müziği ve kültürüne karşı yasaklamaları dünde gördük, bugünde görüyoruz. Kürt sanatçıları olarak dün nasıl direndiyse bugün de aynı şekilde ve daha kararlı direneceğini belirtiyoruz” ifadelerini kullandı.
  • Yargıtay 3. Ceza Dairesi, “örgüt propagandası” yaptığı suçlamasıyla 2017 ila 2019 yılları arasında iki yılı aşkın bir süre cezaevinde kalan gazeteci ve ressam Zehra Doğan’ın başvurusunu hükme bağladı. Doğan’a verilen ceza bozuldu. Kararın gerekçesi şöyle açıklandı: “Terör örgütü propagandası yapma suçunun oluşması için; terör örgütü ile ilgili bir öğretinin, düşüncenin veya inancın başkalarına tanıtılması, benimsetilmesi ya da yayılması amacıyla yapılmasının yanında terör örgütünün cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek, bu yöntemleri övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde yapılması gerekmektedir. (…) Somut olay incelendiğinde; ilk derece mahkemesince sanığın mahkumiyetine esas alınan paylaşım içeriklerinin terör örgütünün, cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek nitelikte olmadığı anlaşılmakla; sanığın atılı suçtan beraatı yerine delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı neticesinde mahkumiyetine hükmedilmesi nedeniyle sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmuştur.”

  • Zehra Doğan, Mardin’in Nusaybin ilçesindeki sokağa çıkma yasağı ve çatışmalar sırasında yaptığı haberler ile sosyal medya aracılığıyla paylaştığı resimleri nedeniyle “örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla 2017’de 2 yıl 9 ay 22 gün hapis cezası almış, istinafa taşınan kararın bozulmaması üzerine dosya, Yargıtay’a taşınmıştı. Zehra Doğan ise 17 Haziran 2017’de Diyarbakır’dan, Mardin’e ailesini ziyarete giderken yol kontrolü sırasında ‘kesinleşmiş cezası’ nedeniyle tutuklanmıştı. İki yılı aşkın bir süre cezaevinde kalan ve infaz sürecini tamamlayan Doğan, 24 Şubat 2019 tarihinde Tarsus Kadın Kapalı Cezaevi’nden tahliye edilmişti.
  • AYM, hakkında satış yasağı ve toplatma kararı bulunmayan kitapların cezaevlerindeki mahpuslara verilmemesini ifade özgürlüğünün ihlali saydı. Mahkeme, bu konudaki keyfiliğin önüne geçecek bir mekanizma kurulmasına ihtiyaç olduğunu belirtti. Söz konusu durumun yapısal bir sorun olduğunun altını çizen AYM, ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine hükmetti: “Sonuç olarak mahpuslara süresiz yayınların verilmesi meselesine ilişkin idari ve hukuki tedbirler alınarak bu alanda yayınların yeknesak, hakkaniyete uygun ve Anayasa Mahkemesinin öngördüğü kriterleri karşılayan bir yöntemle mahpuslara tesliminin sağlanması yönünden etkin bir düzen kurulması gerekmektedir. Aksi takdirde söz konusu yapısal sorun devam edecek ve demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı bu durum Anayasa’nın 26. maddesinde korunan ifade özgürlüğünün sürekli olarak veya yineleyen biçimde ihlaline neden olacaktır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.”

  • Afyon T tipi cezaevinde yatan mahkumlar cezaevi yönetimin müzik dinleyenlere müdahale ettiğini duyurdular. Cezaevinden gelen mektupta şu ifadeler yer alıyor: “Birkaç gün önce radyomuza, ‘Kürtçe şarkı dinliyorsunuz, Kürtçe şarkıları açmayın’ diyerek müdahale ettiler. Bu durumdan şikayetçi olduk. Bu dilimize yapılan bir saldırıdır. Bize ‘Kürtçe şarkı ve Kürtçe haber dinlemeyin’ diyorlar. Yemekler bazı günler kötü oluyor. Çok sayıda hasta tutuklu var. Yanımızda bulunan Azad ve Cevat arkadaşlar hasta. Ayrıca bazı arkadaşlarımızın cezası bitmesine rağmen bırakılmıyor. Cevat’ın 2 yıldır cezası uzatılıyor. Cezaları uzatma nedenleri de ‘aktivitelere katılmama” olarak gösteriliyor. Ancak hiçbir aktivite yok. Futboldan başka bir aktivite yok. Hasta tutukluları tedavi etmiyorlar. Hastaneye götürdüklerinde ‘ağzını aç’ diyerek ağız içi aramayı dayatıyorlar. Gönderdiğimiz ve bize gelen Kürtçe mektuplara el konuluyor. Yine gerekçe olarak ‘tercüman yok, o yüzden vermiyoruz’ iddiasında bulunuyorlar.”

Seçim bitti. Herkes iktidar seçim kaybetti, durumlar görüldü, artık ülkede özgür bir ortam olacak havasında. Biz Sanat Meclisi bileşenleri ve yasak üstüne yasak yemiş ülke sanatçıları olarak dikkatle bakıyoruz. Acep bu yeni dönemde konserler, tiyatro oyunları, resim sergileri ve sanatın bütün kolları, festivaller baskıdan, engellemeden yasaklamalardan yakasını kurtarabilecek mi? Umutsuz değiliz ama bu temkinli olmayacağız anlamına da gelmiyor.

Paylaş.

Yanıtla