[Vecdi Sayar’ın BirGün‘de yayımlanan yazısının bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.]
Sanatımızın direnç noktalarından Genco Erkal’ı sonsuzluğa uğurlarken ülkemiz ile dünyanın sorunları ve sorumlularıyla yüzleşen oyunları ve kitapları anımsayabiliriz.
Genco’yu ilk kez nerede, hangi oyunda izlediğimi anımsamaya çalışıyorum. AST sahnesinde hayranlıkla izlediğim “Bir Delinin Hatıra Defteri” olmalı… Sonra, bu hayranlık dostluğa, kardeşliğe dönüştü. Onun sahnede verdiği mücadele, Türkiye’yi aydınlığa çıkarma mücadelesinin bir parçası, hatta öncülerinden biri oldu. Sahneyle sınırlı kalmıyordu mücadelesi; toplumsal muhalefetin ön saflarında yer almayı görev bildi.
60’lardan günümüze tüm kuşakların siyasi bilincinin oluşmasında üstelendiği rol azımsanamaz. Genç Oyuncular, Kent Oyuncuları, G.Sururi – E. Cezzar Tiyatrosu ve AST’daki günlerinin ardından kurduğu Dostlar Tiyatrosu ülkemizde devrimci tiyatronun en seçkin, en tutarlı örneklerini sergiledi. Bu yüzden yazıma onun sahnelediği, çoğunda başrolü üstlendiği oyunlarla başlamak istedim.
GENCO’NUN SINIR TANIMAYAN DÜNYASI
Genco, dünya siyasetinden ülkemizin gerçeklerine değinen, toplumcu mücadeleye katkısı olacağına inandığı oyunları sergiledi sanat yaşamı boyunca.
Yönettiği oyunlarda, seyircisinin totaliter rejimlerin ve kapitalist sistemin insan onurunu ayaklar altına alan uygulamaları ile yüzleşmesini amaçladı. Kendi yazdığı “Sivas 93”de gericiliğe karşı laikliğin önemini vurgularken, Bilgesu Erenus’un yazdığı “İkili Oyun”, üzerinden darbe geçmiş iki gencin içine düştükleri çaresizlik ve bunalımla yüzleşmesini anlatıyordu. Dünyadaki haksızlıklar hep gündeminde oldu; Alain Decaux’nun “Rosenbergler Ölmemeli”, H. Magnus Enzensberger’in “Havana Duruşması”, Orhan Asena’ının “Şili’de Av” oyunları, McCarthy dönemi soruşturmaları, Küba Domuzlar Körfezi çıkartması, Şili darbesi gibi Amerika’nın işlediği suçları gündeme getiriyor, Maxwell Anderson’un “Yalınayak Socrates”i ve Bertolt Brecht’in “Galileo Galilei”sinde aydın sorumluluğunu tartışmaya açıyor, Peter Weiss’ın “Soruşturma”sında Nazilerin insanlık suçlarını, Steinbeck’in “Bitmeyen Kavga”sında emekçilerin mücadelesini, Jaroslav Haşek ‘ten uyarladığı “Aslan Asker Şvayk”ta ve “Yaşasın Savaş” adlı kabare oyununda savaşın acı gerçeklerini sorguluyordu. Son sahnelediği -ve oynadığı- oyun, Colin Teevan’ın “İmparator”unda Habeş imparatoru Haile Selasiye’nin korkunç ve gülünç saltanatını anlattı.
Genco’nun 1969 yılında kurduğu Dostlar Tiyatrosu’ndan altı yıl önce Asaf Çiğitepe ve arkadaşları tarafından kurulan Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) seyirciyi uyanmaya, eylemsizliği ile yüzleşmeye çağıran oyunlar sergiliyordu. Oynadıkları yerli ve yabancı yazarların yapıtları ülkelerindeki haksızlıklar, baskılar ve insanlık suçları ile hesaplaşmalar içeriyordu. Belgesel oyun “Dimitrof Davası”ndan “Küçük Adam Ne Oldu Sana?”ya (Hans Fallada), “Sakıncalı Piyade”den (Uğur Mumcu) “Salpa”ya (Yılmaz Güney), “Ferhat ile Şirin” ve “Yusuf ile Menofis”ten (Nâzım Hikmet), “III. Reich’ın Korku ve Sefaleti”ne (Brecht), “Gizli Ordu”dan (Brendan Behan) “Mezarsız Ölüler”e (J. P. Sarttre), “72. Koğuş”tan (Orhan Kemal), “Saf Adam ve Kundakçılar”a (Max Frisch) “Durdurun Dünyayı İnecek Var”dan (Anthony Newley ve Leslie Biriousee) “Pazar Gezintisi”ne (George Mitchele), “Sınırdaki Ev”den (Slavomir Mrozek)“Durand Bulvarı”na (Armand Salcrou) sayısız oyun belleğimde taptaze…
Devamı için tıklayınız.