Piyasa Ekonomilerinde Türkiye ve/veya Tiyatro

Filiz Elmas Özağ

Bu metin, Mimesis Tiyatro/Çeviri-Araştırma Dergisi’nin 9. sayısında (2002) yayınlanmıştır.

Bu çalışmada amaç, piyasa ekonomilerinin gelişim sürecinde Türkiye’deki oyun yazarları ve oyunları incelemektir. Türkiye’de 24 Ocak kararları ile başlayan bu süreç dünyada yaşanan kapitalizmin gelişiminden kopuk değildir. Kapitalizmin gelişim çizgisi sanayi devrimi sonrasındaki ekonomik, siyasi ve teknolojik süreçleri kapsar. Çalışmada sanayi devrimi sonrasında dünyada ve Türkiye’de yaşanan dönüşüm ele alınacak ve bu dönüşümün yazarlar/oyunlar üzerindeki etkisi saptanacaktır. İnceleme kapsamına alınan yazarlar Memet Baydur ve Özen Yula’dır. Bu yazarların seçilmesinde kullanılan ölçüt, 1980 sonrası ürün vermeleri ve bu ürünlerde yaşanan ekonomik sürecin etkin olarak görülmesidir.

Sanayi devrimi, bir seri teknolojik yeniliğin üretimde kullanılmasının, ekonomik, sosyal, politik ve kültürel alanlara yansımasını kapsayan bir süreçtir. Sanayi devrimini yaratan teknolojilerin, üretimde kullanılması ile yeni bir sosyal yapı/sanayi toplumu oluştu. Üretim evden fabrikaya taşındı. İş ve ev arasında bir insan trafiği doğdu. Fabrikaya dayalı kitlesel üretim, kentleşme ve kent yapısını değiştirdi. Aile geniş aileden çekirdek aileye dönüştü. Endüstri işçisi oluştu. Emek artık pazarlanabilir bir üretim faktörüydü. Toprak sahibi olan aristokratlar yerine, sermaye sahibi olan burjuva sınıfı ortaya çıktı. Toplumun kurum ve yapıları değişirken, bunlara paralel olarak, toplumun norm, değer ve davranış kalıpları da değişti. Geleneksel davranışlar yerini  akılcı davranışlara bıraktı.

Ekonomik yaşamın en önemli özelliklerinden birisi, artan işbölümüydü. Böylece yaşanan verimlilik artışı, sermayeyi harekete geçirdi, yatırım önem kazandı. Üretimin ihtiyaç duyduğu hammaddeler nedeniyle dış pazar arayışı başladı. Bu, ülke dışında sömürgeler yarattı.

Sanayileşme ve Aydınlanma Çağı ile başlayan aklın önemi, bireyin özgürlüğü ve laikleşme liberalizmin ilkelerini oluşturdu. Sanayi devriminin felsefi düşüncesi liberalizm oldu. Klasik liberal düşünce, bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler felsefesinden, özgürlükleri hukuksal sınırlar içinde koruyan bir liberalizme ulaştı.

Sanayi toplumunda kendi çıkarını düşünen ekonomik insanın içinde bulunduğu sistem arz-talep dengesine dayalı, görünmez elin fiyatları düzenlediği  piyasa ekonomileriydi. Ekonomik yapıyı belirleyen unsurlar özel girişimcilik, özel mülkiyet, serbest rekabet ve kar maksimizasyonuydu. Bu toplum yapısı  akılcılık, verimlilik, hesaplanabilirlik gerektiriyordu. Sanayi toplumunun  bireyi, yalnız, çıkarını savunan, içinde bulunduğu üretime yabancılaşmış, iş-ev arasında geçen bir yaşama mahkum edilmişti. Süreç sonunda artık birey de egemen olan gücü bilemiyor ve bilmediği ilişkiler içinde çaresiz ve yalnız kalıyordu. Başarı, rekabet ölçütleri, yabancılaşma insanlarda korkuyu doğuruyordu. Böylece parasal karşılığı olmayan değerler anlamsızlaşıyor ve insan olmaktan meta olmaya geçiş sağlanıyordu.

Türkiye’de ise 1980 sonrası dışa açık büyüme modeli uygulandı. Bu doğrultuda ülkede,  24 Ocak ve 5 Nisan istikrar paketleri ile, liberal politikalar gündeme geldi. Yapısal dönüşümü gerekli gören politikalar piyasa mekanizmasını tek yol gösterici olarak kabul etti. 1980 sonrası ürün veren Memet Baydur ve Özen Yula bu ekonomik sürecin insanlarını/insan ilişkilerini ele aldılar.

Özen Yula 1965 Eskişehir doğumlu. Lisans öğrenimini iktisat, yüksek lisans ve doktora öğrenimini ise tiyatro alanında yaptı. Yula’nın oyunları arasında İstanbul Beyaz Rakı Rengarenk, Kırmızı Yorgunları, Gözü Kara Alaturka, Dünyanın Ortasında Bir Yer ve Ay Tedirginliği yer alır.

Kırmızı Yorgunları İstanbul’da bir apartman dairesinde karşılaşan beş insanın yaşam öykülerini anlatıyor. Oyun kişileri yaşam içinde kimliklerini yitirmiş insanlar. Bu nedenle de karton karakterlerin isimlerini kendilerine yakıştırmışlar. Para kazanmak için çalışan, para ekonomilerinin yalnız, sevgisiz bireyleridir. Alt komşu Safinaz 75 yaşında bile kimlik arayışını sürdüren biridir. Gözü Kara Alaturka’da mekan İstanbul’da bir apartman dairesidir. Herkes kurduğu ama sonra kontrolünden çıkan bir oyunun içindedir ve yaşama yabancıdır. Hepsi de para kazanmak için yapılan bölüşüm savaşında yok olur. Kazanan paradır. Ay Tedirginliği deniz kenarı ve ay ışığında  bir kadın ile adamın korku ve tedirginliklerini sorgular. Onlar kimden öğrendiklerini bilmedikleri korkular yaşamaktadırlar. İstanbul Beyaz Rakı Rengarenk İstanbul içinde yok olan, aranan sevdaların öyküsünü anlatıyor. Oyunda sevda arayışı içinde,  sistem karşısında yok olan, yalnız kalan bireylerin öyküleri aktarılıyor.  Öykü sahiplerinin yaşamaya mahkum edildiği ortam ise paranın hakimiyeti altında. Duygular kiralık, satılık.

Oyunlar, çağımız kent insanlarını ele alır. Mekan çoğu kez sanayi toplumunun kirlerini taşıyan kentlerden biri, İstanbul’dur. Zaman klip çağıdır. “Uygarlıkların ancak barbarlıkla savunulduğu zamanda gelişmişlikler ancak azgelişmişleri kollayarak” gerçekleşmektedir. Yula sıradan yaşamları anlamlandırma ya da değiştirme çabasını yani  para, hırs ve tutkunun getirdiği dönüşümü ele alır.

Memet Baydur 1951 yılında Ankara’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Ankara, yüksek öğrenimini Londra’da tamamladı. Oyunları şöyle sıralanabilir: Limon, Gün Gece/Oyun Ölüm, Yalnızlığın Oyuncakları, Kadın İstasyonu, Cumhuriyet Kızı, Kuşluk Zamanı, Yangın Yerinde Orkideler, Maskeli Süvari, Kamyon, Düdüklüde Kıymalı Bamya, Vladimir Kamarov, Menekşe Korsanları, Aşk, Yeşil Papağan Limited, Sevgi Ayakları, Doğum, Tensing.

Baydur oyunlarında rekabeti öneren sistemde, yeni-değişen, birbiri ile etkileşim halinde olan karmaşa, belirsizlik ve güvensizlik ortamında bulunan bireye eğildi. Onun kahramanları yeni değerlerin simgesi ve yalnız insanlardı. Yazar kahramanları aracığıyla globalleşme ya da oluşan yeni karmaşayı dile getirir. Baydur köşe dönüşlerin, bilmişliğin, hainliğin, içi kof kolay çözümlerin karşısında yer aldı. Oyunlarında sıkışmış, iletişimsiz ve yabancılaşmış bireyler ile bazen aydın kimliği bazen de erkekler ya da kadınlar dünyasını sorgular. Kimlik arayışı ve iç hesaplaşma içinde olan oyun kişileri aracılığı ile evrensel boyutta globalleşen dünya eleştirilir.

Mekan seçiminde Limon, Kadın İstasyonu ya da Yeşil Papağan Limited’de olduğu gibi oda, lokanta, yazıhane gibi kapalı mekanlar ya da Kamyon’da olduğu gibi bir dağ başı kullanılmıştır. Fakat kahramanlar nerede olursa olsun sistem tarafından kuşatılmıştır. Sistem mekana Kamyon’daki gibi oyuncak ayı, deniz malzemeleri ya da oyun kahramanlarının belirttiği gibi “cıbıs ve gokagula” ile gelebilir. Yeşil Papağan Limited’de ise mekan politika, spor ve sanat dünyasının işlerinin halledilip, icabına bakıldığı baba(!) bir yazıhanedir. Böylece  para ekonomilerinin güvensizlik, karmaşa  ve korku dünyası hüzünlü ve komik bir biçimde aktarılmıştır.

Memet Baydur böylesi bir dünyada Yeşil Papağan Limited’deki Talat ya da  Kamyon’daki Abuzer ile bireylerin iç hesaplaşma ve sistem dışına çıkış çabalarını ele alır. Karşı çıkış ise sevgi, acıma, dürüstlük, onur gibi insani değerleri savunmakla olur. Baydur tiyatrosunda sonucu ne olursa olsun bu sıradışılık yani sistemin dayatmalarına karşı durmak önemlidir.

Baydur ve Yula oyunlarında, piyasa ekonomilerinin karmaşası, belirsiz ve güvensiz dünyası yer alır. Para kazanma ve rekabet duygusunun insani değerleri yok ediş süreci ele alınır. Oyun kişileri kent/sanayi toplumunun bireyleridir. Karakterler yalnız, kimliksiz, sevgisiz ve korku doludur. Kişiler arasında iletişim yoktur. Hepsi arayış içindedir. Oyunlarda şiddet dolu bir dünya vardır. Her iki yazar da birbirine ve yaşama yabancılaşmış bireyin/çağımız insanının değer arayışını ya da değersizleşmeyi sorgulayışını ele alır.

Filiz Elmas Özağ, lisans öğrenimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü’nde tamamladıktan sonra, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Bölümü’nde yüksek lisans ve doktora programlarını bitirdi. 1995 yılında girdiği Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nden 1999 yılında mezun olduktan sonra 2000 yılında Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü’nde yüksek lisans eğitimine başladı. Ankara Sanat Tiyatrosu’nde ve Ankara Devlet Tiyatrosu’nda reji asistanı olarak çalıştı. İktisat alanında yaptığı çalışmalar, ulusal ve uluslararası kongre ve dergilerde yayınlanmıştır. Halen Tiyatro, Tiyatro, Milliyet Sanat, Hürriyet Gösteri gibi dergilerde eleştiri yazıları ve denemeleri yayınlanmaktadır.