Çevrimiçi Tiyatro Eğitimi Üzerine

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Gizem Pilavcı

Daha birkaç ay öncesine kadar, tiyatro eğitiminin çevrimiçi olarak verilmesi mümkün müdür sorusuna çoğumuzun vereceği ilk yanıt büyük ihtimalle net bir “hayır” olacaktı. Ancak bugün bunun sadece olabilirliğinin tartışılması değil, zorunluluktan kaynaklansa da aktif olarak uygulanışı söz konusu.

Covid-19 salgını nedeniyle aniden tüm dünyada sanal ortama aktarılan eğitimin niteliği, bütün branşlarda tartışmalı bir süreç başlattı. Tiyatro eğitimi ise büyük oranda birebir iletişim ve karşılıklı etkileşime, harekete ve improvizasyona  dayanan uygulama ağırlıklı bir eğitim biçimi. Dolayısı ile uzaktan eğitim sürecinde bazı temel becerilerin öğrencilere aktarılması oldukça zorlaştı. Özellikle tiyatro alanına özgü bir oyun alanı ihtiyacı ve oyunculukta “kendi” ile “öteki” arasında gerçekleşen etki-tepki mekanizmasının araştırılması gerekliliği, tiyatro eğitimini fiziksel biraradalığa en çok ihtiyaç duyan alanlardan biri olarak öne çıkarıyor. Bu ihtiyacı bir bilgisayar ekranı üzerinden gidermek ise mümkün değil.

Öte yandan, salgın nedeni ile kısıtlanan fiziksel biraradalık olanağı, insanları sanal olarak bir araya gelmeye mecbur bırakmış durumda. Burada salt eğitimin çevrimiçi olarak yürütülmesi değil, tüm gündelik aktivitelerin ‘çevrimiçi’ hale gelmesi ve iletişimin sadece internet vasıtasıyla aktifleşebilmesi söz konusu. Kısacası internet, geçici bir süre için bile olsa “kendi”mizi “öteki” ile ilişkilendirmemizi sağlayan yegane iletişim aracımız haline geldi.

Tiyatro eğitimine dönecek olursak, internetin bu kapsamının çevrimiçi tiyatro eğitimi sürecinde de aktif olarak kullanıldığını görmek mümkün. Loyola Marymount Üniversitesi’nden Dr. Daphine Sicre’nin derlemiş olduğu “Teaching Theatre Online: A shift in Pedagogy Amidst Coronavirus Outbreak (Çevrimiçi Tiyatro Eğitimi: Koronavirüs Salgınının Ortasında Pedagojik Bir Değişim)[1] adlı dosyaya -yine internette gördüğüm bir paylaşım üzerinden- tesadüfen eriştiğimde, Türkiye’de uzaktan eğitim süreci henüz yeni başlamıştı. İçeriğin hacmi, oluşturulduğu zaman kısıtı göz önünde bulundurulduğunda oldukça genişti. Dünyanın dört bir yanından çok sayıda eğitmenin konuya ilişkin görüş ve önerileri ile birlikte, örnek ders uygulamaları ve fikir verebilecek video prodüksiyonlar içeriyordu.

A.B.D-New York Syndicate adlı tiyatro topluluğundan Megan Paradis Hanley, Suzuki ve Viewpoint derslerini nasıl çevrimiçi hale getirdiğini, ders tasarımında hangi değişiklikleri yaptığını ve öğrencileri ile kurduğu iletişimi nasıl değiştirdiğini etraflıca açıklıyordu.[2]  ATHE (Association for Theatre in Higher Education), çevrimiçi tiyatro eğitimine yönelik bir içerik havuzu oluşturmuştu.[3] Ayrıca, eğitmenleri bir youtube kanalında bir araya gelerek ders işleme yöntemlerini burada sergilemeye ve hangi biçimin ne kadar verimli sonuç vereceğini birlikte tartışmaya davet ediyordu. ISTA (The International Schools Theatre Association) tarafından , lise düzeyinde eğitim veren drama eğitmenlerinin Covid-19 krizindeki deneyimlerini aktaran toplu bir yayın bile üretilmişti.[4] Pekin Uluslararası Lisesi’nden Phil Clarke, kendi deneyimini şöyle aktarıyordu:

“Kendimizi birden “doğal” iletişimin genişletilmiş bir sınırlı ve komutlu versiyonunda, yazılı metin ya da video mesajları ile anlatılmış olsa da anlaşılmak için oldukça devasa olan bir düzenin içerisinde bulduk. Haliyle, egzersizleri planlama şeklim ve aktivite yapısı ile araçları hakkındaki düşüncelerim, bunları ifade etme biçimim ve tüm detaylar büyük oranda değişti. Denenmiş ve doğruluğu kesin olan yöntemlere geri dönemezdim. Şimdi ise kısa, öz ve doğrudan olmayı, iyi modeller seçmeyi ve içeriği geri bildirimler ile desteklemeyi öğreniyorum. Bu, fena bir deneyimmiş gibi görünmüyor. Ama çevrimiçi pratikler bunlar üzerinde düşünmeyi gerektiriyor.”

Bu içeriklerin yine kısa bir zaman içerisinde nicelik olarak çoğaldığı ve  eğitmenlere yönelik eğitim veren yeni içeriklerin eklendiği söylenebilir.[5] Öte yandan, salt tiyatro eğitiminin sanal ortamdaki kurgulanışı değil, tüm artistik disiplinlerin eğitimcileri için hazırlanmış dökümanlar, listeler, video ve görsellerin toplandığı platformlar da mevcut.[6]

Bu platformlarda yer alan deneyimlerde, çevrimiçi tiyatro eğitiminde çokça önemsenen ortak noktanın öğrenciye yaklaşım biçimi ile ilgili olduğu görülebilir. Öğrencilerin internet erişimi ve çalışma koşullarına yönelik anketler oluşturulması, ders içerikleri oluşturulurken daha açık ve net tasarımlara yönelinmesi, öğrenciler ile ders zamanı dışında da ilgilenilmesi, internet aracılığıyla kurgulanabilecek tüm etkileşim biçimlerinin (yazılı metin, ses kaydı, görsel/video paylaşımı v.b.) aktif olarak kullanılması gibi öneriler, çevrimiçi tiyatro eğitiminin önemli bir parçası olarak öne çıkıyor. Buradan hareketle, tiyatro eğitmenlerinin Covid-19 nedeni ile gerçekleşen fiziksel uzaklaşmayı mümkün mertebe yakınlaştırmak üzere, çevrimiçi erişimin farklı modellerini araştırmakta olduğu düşünülebilir.

Ancak yine de çevrimiçi tiyatro eğitiminin niteliği, halen doğruluğu kanıtlanmış yöntemlere sahip olmayan, tartışmalı bir alan. Tüm bu hızlı deneyim oluşturma ve paylaşım ortamına karşın, tiyatro eğitimi çevrimiçi hale getirilebilir mi sorusuna büyük oranda “hayır” demek hala mümkün. Tiyatronun bizatihi kendisinin fiziksel biraradalığa dayanan yapısı, bunun birincil nedeni. Ayrıca tiyatro, “kendi” ile “öteki” arasında kurulan ilişkiyi, oyuncu ve seyircinin “şimdi” ve “burada” oluşuyla şekillendiren, icrasını çok katmanlı bir etkileşim üzerinden türeten bir sanat alanı.

Ancak tam da bu noktada, Covid-19 sürecindeki “şimdi” ve “burada” oluşu anlamanın, Covid-19 sonrasında tiyatronun “şimdi” ve “burada”lığını anlamlandırmak açısından önemli olduğu kanısındayım. Fiziksel biraradalığın geçici olarak kısıtlandığı bir zaman içerisinde olsak da,  bu sürecin uzun vadedeki etkileri henüz belirsiz. Bu dönemde tiyatronun içine düştüğü ekonomik darboğaz ve internetin bir iletişim aracı olarak işgal ettiği yeni alanlar, Covid-19 sonrası dönemde yeni sorunsallar ile karşılaşmamıza ve yeni çözümler üretmek zorunda kalmamıza sebep olacak. Bu nedenle, hem tiyatro eğitmenleri ile öğrencileri arasındaki, hem de tiyatrocuların kendi arasındaki iletişim/etkileşim olanaklarını düşünmek ve araştırmak, Covid-19 sonrasında fiziksel biraradalığın yeniden oluşturulmasında önemli bir rol oynayacaktır diye düşünüyorum.

KAYNAKLAR

[1]https://docs.google.com/document/u/1/d/1i-keJ_frOOEUa50CLAdz86hq5CxQwBQ2T4hbSI2nYdM/mobilebasic?fbclid=IwAR1Ze2iYMQzliCMY7yQs_RaY0qGZklrSB3xlk18gAEfCP9DrDfTwmDd3_rk

[2] https://wearethesyndicate.wordpress.com/2020/03/16/this-is-how-im-teaching-movement-while-social-distancing/

[3] https://www.athe.org/page/resources_teaching_online

[4]https://www.yumpu.com/en/document/read/63142760/finding-our-way-life-and-teaching-drama-admist-the-coronavirus-crisis

[5] https://www.youtube.com/watch?v=m-J_6QwDUu0

[6] https://teachingartistsguild.org/covid-19-resources/

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Gizem Pilavcı

Yanıtla