‘Büyük Diktatör, Chaplin’in Sisteme İsyanıdır, Bir Çığlığıdır’

Pinterest LinkedIn Tumblr +

[Reşa Ronah’nin Evrensel Gazetesi’nde yayınlanan söyleşisini paylaşıyoruz.]

Charlie Chaplin’in The Great Dictator (Büyük Diktatör) filminden ilk defa tiyatroya uyarlanan, Aralık ayında İstanbul’da prömiyeri yapılan Tenê Ez (Yalnızca Ben) oyunu Diyarbakır ve Batman’da turne yaptı. Diyarbakır’daki gösterimden sonra hem oyunun yönetmenlerinden, hem de oyuncularından Rugeş Kırıcı ve oyunda Charlie Chaplin’i oynayan Mehmet Musaoğlu ile kısa bir söyleşi yaptık.

Oyun Türkiye’de baskı koşullarına ilişkin önemli mesajlar içeriyor. Böylesi bir oyunu böylesi zor bir dönemde sahneliyorsunuz. Hangi amaçla bu oyuna hazırlandınız?

Rugeş Kırıcı: Düşünün ki bu oyuna uyarladığımız film olan Charlie Chaplin’in Büyük Diktatör oyunu 1940’ta çekilmiş. Gördüğümüz üzere zulmün dili, kimliği hiç değişmemiş bugüne dek. Doğrusunu söylemek gerekirse çok da bir şey eklemedik filme. 80 yıl önce de bunlar yaşanmış, hâlâ aynı zulüm devam ediyor. Halklar üzerinde iktidar hastalığı devam ediyor. Bugün bu ülkede sadece Kürtler değil, tüm halklar korkunun etkisi altında. Sanat da korkuyor elbette. Ama sanatın görevinin böylesi zamanlarda sesini duyurmak olduğunu söyleriz hep. Kürt sanatının sorumluluğunun daha fazla olduğunu düşünüyorum. Çünkü Kürtlere uygulanan zulüm daha katmerli. Biz de bu oyunda bu sorumluluğumuzu yerine getirmek istedik. Yalnızca Kürtler üzerindeki değil, tüm halklar üzerindeki baskıyı göstermeye çalıştık. Zaten oyunda görüldüğü üzere ülke ve şahıs isimleri belirsiz… Charlie Chaplin de böyle yapmış; isim vermemiş. Böylesi durumlar daha ağır bir dille de anlatılabilir. Ama zaten sanatın farkı da bu zaten.

Bu film ilk kez mi tiyatroya uyarlanıyor?

R.K: Türkiye’de bir ilk bu. Daha önce bir örneği yok. Dünyada da araştırdık ve böylesi bir örneğe rastlamadık. Charlie Chaplin kolajları yapılmış daha evvel. Ama bir filmin bütün olarak tiyatroya uyarlamasını görmedik. Tabii ‘Daha önce kimse yapmadı’ iddiasında bulunmuyoruz. Biz ulaşamadık bu bilgiye.

Son dönemde baskı ortamının da etkisiyle, Kürtlerin sanattaki üretkenliğinde bir zayıflama var. Siz Kürt sanatının dünya sanatıyla ilişkisini nasıl görüyorsunuz?

R.K: Elbette çok önemli ilişki kurmak. Özellikle Kürt tiyatrosundan bahsedersek ilk sorumluluğumuz kendi kültürümüzden güç almak. Ama öte taraftan dünyadaki tecrübelerle kendimizi yorumlamamız gerekir. Dünyadan, dünyadaki sanatsal üretimden uzak duramayız. Elbette başka bir yerden kendi kültürümüze, sanatımıza bakmayalım ama ikisinden bir sentez yapalım. Genel itibariyle bir daralma olduğundan bahsedebiliriz Kürt sanatı için ama bence son iki yılda Kürt tiyatrosu başka bir düzeye çıktı. Bunca baskıya rağmen Kürt tiyatrosunun bir mesafe katettiğini söyleyebilirim. İzleyicilerden yana bir sahiplenme de var. ‘Neden çeviri oyunlar oynuyorsunuz?’ diye sürekli bir eleştiri yapılıyor. Biz sürekli çeviri oyunlar oynamıyoruz. İsteğimiz, arzumuz bu değil. Fakat metin üretiminde sıkıntımız var. Dünyada edebiyatçılar bu işi yapıyorlar. Biz de Kürt edebiyatçılarına çağrıda bulunuyoruz ki tiyatro metinleri üretsinler. Bu iş yalnızca tiyatrocuların işi değil.

‘CHAPLİN’İ OYNADIĞIM İÇİN MUTLUYUM’

Türkiye’de daha evvel yapılmamış bir şey yaptınız ve bir Charlie Chaplin filmini tiyatroya uyarladınız. Oyunda Chaplin’i oynamanın sizin anlamı nedir?

Mehmet Musaoğlu: Elbette çok anlamlı. Bir şeyi ilk defa oynamak, o riski üstlenmek başlı başına bir cesaret işidir. Benim de hayatım boyunca sevdiğim karakterlerden biridir Charlie Chaplin. Bana ilk teklif edildiğinde hiç korkmadan kabul ettim. Çünkü çocukluğumda hayallerimi süsleyen sessiz bir film yaratan şahıstı Chaplin. Onu oynamak bana nasip olduğu için çok mutluyum. Bu film sessiz sinemadan sesli sinemaya geçişte ilk filmdir. Bana göre Charlie Chaplin’in sisteme isyanıdır aslında, bir çığlığıdır. Bence bir protestodur.

Peki, Kürt tiyatrosunun dünyadaki sanatsal üretimle ilişki kurup bu tür işler yapmasını nasıl buluyorsunuz?

M. M: Bu projenin Kürtlere mal olması beni en çok sevindiren şey. Biz de yapabiliriz. Biz Hamlet’i de Kürtçe oynayabiliyoruz, Charlie Chaplin’i de Kürtçeye çevirip oynayabiliyoruz. Biz istediğimizde her şeyi yapabiliyoruz. Yeter ki emek verelim.

Evrensel

Paylaş.

Yanıtla