Türk Edebiyatı ve Tiyatrosunun Usta Kalemi: Haldun Taner

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Serkan Fırtına

Haldun Taner, Türk edebiyatının ve tiyatrosunun en özgün isimlerinden biridir. Edebiyat dünyasına adım attığı ilk günden itibaren, özellikle tiyatro alanındaki üretimleriyle tanınmış; ancak öykücülüğüyle de edebiyatta derin bir iz bırakmıştır. Hem yazdığı oyunlar hem de öyküler, denemeler ve gazete yazılarıyla çok yönlü bir sanatçı kimliği sergileyen Taner, toplumsal meseleler karşısındaki duyarlılığı ve anlatım gücüyle kuşaklara yön vermiştir.​

1915 yılında İstanbul’da doğan Haldun Taner, Galatasaray Lisesi’nin ardından Heidelberg Üniversitesi’nde siyasal bilimler ve ekonomi eğitimi aldı. Hastalığından dolayı eğitimi yarıda bırakıp dönmek zorunda kaldı. Türkiye’ye döndükten sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Filolojisi Bölümünü bitirdi. İlk hikâyeleri 1940’lı yıllarda yayımlandı. Bu hikâyelerdeki güçlü gözlem yeteneği, ince mizah anlayışı ve insan ruhunun derinliklerine dair duyarlılığıyla edebiyat çevrelerinde büyük takdir topladı. “Töhmet” adlı ilk öyküsü, 1946 yılında Yedigün dergisinde Haldun Yağcıoğlu takma ismiyle yayımlandı. “Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu”, “On İkiye Bir Var”, “Ayışığında ‘Çalışkur’” gibi öykü kitapları, Türk öykücülüğünün en seçkin örnekleri arasında yer aldı.​

Haldun Taner, edebiyattaki bu yetkinliğini tiyatroya da büyük bir başarıyla taşıdı. Bir süre Viyana’ya tiyatro bilimi eğitimi için gitti. 1955-1957’de Max Reinhardt Tiyatro Akademisi’nde öğrenim gördü. Viyana’daki bazı tiyatrolarda reji asistanlığı yaptı.

Geleneksel Türk halk tiyatrosu biçimlerini modern bir anlatıyla harmanlayarak sahnede yeni bir dil oluşturdu. “Keşanlı Ali Destanı”, “Sersem Kocanın Kurnaz Karısı”, “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım”, “Vatan Kurtaran Şaban” gibi eserlerinde hem güldürü hem de eleştirel bakış açısını ustaca işledi. Taner’in tiyatrosu, seyirciyle doğrudan bağ kuran, onları düşündürmeye davet eden bir yapıya sahiptir. Oyunlarında gündelik hayatın içinden karakterlerle evrensel temaları ustalıkla buluşturur.​

Taner’in tiyatro anlayışında Bertolt Brecht’in epik tiyatrosunun etkisi sezilir; ancak o, bu anlayışı birebir uygulamak yerine yerel öğelerle yoğurarak kendi özgün biçemini yaratmıştır. Seyircinin pasif bir izleyici olmaktan çıkarılıp düşünmeye yönlendirildiği bu tiyatro anlayışı, Taner’in topluma karşı sorumluluk duyan bir sanatçı olarak konumlanmasında belirleyici olmuştur.​

1960’lardan itibaren Haldun Taner, toplumsal ve siyasal olayları eleştirel bir dille sahneye taşıyan kabare tiyatrosunun da öncüsü olmuştur. 1967’de Zeki Alasya, Metin Akpınar ve Ahmet Gülhan ile birlikte İstanbul’da Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nu kurmuştur. 1969 yılında Münir Özkul ile kısa ömürlü “Bizim Tiyatro” adlı bir topluluk kurmuş, 1978’de ise Ahmet Gülhan ile birlikte TEF Kabare Tiyatrosu’nu kurarak kabare geleneğini sürdürmüştür.

Yaşamı boyunca tiyatronun yalnızca bir sahne sanatı değil, aynı zamanda toplumsal dönüşümün bir aracı olduğunu savunan Haldun Taner, bu düşüncesini hem eserlerinde hem de öğrencileriyle kurduğu bağda sürdürmüştür. İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsünde ve Edebiyat Fakültesinde edebiyat, sanat tarihi ve tiyatro dersleri vermiştir. Türkiye’de tiyatronun bir bilim dalı olmasının öncülerinden biridir.

Haldun Taner, edebiyat ve tiyatro alanındaki katkılarıyla birçok ödüle layık görülmüştür. 1953 yılında “Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu” adlı öyküsüyle New York Herald Tribune Uluslararası Hikâye Yarışması Türkiye Birinciliği’ni kazandı. 1955’te “On İkiye Bir Var” adlı eseriyle Sait Faik Hikâye Armağanı’na layık görüldü. 1956’da Varlık Dergisi tarafından Türkiye’nin En Beğenilen Öykü Yazarı seçildi. 1969’da “Sancho’nun Sabah Yürüyüşü” adlı hikâyesiyle Bordighera Uluslararası Mizah Festivali Öykü Ödülü’nü aldı. 1972’de “Sersem Kocanın Kurnaz Karısı” adlı oyunuyla Türk Dil Kurumu Tiyatro Ödülü’nü, aynı oyunla 1973 yılında Sanat Severler Derneği tarafından En İyi Yerli Oyun Yazarı Ödülü’nü aldı. 1980’de (Nezih Demirken ve Oktay Ekşi ile birlikte), 1982’de (Oktay Akbal ve Ziya Nebioğlu ile birlikte) Türkiye Gazetecilik Başarı Ödülleri kapsamında Güncel Yazı Ödülü’ne değer görüldü. Ayrıca, 1983 yılında Pertev Naili Boratav ile birlikte Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü’ne, 1985’te ise Sanat Kurumu Tiyatro Onur Ödülü’ne layık görüldü.​

Haldun Taner’in tiyatro eserleri, günümüzde de hem amatör hem de profesyonel tiyatro toplulukları tarafından sahnelenmeye devam etmektedir. Özellikle “Keşanlı Ali Destanı”, “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım”, “Fazilet Eczanesi”, “Zilli Zarife”, “Sersem Kocanın Kurnaz Karısı” “Eşeğin Gölgesi”, ve “Vatan Kurtaran Şaban” gibi oyunları, farklı tiyatroların repertuarlarında sıklıkla yer almakta ve izleyicilerle buluşmaktadır.​

Haldun Taner, 7 Mayıs 1986’da aramızdan ayrıldı. Geride, hem edebiyat hem tiyatro alanında bıraktığı eserlerle, yaşamaya devam eden bir miras bıraktı. Onun kalemi, sadece bir dönemin değil, bugünümüzün de ruhunu kavramaya yardımcı olan kıymetli bir rehberdir. Taner’in sanatı, geçmişten geleceğe uzanan bir köprü kurmakta; tiyatroyu, halkın aynası hâline getirmeye devam etmektedir.

Haldun Taner’in değerli eşi Demet Taner, usta sanatçının bıraktığı kültürel mirası titizlikle kuruyor ve Haldun Taner ile ilgili gerçekleşen tüm çalışmalara destek oluyor. Demet Taner’in yapım ve yönetmenliğini üstlendiği “İstanbullu Bir Sanatçı: Haldun Taner” belgeselini henüz izlememiş olanlara mutlaka izlemelerini öneririm. Ustanın emeğine gösterdiği özen ve hatırasına duyduğu saygıyla Demet Taner, hepimize kültürel bir vicdanı hatırlatıyor. Kendisine gönülden bir teşekkür borçluyuz.

NOT: Haldun Taner’in tüm yapıtları Yapı Kredi Yayınları bünyesinde yayımlanmıştır.

 

 Tiyatro Gazetesi 2025 Mayıs sayısında yayımlanmıştır.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Serkan Fırtına

Yanıtla