[Berna Kişin’in Mezopotamya Ajansı’nda yayımlanan haberinin bir kısmını okuyucularımızla paylaşıyoruz.]
Tiyatro sanatçısı kadınlar, sahnede yaşadıkları cinsiyetçi ayrımcılığa dikkati çekerek, ‘Yaşadığımız coğrafya ataerkil bir coğrafya, bir kadın olarak bizim vermemiz gereken savaş çok daha fazla’ dedi.
Türkiye’de kadınların “Cinsiyetçi” kalıplarla uğradıkları ayrımcılığın yanı sıra meslek seçiminde de toplumsal kalıpları kırmak için mücadele etmek zorunda kalıyor. Tiyatro mesleği de kadınların en fazla “Cinsiyetçi” kodlara maruz kaldığı ve bunları yıkmak için mücadele ettiği alanlar arasında yer alıyor. Tiyatro sanatçısı kadınlar sahnede yaşadıkları cinsiyetçi ayrımcılıkları ve zorlukları anlattı.
Sanatçı ve Kadın Olmak
Ankara Devinim Tiyatrosu oyuncusu Deniz İnci Çakır, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Konservatuar mezunu ve 12 yıldır tiyatro oyunları sergiliyor. Tiyatroya üniversite yıllarında çocuk oyunlarıyla başlayan Çakır, daha sonra erişkin oyunlarda yer alarak çalışmalarını sürdürdü. Çakır, “Cins kırımlarının” ve “Eşitsizliklerin” yaşandığı coğrafyada tiyatro sanatçısı olarak yaşamanın ayrı zorlukları olduğuna dikkat çekti.
Ağustos Böcekleri…
Çakır, Türkiye coğrafyasında tiyatro sanatçısı birçok kadının hem mesleklerinin “İş olarak görülmediği” konusunda hem de “Sahnede geri planda kalma”, “Skeçlerin konusunun daha egemen zihniyete hitap etmesi”, “Oyunlardaki karakterlerin cinsiyet ayrımına göre planlanması” gibi temel sorunlarla karşı karşıya kaldıklarına dikkati çekti. “Biz bu coğrafyanın ağustos böcekleri olarak görünüyoruz” diyen Çakır, şunları söyledi: “Zaten yaşadığımız coğrafya ataerkil bir coğrafya, bir kadın olarak bizim vermemiz gereken savaş çok daha fazla. Bunları yerine getiremediğimiz için birey olarak çok büyük sancılar çektik.”
Yazının devamı için tıklayınız…
Mezopotamya Ajansı