Kısa Oyun Metni: Kırmızı Bantlı Kız

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Children_Sillhouette2_Bu oyun Bursa ilinde çalışmalarını sürdüren tiyatro ve drama eğitmeni Nedim Buğral tarafından çocukların sahnelemesi amacıyla yazılmıştır. Çocuklarla çalışan eğitmenlere örnek olması amacıyla yazılan oyun, yazarın isteği üzerine bu alanda yayınlanmıştır.

1.Sahne

Masal kahramanları dans etmektedir. Önce ikişer kişi, sonra dörder beşer kişi ve dansın son adımında tüm grup birlikte dans etmektedirler. Dansın sonuna doğru sahnede Kırmızı Bantlı Kız’ın yalnız oturduğu görülür. Herkes dans ederken o bir köşede düşünceli görünmektedir. Müzik bittiğinde sahnedeki herkes donar. Kırmızı Bantlı Kız ağır adımlarla herkesin arasından geçer ve çıkar.

Oyuncular ellerindeki kartonlarla karşıdan bakıldığında merdivene benzetilen bir görüntü oluştururlar. Bir süre sonra Kırmızı Bantlı Kız merdivenlerden inmeye başlar. Her basamakta düşünceli görünmektedir. İç sesini her basamakta bulunduğu basamaktan öğreniriz.

Birinci Basamak      : Hiç kimse benimle dans etmedi.

İkinci Basamak        : Benim içerde olduğumu bile fark etmediler.

Üçüncü Basamak   : Bir daha masal dünyasındaki hiçbir partiye katılmayacağım.

Dördüncü Basamak : Belki partilere katılmadığımı bile fark etmezler.

Beşinci Basamak : Bir an önce bu geceyi unutmak istiyorum.

Altıncı Basamak : Artık bu masal dünyası benim için çok sıkıcı.

Yedinci Basamak: Ben işe yaramaz, sevimsiz ve kimsenin sevmediği birisiyim. (Koşarak çıkar.)

2.Sahne

(Oyuncular ilk sahnede müzik bittiğinde dondukları biçimdedir. Müziğin bittiği ana geri döneriz. Hepsi gülüşmeye, bir ağızdan konuşmaya başlar ve otururlar.)

Cadı: Kendi aramızda yaptığımız bu balolar çok eğlenceli.

Pinokyo: Masal bayramı tatillerini çok seviyorum. Hep aynı masal ve o masaldaki aynı olaylardan sıkıldım. Bu tatillerde kendimiz olabiliyoruz.

Sindirella: Hakkımızda yapılan yeni filmler ve tiyatrolar çok eğlenceli. Bu yorumları çok seviyorum ama hala imajlarımız aynı.

Rapunzel: Doğru hep uzun saçlı olmaktan sıkıldım.

Pamuk Prenses: Ben de modayı takip etmek istiyorum ama olmuyor.

Pinokyo: Bütün nesillere hep yalancı biri olarak tanınmak modayı takip edememekten daha sıkıcı.

Peter Pan: Bir fikrim var. Haftaya kıyafet balosu yapalım ve normal çocuklar gibi giyinelim.

Çizmeli Kedi: Vay canına bir çocuk kıyafeti giyerek balo yapmak çok sıra dışı bir fikir.

(Aynı anda konuşurlar ve bir süre sonra kısa bir sessizlik olur.)

Cadı: Yarın masal bayramının ikinci tatil günü, yarın ile ilgili bir planı olan var mı?

Pamuk Prenses: Kendime yeni kıyafet alacağım.

Rapunzel: Yani yeni bir prenses kıyafeti öyle mi?

Pamuk Prenses: Bu sefer gömleğimin düğmeleri büyük olacak.

Çizmeli Kedi: Büyük değişiklik.

(Gülüşürler.)

Peter Pan: Çocukların dünyasında bizim kıyafetlerimizi dikenlere kostümcü diyorlarmış.

Çizmeli Kedi: Yani biz de burada sıradan çocuk kıyafeti giymek için kostümcü mü bulacağız?

Peter Pan: Çocuklardan isteyelim.

Rapunzel: Bu imkansız. Biz çocukların dünyasına hayaller ile giriyoruz. Onların yolculuğu da buraya öyle oluyor. Bizim dünyalarımız arasında gerçek eşyalar taşınamaz.

Cadı: Bir gün teknoloji buna da çare bulacak.

Pinokyo: Dans beni çok susattı arkadaşlar.

Sindirella: Ben servis yapayım.

Rapunzel: Yarın da buluşalım ve oyunlar oynayalım.

Çizmeli Kedi: Ben çizmelerimi temizledikten sonra oyuna gelebilirim.

Cadı: Yarın burada buluşuruz arkadaşlar.

(Hepsi aynı anda esnemeye başlar.)

Rapunzel: Çok uykum geldi. (Birden olduğu yerde uyuklar.)

Cadı: Uykum geldi deyip birden uyuklamasına hayranım. (Birden olduğu yerde uyuklar.)

Pinokyo: Söyleyene bak! (Birden uyuklar.)

Pamuk Prenses: Böyle birden bire uyumak elbisemi kırış… (Sözünü tamamlayamadan uyur kalır.)

Çizmeli Kedi: Şahane, bu durumda benim yapacağım da çok belli.

(Sindirella ve Peter Pan, Çizmeli Kediyi izler. Belli bir süre geçer fakat bir değişiklik olmaz.)

Peter Pan: Belki de uyku sırası bendedir.

(Sindirella ve Çizmeli Kedi, Peter Pan’ı izler. Belli bir süre geçer fakat bir değişiklik olmaz.)

Sindirella: Bu işte bir terslik var.

(Işık kapanır. Açılır ve üç masal kahramanı uyuyanlar yanında gözleri açık beklemektedir. Seyirci bu durumu bir süre izler.)

Peter Pan: Koyun mu saysak.

Çizmeli Kedi: Olur sayalım.

Sindirella: Aynı anda mı.

Çizmeli Kedi: Aynı anda olsun.

Hepsi: Bir, iki, üç…

(Işık kapanır.)

Hepsi: 497, 498, 499…

Çizmeli Kedi: Böyle olmayacak. Ayrı ayrı saysak daha iyi olacak.

Sindirella: Biraz daha uyuyamazsam kendimden nefret edeceğim.

Peter Pan: Lütfen sessiz olun.

(Işık kapanır.)

3.sahne

(Kırmızı Bantlı Kız bir camın kenarındadır. Gökyüzünü seyrederken kendi kendine konuşur.)

Kırmızı Bantlı Kız: Ne güzel görünüyorsun yıldız. Tıpkı benim gibi yalnızsın. Ama sen parlıyorsun. Yoksa yalnız olmaktan memnun musun? Keşke ben de senin gibi yalnız başıma mutlu olabilsem. Neden bu bandı takmak zorundayım anlamıyorum. Evet biliyorum, gözümün iyileşmesi için takmak zorundaymışım. Ama bu bandı taktığımdan beri hayatım mahvoldu. Baloda her zaman dans edecek arkadaş bulurken bu akşam kimse benimle dans etmedi. Sen yalnız olduğun için bunun ne anlama geldiğini bilemezsin. Bir sürü arkadaşın var ama kimse seninle dans etmek istemiyor. Bu çok kötü bir şey. (Bir süre sessizlikten sonra Kırmızı Bantlı Kız şarkı mırıldanmaya başlar.) Mini mini bir kuş konmuştu…

(Uyuyakalan diğer masal kahramanları şarkıya ikinci nakarattan itibaren eşlik eder ve şarkıyı söyleyerek sahneden çıkar. Kırmızı Bantlı Kız pencere karşısında uyuyakalır. Kırımızı Bantlı Kız’ın odasındaki eşyalar yavaşça hareketlenir.)

Dolap: Kırmızı Bantlı Kız’ı bu kadar üzen kimse, onlara haddini bildireceğim.

Kitaplık: Sakin ol komşu.

Sandalye: Kırmızı Bantlı Kız’ı uyandırmayalım.

Kitaplık: Sessizce yanıma gelin, Kırmızı Bantlı Kız’a olanları burada değerlendirelim.

Dolap: Oraya mı geleyim! Bunu demesi kolay, içim kırmızı elbise dolu.

Kitaplık: Benim bütün raflarım dolu, ben oraya gelemem, hadi biraz çabala ve yanıma gel.

Dolap: Söylemesi kolay. (Sandalyeye) Ne bakıyorsun, bana yardım etsene.

Sandalye: Eee şey. Nasıl yardım edebilirim ki?

Dolap: Bana destek olarak.

Sandalye: Biliyorsun ki ayaklarım çok ince. Senin ağırlığını taşıyamam komşu.

Dolap: Komşu mu! Hem yardımcı olmuyorsun, hem de bana komşu diyorsun. Bana komşu deme.

Sandalye: Şey, peki, o zaman ne demeliyim?

Dolap: Dolap. Ya da büyük dolap. Hımm şey de olabilir. Büyük çekmeceli güzel dolap.

Kitaplık: Komşular rica ediyorum, kendi aramızdaki gereksiz konuşmayı bırakalım ve toplantımıza başlayalım.

Dolap: Toplantı mı! Kırmızı Bantlı Kız’ın durumunu konuşacağız, her şeye toplantı demeye bayılıyorsunuz.

Kitaplık: Peki! Konuşalım öyleyse.

Sandalye: Zavallı Kırmızı Bantlı Kız. Eskiden üzerimde neşe ile oturur ve her gece kendi kendine şarkılar mırıldanırdı.

Dolap: Kırmızı Bantlı Kız’ı bu duruma getireni bir elime geçirirsem!

Kitaplık: Ne yaparsın?

Dolap: Eee şey. Ellerini dolaba sıkıştırırım.

Kitaplık: Bu hiç de iyi bir çözüm değil.

Sandalye: Kırmızı Bantlı Kız’ın göz bandı var diye arkadaşları tarafından dışlanması çok korkunç.

Kitaplık: Bu bana hiç de şaşırtıcı gelmedi. Bizim satıldığımız dükkandaki masayı hatırlıyor musunuz?

Dolap: Hangisini?

Kitaplık: Bir çekmecesi kırık olanı. Hiç kimse onunla ilgilenmemişti.

Sandalye: Boyası çizik sandalyede yıllardır tozlu bir biçimde köşede duruyordu.

Dolap: Bu çok normal. Çirkin olan alınmaz. Kırık olan, bozuk olan çöpe gider.

Kitaplık: Ama tamir edilebilir.

(Bu sırada Kırmızı Bantlı Kız uyanır.)

Kırmızı Bantlı Kız: (Şarkı mırıldanarak.)

Uyumak istemiyorum,

Güzel rüyalarım yoksa.

Okumak istemiyorum,

Hikayeler beni kandırıyorsa.

Şarkı söylemek istemiyorum,

Yüzüm böyle asıksa…

(Şarkı söylemeyi keser.) Evet yüzüm asık ve şarkı söylemek istemiyorum. Yarın kimseyi görmek istemiyorum. İtici, sevimsiz olduğumu kabul ediyorum. Hiçbir şey yapmak istemiyorum. Hiçbir şey yapmak is te mi yo rum… (Koşarak çıkar.)

4.sahne

(Ertesi sabah. Pamuk Prenses, Rapunzel, Cadı, Pinokyo uyanmıştır. Çizmeli Kedi, Peter Pan ve Sindirella uyumaya devam eder.)

Pamuk Prenses: Günaydın arkadaşlar.

Hepsi: Günaydın.

Hepsi: (Aynı anda uyanmayan Peter Pan, Sindirella ve Çizmeli Kedi’ye bakarak.) Gün ay dın!

Peter Pan – Çizmeli Kedi- Sindirella: Aughhh.

Hepsi: (Daha yüksek sesle) Gün ay dın!

Peter Pan -Çizmeli Kedi – Sindirella: Hımmm, aughhh.

Hepsi: (Birbirlerine bakarlar. Ve onaylarlar. Ellerini ağızlarına götürürler…)

Çizmeli Kedi: Durun! Başımıza gelecekleri biliyorum. Avazınız çıktığı kadar günaydın diye bağıracaksınız, biz yerimizden sıçrayacağız, önce şaşkın şaşkın etrafa bakınacağız, sonra kısa bir sessizlik olacak, birbirimize bakacağız, yerimizden sıçrayacağız, büyük olasılıkla önce birbirimize çarpacağız, sonra çılgınlar gibi koşacağız, bir şey olmadığını anladığımızda şu an sizin bize baktığınız gibi şaşkın şaşkın bakacağız, hepiniz birden güleceksiniz ve içinizden en akıllı görüneni küçük bir öğüt verecek ve asıl yapmamız gereken şeyi yapmaya başlayacağız. Bu arada asıl yapmamız gereken şey neydi?

(Hepsinin ağzı açık kalmıştır.)

Çizmeli Kedi: Arkadaşlar, asıl yapmamız gereken neydi?

Cadı: Bu… bu gün… bu gün masal… masal tatil günü.

Pamuk Prenses: (Aynı şaşkın ifadeyle.) Yani ne yapmak istiyorsak onu yapma günü.

Çizmeli Kedi: Harika. O zaman gidip kendime masalımda giymek için yepyeni çizmeler alayım. Geliyor musun Sindirella?

Sindirella: Geliyorum. Ben de elbisemi temizletmeye vermiştim, onu alırım. (Çıkarken) Biliyor musun çok hızlı konuşuyorsun. Sen konuşurken kimse senin konuşmanın arasına giremez.

Çizmeli Kedi: Biliyorum.

Sindirella: Bu özelliğini değiştirmelisin arkadaşım. (Çıkmışlardır.)

(Tüm masal kahramanları arkalarından bakakalmıştır.)

Rapunzel: Evet… O zaman… Ben de… Biraz sabah yürüyüşü yapayım. Sonra görüşürüz.

Cadı: Benim de şapkamı yamatmam gerekiyor. Rüzgarda yine açıldı. Görüşürüz.

Pinokyo: Ben de sessiz bir köşe bulacağım ve yeni yazılmış hikayeler okuyacağım.

Pamuk Prenses: Yedi Cüceler’e hediye almak istiyorum, bana eşlik eder misin Peter Pan?

Peter Pan: Sanırım bu iyi bir fikir değil. En son hediye almaya gittiğimizde bütün gün hediye seçmeni beklemekle geçmişti.

Pamuk Prenses: Sen bilirsin. Ben gidiyorum.

Peter Pan: Güle güle. (Yalnız kalır.) Eee ben ne yapayım. (Bir süre düşünür.) En iyisi gökyüzünde biraz gezinmek. (Cebinden sopasını çıkarır. Uçmaya çalışır fakat uçamaz.) Uff tatil günlerinde sopamı kullanamadığımı unutmuşum. (Kendi kendine dolaşırken Cadı’nın süpürgesini görür.) Ama bununla uçabilirim. Cadı şapkasını diktirmeye gitti, hemen dönmez. Öyleyse biraz zamanım var demektir. Yaşasın bu gün de uçuyorum. (Süpürgeyi alır, etrafına bakınır. Süpürgeye oturur ve beklemeye başlar. Bekler. Biraz daha bekler.) Eee bu nasıl uçacak. Yoksa bu gerçekten yer süpürmeye yarayan bir süpürge mi? Uçsana süpürge, uç hadi. (Hareketlenmeye başlar.) Demek uç dememi bekliyordun. Daha yükseğe, daha yükseğe.

(Peter Pan’ın yanına bir kuş sürüsü gelir.)

Birinci Kuş: Hey dostum çok fazla yükselme.

Peter Pan: Nedenmiş o!

İkinci Kuş: Rüzgar var da onun için.

Peter Pan: Bana bir şey olmaz.

Üçüncü Kuş: Emin misin? İlk defa kullanıyor gibisin.

Peter Pan: Doğru. Bu süpürge Cadı’nın, ilk defa kullanıyorum.

Dördüncü Kuş: Cadı’nın mı? O süpürgesini kimseye vermezdi.

Peter Pan: Bana da verdiği pek söylenemez.

Dördüncü Kuş: O görmeden biraz gezinmek istedin öyle mi!

Peter Pan: Ne yapayım, uçmayı çok seviyorum. (Bir anda olduğu yerde duruverir.) Ne oldu?

Birinci Kuş: Galiba benzinin bitti.

İkinci Kuş: Yere çakılmaya hazır mısın Peter Pan?

Üçüncü Kuş: Bakalım düşmeyi de o kadar sevecek misin?

(Kuşlar gülüşür.)

Dördüncü Kuş: Şimdi yerçekiminin ne olduğunu unutamayacağın bir şekilde öğreneceksin.

(Kuşlar yine gülüşür.)

Peter Pan: Ne olur yardım edin.

Birinci Kuş: Peki seni tutmaya geliyorum. Olamaz! Şapkan elimde kaldı.

İkinci Kuş: Yetiştim. Bu da ne? Pelerinin hiç de sağlam değilmiş.

Üçüncü Kuş: O zaman ayaklarından tutalım. Hımm. (Ayakkabılar elinde kalır.) Bu ayakkabı kaç numara?

Dördüncü Kuş: Biz de pantolonundan tutalım o zaman.

Peter Pan: Yo yo yo. Bu kadar kişinin önünde utanmak istemiyorum.

Dördüncü Kuş: Peki sen bilirsin. Sayalım mı arkadaşlar. (Hep birlikte) Bir iki üç.

Peter Pan: Sağ olun. Çok yardımcı oldunuz. İmdaaaaaaat yardım edin. (Düşer)

Birinci Kuş: Ne dedi?

İkinci Kuş: Yardım edin dedi.

Üçüncü Kuş: Bize mi dedi?

Dördüncü Kuş: Burada başka kim var?

Birinci Kuş: (Seyirciyi gösterir.) Onlar var.

Üçüncü Kuş: Yok yok bize dedi.

(Düşme sesi.)

Hepsi: Düşme işlemi tamamlandı.

5.Sahne

(Kırmızı Bantlı Kızın odası)

Dolap: Komşu bir ses duydunuz mu?

Sandalye: Evet, bahçeden geldi.

Kitaplık: Sanki gökyüzünden büyük bir şey düştü.

Sandalye: Komşu göktaşı olabilir mi?

Kitaplık: Belki de kapı sesidir.

Dolap: Kapı mı?

Kitaplık: Kırmızı Bantlı Kız nerede?

Dolap: Ayak seslerini duyuyorum.

Sandalye: İçeri girmek üzere.

(Kırmızı Bantlı Kız içeri girer. Elinde günlüğü vardır. Günlüğüne yazmaya başlar.)

Kırmızı Bantlı Kız: Sevgili günlüğüm. Bu gün masal tatil günü. Aslında çok mutlu olmam gerekiyor. Tıpkı diğer masal arkadaşlarım gibi. Ama mutlu değilim. Neden mi? Çünkü gözümdeki lanet bant yüzünden. Çünkü onlar gibi değilim. Gözüm farklı. Bu yüzden yüzüm farklı. Bu yüzden ben farklıyım. Ve onlar benimle birlikte olmak istemiyorlar. Çünkü onlar aynı. Hepsi normal, ben değilim. Ben kötüyüm… (Günlüğü atar, odanın içinde öfkeli öfkeli dolanır. Bir süre sonra sakinleşir ve yine günlüğünün başına oturur.) Belki de her şeyi yanlış anlamışımdır. Belki de dünkü baloda tesadüfen unutulmuşumdur. Onlar kötü değiller ki! Aslında ben de değilim, öyle değil mi sevgili günlüğüm. Şimdi onların yanına gitsem beni hemen oyunlarına alırlar. Evet buna eminim. Onların beni görmezlikten gelmesi tamamen tesadüf. Onlar kötü değiller. Aslında ben de değilim. (Günlüğü bırakır ve heyecanla çıkar.)

(Dört çocuk bedenleri ve tuttukları dal parçaları ile bir ağaç gibi görünür. Peter Pan dallardan birine sırtından asılmış görünmektedir. Ağacın diğer tarafında cadının süpürgesi görünmektedir.)

Ağaç 1: Yukarda neler oluyor hiçbir şey göremiyorum.

Ağaç 2: Hey gökyüzünden düşen bu ilginç şey beni kırmak üzere.

Ağaç 3: Arkadaşlar, benden bir parça koptu bile canım çok yanıyor.

Ağaç 1: Yukarda neler oluyor çok merak ediyorum.

Ağaç 3: Biz ne diyoruz, sen neyi merak ediyorsun!

Ağaç 1: Kırmızı Bantlı Kız’ı merak ediyorum ve bu çok normal. Çünkü onu ilk defa böyle üzgün gördüm.

Ağaç 2: Zavallı Kırmızı Bantlı Kız.

Ağaç 4: Susarsanız size gördüklerimi anlatabilirim.

Hepsi: Tamam sustuk.

Ağaç 4: Kırmızı Bantlı Kız günlüğüne yazdı. İlk önce çok mutsuz olduğundan bahsetti. Ardından bütün arkadaşlarını suçladı. Öfkeyle günlüğünün başından kalktı.

Hepsi: Zavallı kız.

Ağaç 4: Sonra düşündü. Düşündü. Sanırım epey düşündü.

Hepsi: Eeee?

Ağaç 4: Arkadaşlarının düşündüğü kadar kötü olmadığına karar verdi. Onların tesadüfen baloda onu yalnız bırakmış. Düşününce buna karar verdi.

Ağaç 1: Hımm bu doğru olabilir.

Ağaç 2: Hiç de değil. Kırmızı Bantlı Kız’la bilerek ilgilenmediler.

Ağaç 3: Bilerek ya da bilmeyerek. Kırmızı Bantlı Kız’ı görmezlikten geldiler.

Hepsi: Evet doğru. Bu olabilir. Yazık. Hiç de değil. (Sesleri birbirine karışır.)

Peter Pan: Onu bilerek dışlamadım.

Hepsi: Ne!

Peter Pan: Öncelikle beni buradan indirebilir misiniz?

Ağaç 1: Hey dostum. Bizi ne sandın, asansör mü?

Ağaç 3: Üstelik benim kocaman bir parçamı kopardın.

Ağaç 4: Açıkçası davetsiz misafirleri hiç sevmeyiz.

Ağaç 2: Üstelik gökyüzünden bu kadar sert iniş yapanı.

Peter Pan: Üzgünüm. İsteyerek olmadı.

Ağaç 2: Eminim öyledir.

Peter Pan: Beni aşağıya indirir misiniz?

Hepsi: Bu imkansız.

Peter Pan: Neden?

Ağaç 4: Biz ağacız. İstediğimiz gibi hareket edemeyiz.

Peter Pan: Peki nasıl ineceğim.

Ağaç 2: Tabi ki kendi kendine ineceksin.

Peter Pan: (Kendi kendine kurtulmak için çabalar.) Olmuyor, başaramıyorum.

Ağaç 3: Arkadaşlar aramıza yeni katılan kardeşimize hoş geldin diyelim.

Hepsi: Hoş geldin.

Peter Pan: Gitmem lazım. Kırmızı Bantlı Kız’ın hissettiklerini arkadaşlarımla paylaşmalıyım.

Ağaç 1: Buradan ancak kendi çabanla inebilirsin.

Peter Pan: Deniyorum ama olmuyor.

Ağaç 4: Bu durumda arkadaşlarına ulaşamazsın.

Ağaç 3: Onlar da hatalarını fark etmezlerse…

Ağaç 2: Kırmızı Bantlı Kız daha da fazla üzülecek.

(Işık)

(Bütün masal kahramanları arka arkaya oturmuşlardır. Hepsi aynı anda önündekine masaj yapmaktadır.)

Çizmeli Kedi: Yeni çizmelerimi görmelisiniz arkadaşlar, pırıl pırıl.

Sindirella: Benim de elbisem pırıl pırıl olmuş.

Pinokyo: Ben de Pırıl’ın Maceraları isimli bir hikaye kitabı okudum.

Pamuk Prenses: Ben de cücelerime pırıldak isimli oyuncaklardan aldım.

Rapunzel: Sabah yürüyüşü de beni pırıldattı çocuklar.

Cadı: Aaa! Pırlatmak üzereyim. Lütfen pırıl demeyi bir kenara bırakalım da oyunumuza başlayalım.

Çizmeli Kedi: Tamam, ne oynuyoruz.

Hepsi: Tabii ki yakar top.

Pinokyo: Hadi sayışalım.

Sindirella: Ben karşına geçiyorum.

(Bu sırada Kırmızı Bantlı Kız girer.)

Kırmızı Bantlı Kız: Merhaba arkadaşlar.

Hepsi: Merhaba.

Pinokyo: Sayışmaya başlıyorum.

(Pinokyo ve Sindirella karşılıklı ‘aldım verdim ben seni yendim’ tekerlemesi ile sayışmaya başlar.)

Pinokyo: Yaşasın ben kazandım. İlk ben alıyorum. Hımm. Rapunzel.

Sindirella: Cadı.

Pinokyo: Öyleyse… Çizmeli kedi.

Sindirella: Tamam, bize de Pamuk Prenses kaldı.

Pinokyo: Öyleyse başlayabiliriz. Biz ortadayız.

(Oyuncular top varmış gibi iki üç tur oynarlar. Daha sonra iki tur ağır çekim oynarlar. Ağır çekim oyunun ikinci turunda hepsi oynarken Kırmızı Bantlı Kız ağlayarak çıkar.)

(Işık)

Kırmızı Bantlı Kız: (Öfkeyle evine girer.) Kimse benimle oynamak istemiyor. Beni sevmiyorlar. Benimle aynı takımda olmak istemiyorlar. Benimle yan yana bile olmak istemiyorlar. Ben onlar gibi değilim. Kötüyüm… Çirkinim… Yalnızım… Bundan sonra hep yalnız kalacağım. Nefret ediyorum. Bu banttan nefret ediyorum. Kendimden nefret ediyorum. (Yüzükoyun kapaklanır.)

Sandalye: Uyudu mu?

Dolap: Evet komşu.

Kitaplık: Ağlaya ağlaya uykuya daldı.

Sandalye: Zavallı kız.

Dolap: Gidip onu bu hale getirenlerden hesap sormak istiyorum.

Kitaplık: Evet komşu. Tabii ki bunu yapabilirsin. Ayakların yerine o küçük yuvarlak şeyleri kullanırsın ve öfkeni almak istediklerini kolların yerine dolap kapakları arasına sıkıştırırsın.

Sandalye: Ha ha ha. Bu çok komikti komşu.

Dolap: Bence hiç de komik değildi. Komşu!

Kitaplık: Kızdığımız her şeye haddini bildirmek yerine, kızdığımız şeyleri anlamalı ve onları tanımalıyız.

Dolap: Aaa tabi. İçindeki kitapların harika yorumları bu mu? Haksızlığa uğra, bir bandın var diye oyunlara alınma, görünmezden gel, sonra da olan her şeye karşı sakin ol, sana yapılanlara karşı anlayışlı ol. Söylemek istediğin bu mu komşu!

Sandalye: (Bağırarak) Diren Kırmızı Bantlı, eşyaların senin yanında.

Kitaplık: Aslında haklısın dolap, söylediğimden böyle bir anlam çıkıyor. Ama Kırmızı Bantlı Kız’ın bu şekilde her şeyi kabul edip, kendisini suçlaması yanlış.

Sandalye: (Bağırarak) Konuş Kırmızı Bantlı, git ve onların karşısında dimdik dur ve konuş.

Kitaplık: (Sandalyeye) İyi misin?

Sandalye: Sanırım biraz heyecanlandım.

Dolap: O ses de neydi?

Kitaplık: Ne sesi?

Dolap: Bahçeden gelen sesi söylüyorum.

(Sahnenin başka bir tarafında ışık yanar.)

Ağaç 3: Hey dostum üzerimde kıpırdanmayı bırakır mısın?

Peter Pan: Burada ipe asılmış çamaşır gibi duramam. Buradan kurtulmam lazım.

Ağaç 3: Kurtulmaya çalışırken beni kıracaksın.

Peter Pan: Kırmızı Bantlı Kız’ın halini görmüyor musun?

Ağaç 1: Onun halini çok iyi görüyoruz. Asıl görmeyen sizsiniz.

Peter Pan: Ne demek şimdi bu!

Ağaç 1: Ona yaptığınıza bakın. Bir gözü bantlı diye yüzüne bile bakmıyorsunuz.

Ağaç 2: Kötüsünüz.

Peter Pan: Değiliz.

Ağaç 2: Kötüsünüz işte, kötü.

Peter Pan: Değiliz işte değil.

Ağaç 2: Kötü.

Peter Pan: Değiliz.

Ağaç 4: Hey bu saçma inatlaşmayı keser misiniz artık.

Peter Pan: Ama biz Kırmızı Bantlı Kız’a kötülük yapmadık.

Hepsi: Emin misin?

Peter Pan: Şey. En azından bilerek kötülük yapmadık.

Ağaç 1: Bilerek ya da bilmeyerek. Bak şimdi ne halde.

Ağaç 4: Yatağı gözyaşından sırılsıklam oldu.

Ağaç 3: Sizin yüzünüzden dışarı çıkmaz oldu.

Ağaç 2: Kötüsünüz işte.

Peter Pan: (Bağırarak)Tamam kötüyüz.

(Sessizlik)

Peter Pan: Gidip arkadaşlarımı bulmalıyım. Onlara burada gördüklerimi anlatmalıyım. Buradan kurtulmam lazım.

(Işık)

(Masal kahramanları dilleri bir karış yorgun görünmektedir.)

Rapunzel: Of çok yoruldum.

Cadı: Bu oyuna bayılıyorum.

Pamuk Prenses: Doğrusu bu oyunu çok da güzel oynuyorsun.

Çizmeli Kedi: Bu oyunu hepimiz çok güzel oynuyoruz.

Sindirella: Aslında her oyunu çok güzel oynuyoruz.

Cadı: Kırmızı Bantlı Kız nerede?

Rapunzel: Aaa gerçekten burada değil.

Cadı: Oyun başlarken buralarda değil miydi?

Pamuk Prenses: Öyleydi. Burada otururken görmüştüm.

Cadı: Sanırım bizimle oynamak istemedi.

Çizmeli Kedi: Peki Peter Pan nerede?

Pamuk Prenses: Bakın onu hiç görmedim.

Sindirella: Oyun başlarken bile burada değildi.

Rapunzel: Onu bütün gün görmedim.

Sindirella: Oyunların hiç birini kaçırmaz. Ortada görünmemesi çok şaşırtıcı.

Pamuk Prenses: Başına bir şey gelmiş olmasın.

Cadı: Süpürgeme atlayıp biraz yükseklere çıkayım. (Süpürgesini almaya gider.) Arkadaşlar süpürgemi gören oldu mu?

Çizmeli Kedi: Koyduğun yerde değil mi?

Cadı: Hayır bulamıyorum.

Rapunzel: Belki başka bir yere koymuşsundur.

Cadı: Süpürgemi her zaman buraya koyarım.

Sindirella: Sanırım süpürgenin kaybolması ve Peter Pan arasında bir ilişki var.

Cadı: Peter Pan! Seni bir elime geçirirsem.

Pamuk Prenses: Galiba Peter Pan’ın başı belada.

Cadı: Peter Pan’ın başının belada olması için önce onu bulmam lazım.

Çizmeli Kedi: Hadi o zaman onu arayalım.

Hepsi: Peter Pan. Heyyy Peter Pan.  (Hepsi çıkar, Çizmeli Kedi kalır.)

Çizmeli Kedi: (Seyirciye) Birinin başı belaya girdiğinde, onu izlemeyi çok seviyorum. Sizde de böyle oluyor mu?

Hepsi: (İçerden kafayı çıkartırlar.) Çizmeli Kedi!

Çizmeli Kedi: Tamam geliyorum. Şovu kaçırmak istemem doğrusu. (Çıkar)

(Işık)

(Peter Pan bıraktığımız gibi ağaca asılı durmaktadır.)

Dış Ses: (Ses uzaktan gelir.) Peteeer Pan.

Ağaç 1: Bir ses duydun mu?

Ağaç 2: Evet oradan geliyor.

Ağaç 3: Birini arıyorlar galiba.

Ağaç 2: Kimi arıyorlar olabilir ki?

Peter Pan: Ehe ehe.

Ağaç 4: Bu gün burası çok hareketli oldu.

Ağaç 2: Kimi arıyor olabilirler ki!

Peter Pan: İzin verirseniz…

Ağaç 3: Ormanda kaybolan birisini arıyor olabilirler.

Ağaç 2: Evet ama burayı herkes çok iyi bilir. Hangi aptal ormanda kaybolabilir ki?

Peter Pan: Hey bu çok ağır oldu.

Dış Ses: (Ses biraz daha yaklaşmıştır.) Peteeer Pan.

Ağaç 1: Ses iyice yaklaştı.

Ağaç 2: (Bağırarak) Burada kimse yok.

Peter Pan: Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz. Onlar beni arıyor. Buradan inmek için tek çarem onlar. Üstelik Kırmızı Bantlı Kız’ın hissettiklerini bir an önce anlatmalıyım. Arkadaşlarım dibime kadar gelmiş siz burada kimse yok diyorsunuz.

Ağaç 2: Öyle mi dedik.

Ağaç 1: Öyle dedik.

Ağaç 3: Öyle dememeliydik.

Ağaç 1-2-3-4: Burada… Peter burada… Hey.

Dış Ses: (Daha da yaklaşarak) Nerede?

Ağaç 1-2-3-4: Burada.

Dış Ses: Siz neredesiniz?

Ağaç 1-2-3-4: Sesimize gelin. (Tuhaf sesler çıkarırlar.)

(Masal kahramanları içeri girer.)

Cadı: Peter Pan, neredesin?

Peter Pan: Buradayım. Yukarı bakın.

Rapunzel: Hey Peter Pan’a bakın. Bir elbise gibi asılı kalmış.

Çizmeli Kedi: Çok komik görünüyorsun dostum.

Pamuk Prenses: İyi misin Peter Pan?

Peter Pan: İyiyim. Ama buradan inmeme yardım ederseniz daha iyi olacağım.

Cadı: Oraya nasıl çıktın!

Peter Pan: Bunu inince anlatsam olmaz mı?

(Işık)

Cadı: (Elinde kırık bir süpürge vardır. Peter Pan karşısında mahcup bir şekilde durmaktadır.) Demek ödünç aldın ha? Peter Pan! Sana söyleyecek hiçbir söz bulamıyorum.

Peter Pan: Size söylemem gereken çok önemli bir şey var.

Cadı: Bu yaptığından daha önemli ne olabilir!

Peter Pan: Kırmızı Bantlı Kız.

Cadı: Kırmızı Bantlı Kız mı?

Peter Pan: Evet o nerede?

Cadı: Önemli olan bu mu?

Peter Pan: Ona ne yaptığımızın farkında bile değilsiniz.

Pamuk Prenses: Ne yapmış olabiliriz ki?

Peter Pan: Onun göz bandı yüzünden danslarımıza almadık, oyunlarımıza katmadık. Ve en önemlisi onu dışladık.

Hepsi: Dışladık mı?

Peter Pan: Bilerek ya da bilmeyerek.

Sindirella: Zavallı Kırmızı Bantlı Kız.

Pamuk Prenses: Acaba şimdi ne yapıyor.

Peter Pan: Kırmızı Bantlı Kız şu an ne yapıyor çocuklar.

Ağaç 1: Yatağına yüz üstü uzanmış.

Ağaç 2: Ya onu biri gıdıklıyor, ya da hıçkıra hıçkıra ağlıyor.

Ağaç 3: Gözyaşlarına bakılırsa bu derin bir ağlama.

Ağaç 4: Bir okyanus kadar derin bir ağlama.

Cadı: Arkadaşlar hemen Kırmızı Bantlı Kız’ın yanına gitmeliyiz.

(Işık)

Dış Ses: Tak tak tak.

Kırmızı Bantlı Kız: Kim o?

Cadı: Biziz Kırmızı Bantlı Kız.

Kırmızı Bantlı Kız: (Kapıyı açar ve sessizce kapıdakilere bakar.)

Cadı: Senden özür dilemek için geldik Kırmızı Bantlı Kız.

Çizmeli Kedi: Aslında seni ne kadar üzdüğümüzü fark etmemiştik. Peter Pan’ın kaybolduğunu fark ettik. Meğer Peter Pan gezmek için Cadı’nın süpürgesini çalmış.

Peter Pan: Ödünç aldım.

Çizmeli Kedi: Ödünç almış. Sonra süpürgesi ile senin bahçene çakılmış. Biz de onu aramaya çıktık. Bir de baktık ki bahçendeki ağaçta çamaşır gibi asılmış. Sonra Peter Pan senin ağladığını ağaçtan görmüş.

Peter Pan: Şey. Mecburen. Çünkü ağaçta asılı kalmıştım. Ve çok utandığım için sana seslenemedim. Kendi çabamla kurtulup her şeyi onlara anlatmak istedim.

Pamuk Prenses: Çok maceralı bir şekilde de olsa, seni ne kadar üzdüğümüzü öğrenmiş olduk.

Sindirella: Çok utanıyorum Kırmızı Bantlı Kız.

Rapunzel: Ben de.

Cadı: Gözündeki bir bant seni bizden farklı yapmıyor.

Peter Pan: Doğru.

Cadı: Ben de çok kilolu ya da çok kısa olabilirdim.

Peter Pan: Doğru.

Cadı: Bir kolum kısa,  ya da derimin rengi farklı olabilirdi.

Peter Pan: Doğru.

Cadı: Farklı bir dilde konuşuyor olabilirdim.

Peter Pan: Doğru.

Cadı: Ya da Peter Pan gibi sersemin teki olabilirdim.

Peter Pan: Doğru.

(Tüm masal kahramanları gülüşürler. Kırmızı Bantlı Kız da gülümser.)

Cadı: Peter Pan. Bu gün yaptığın en güzel şey, Kırmızı Bantlı Kız’ı güldürmek oldu.

Kırmızı Bantlı Kız: Dün akşam dansta yalnız kaldığım için ve bu gün oyunlarınıza alınmadığım için çok üzüldüm.

Cadı: Üzüntünü yok etmek için zamanı geri alamayız fakat bundan sonra aynı hataları yapmayarak seni üzmeyiz. Değil mi arkadaşlar?

Hepsi: Evet. Söz. Affet bizi.

Peter Pan: Mesela hemen bir oyun oynayabiliriz.

Cadı: Bu iyi bir fikir ama senin yaptıkların üzerine de konuşmamız gerekiyor. Önce süpürgeyi tamir etmelisin.

Peter Pan: Yoo bu olamaz.

Pamuk Prenses: Hadi biz saklambaç oynayalım.

Kırmızı Bantlı Kız: Tamam ilk ebe ben olurum.

Hepsi: Anlaştık. Hadi kaçalım. Saklanın.

(Masal kahramanları seyirci arasına saklanır. Sahnede bir tek Kırmızı Bantlı Kız kalmıştır.)

Kırmızı Bantlı Kız (Seyirciye): Sobe sobe, hepinize sobe. Bu hikaye bahane, iyi olmak elimizde, bizi böyle izlemeniz ise şahane.

Son

Paylaş.

7 yorum

  1. öğretmenimiz beğenmedi malesef pinokyoyu ve heralde kırmızı başlıklı kız ve ormanı yapıcaz hiç güzel deyil şaka şaka süper mimesis çizmeli kediyi ve ciindirelllayı da tiyotrosunu yap yalvarıyorum okulda yıl sonu gösterisinde yaparız

  2. pınar Tarih:

    yüreğinize sağlık, harika bir oyun metni. Öğrencilerimle birkaç haftadır büyük bir keyifle çalışıyoruz. Sene sonunda sahnelemeyi planlıyoruz. Oyun müziği olarak ne kullandınız acaba, ben henüz uygun bir müzik bulamadım.

Yanıtla