Seçim Sonrası Türkiye ve Kültürel İktidar

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Editörden

Başkanlık rejiminin yarattığı ekonomik krizi uzun bir süredir yaşıyoruz. Ancak yerel seçim sonuçları, rejimin siyasi olarak da krizde olduğunu açıkça ortaya koydu. Özellikle ekonomik başkent İstanbul’da ve resmi başkent Ankara’da, iktidarın yaşadığı hezimet, rejime biat etmek istemeyen geniş halk kesimlerinde bir umut dalgası yarattı.

Bu sonuçların kültürel ve sanatsal etkileri kaçınılmaz olacaktır. Özellikle halktan umudunu kesen, kinik, sanatsal dramaturjiler sorgulanmaya başlayabilir. Portal yazarlarımızdan Semih Fırıncıoğlu sezonda üç İonesco oyunu sergilendiğine dair gözlemini paylaşmış, tiyatro dünyamızda yeni bir absürd tiyatro eğilimi mi var diye bir soru sormuştu. Varsa bu eğilimin de sorgulamadan payını alacağı düşünülebilir. Ayrıca sansür ve yasaklar konusunda bir gerileme, sanatın halkla buluşma koşullarında da kısmi iyileşme yaşanabilir.

Ne yazık ki iyimser olmak için henüz erken. Örneğin daha yeni etki ajanlığı denen bir yasa tasarısı gündeme geldi. Herhangi bir çalışmanız, eseriniz, makaleniz Türkiye aleyhine kara propaganda denilerek cezalandırılabilir.  Ali Duran Topuz bu yasa tasarısının bilim, kültür ve sanata yeni bir pranga olacağını belirtiyor.

Diğer yandan geleceğe dair kaygı uyandıran en büyük sorun ise ekonomik kriz.

Başkanlık rejiminin yarattığı ekonomik krizi kültür sanat üreticileri de ağır bir şekilde yaşıyor. Peki ekonomik krizin müsebbibi bu rejim değişmediği müddetçe, yalnızca kemer sıkma politikası ile ekonomik krizden sıyrılabilecek miyiz?

Kültürel İktidar Meselesi

Bilindiği üzere, iktidar kanadından kültürel iktidar olamadıklarına dair bir itiraf gelmişti. Peki, durum gerçekten öyle mi?

Örneğin, iktidarın ayrımcı ve sansürcü kültür sanat politikalarına karşı koyacak yeterince mücadele edebiliyor muyuz? Örneğin, ağır vergi yüklerine karşı bile koyamamış sanat üreticileri ne kadar farklı bir kültür inşa edebilir?

Tasarruf politikalarından belediyelerin de etkileneceğini tahmin etmek güç değil. İstanbul’daki CHP belediyeciliği sayesinde kazanılan kısmi iyileşme bu tasarruf döneminde devam edebilecek mi? Bu ekonomik şartlarda iktidara karşı ne kadar farklı bir kültür inşa edilebilir?

Kültür Bakanlığı yardımlarından bir örnek verelim:

Bu sene başvuran her tiyatro kurumuna kültür bakanlığı yardım yaparak bir ilke imza atmıştı. Ancak verilen yardımlar yüksek enflasyon nedeniyle erimeye mahkumdu. Ayrıca  pandemide başlayan turne desteği programı önce seçimlere denk geldiği için ertelendi. Sonra da bakanlıktan bu konuda herhangi bir ses çıkmadı.  

Gerçekten Kültürel İktidar Ele Geçirilemedi mi?

“Sükseli” veya “ünlülü” yapımların öne çıkarıldığı, ödüllendirildiği, nitelikli de olsa mütevazi prodüksiyon yapımlarının görmezden gelindiği bir tercihler dünyasında ne kadar alternatif bir kültür inşa edilebilir?

Portalimizde yayınlanan Zinnure Türe’nin Alternatifler ve İhtimaller başlıklı  yazısına bakmakta fayda var. Son yıllarda şekillenen “ana akım tiyatronun” göz dolduran yapımlarının vadettiği eğlenceyi sunamadığı gibi kendine özgü bir anlatı dili de kuramadığı tespitinde bulunuyor. Pandemi, ekonomik kriz ve deprem felaketi nedeniyle yıpranan bağımsız tiyatro alanının piyasanın çekim merkezine kapıldığına dair izlenimlerini de paylaşmış.

Bağımsız sanatın, amatör sanatın ifade olanaklarını, altyapı olanaklarını güçlendirmemek, ağır vergi yüklerine karşı savunmasız bırakmak, niteliği içerikte değil biçimde aramak, gösterişi ödüllendirmek, yaşayan tiyatroyu değil sükseli gelip geçici yapımları egemen kılmak da bir tür kültür değil mi? Hatta iktidarın tam da istediği bir kültür değil mi?

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: EDİTÖR

Yanıtla