Ankara DT’nin Kırmızı Başlıklı Kız Oyununa Bir Yorum

Pinterest LinkedIn Tumblr +

‘Kırmızı Başlıklı Kız’, küçükler kadar büyüklere de hitap ediyor. Hele de bu tarihsel masala vurulan esprili yapıbozum fırçaları ile bazı yerlerde, pop-rock esintili şarkıların müzikleri ve sözleri daha çok büyüklerin takdir edebileceği bir düzeyde.

Başka eserlerin yapısını bozmak ve farklı bir ileti, içerik ya da biçim taşıyacak şekilde yeniden kurmak, bazen sanıldığının aksine sadece post-modern dönemde değil sanat tarihi boyunca önemli bir yaratıcılık damarı oldu. Ankara Devlet Tiyatrosu’nun oyunu “Kırmızı Başlıklı Kız” (KBK), bu damarı çok tanıdık bir masal üzerinden yakalamaya çalışıyor.

Oyun, Ulviye Karaca tarafından yazılmış ve sahneye konulmuş. Oyunun aksiyon filmlerini aratmayan müziklerinde deneyimli tiyatro müzikçisi Can Atilla’nın, dans düzeninde ise Yener Turan’ın imzaları var. Oyunda önemli bir yer tutan el kuklası, sopalı kukla, giyilen kukla gibi çeşitli formlarda tasarlanmış kuklalar, Ulviye Karaca ve İlhan Ateş tarafından tasarlanmış. Bu kuklaların bazıları öylesine sofistike ki ancak üç kişi tarafından hareket ettirilebiliyor.

İlk kez Perrault ve Grimm Kardeşler’in yazılı çocuk edebiyatına dâhil ettiği bu ünlü masalı yeniden yazan Karaca’nın metninde, iş hayatına atılan annesi yeni açacağı iş yerinin heyecanlı meşguliyetiyle doluyken, oyun metnindeki adıyla Kırmızı, unuttuğu gözlüğünü büyükannesine götürmek üzere ormana girer. Kurt bu kez asayişin koruyucusu bir polistir ve geçmişteki atalarının işlediği kötülükleri unutturmaya kararlıdır. Kahramanımız çeşitli komik maceralardan sonra babaannesinin evine ulaşacaktır ama orada kendisini (ve masalı bilenleri) bir sürpriz beklemektedir. Sürprizin keyfi, oyun anına kalsın…

Şu söylediklerimize bakarak bile “KBK”nın alıştığımız çocuk tiyatrosu örneklerinden biri olmadığını anlamak mümkün. Oyunun adına bakarak pelüş kostümler giymiş tiplerin milyon birinci kez canlandıracağı suyu çıkmış bir masal uyarlamasıyla karşılaşacağımız düşünülebilirse de durum hiç de böyle değil. Genelde yetişkinlere tiyatro yapmadan önce geçilmek zorunda olan ekonomik bir zorunluluk basamağı olarak algılanan, sanatsal emek ve yaratıcılık babında “çırpıştırma” diyebileceğimiz bir özensizlikle yaklaşılan çocuk tiyatrosu örneklerinin aksine, sahne üzerinde özenli bir çalışmayla karşı karşıyayız. Kırmızı’yı canlandıran Ezgi Koç ve arkadaşlarının çabaları ve emekleri, Karaca’nın rejisiyle birleşerek ortaya tam bir seyirlik çıkarıyor. Bu yüzden olmalı ki bir yıldan fazla bir süredir her temsilde cıvıl cıvıl bir çocuk kalabalığı, büyükleriyle birlikte salonu dolduruyor.

Ancak büyükler buraya sadece çocuklara göz kulak olmak üzere gitmiyorlar. Her iyi çocuk eserinde olduğu gibi “KBK” da küçükler kadar büyüklere de hitap ediyor. Hele de bu tarihsel masala vurulan esprili yapıbozum fırçaları ile bazı yerlerde, pop-rock esintili şarkıların müzikleri ve sözleri daha çok büyüklerin takdir edebileceği bir düzeyde. Yazımızın başında bahsettiğimiz başka eserlerin yapısını bozup yeniden kurma sürecinin ürünü, hiç olmazsa belirli açılardan kaynak metnin ötesine geçmelidir. “KBK”nın temel sorunlarından biri, masalla tatlı tatlı dalgasını geçebilmesiyle birlikte onun yüzyıllara meydan okuyan sağlam olaylar dizisine bir alternatif oluşturamaması ya da orijinalinden daha zayıf bir öyküye serpiştirilmiş “gag”lerin bir alternatif olacağının düşünülmesi.

Bir diğer sorun ise göstermeci biçemle benzetmeci biçem arasında tam bir seçim yapılamadığı için kuklaları oynatanların görülmemesi uğruna gereğinden fazla çaba harcanması. “Blacklight” adı verilen ve siyahlar giymiş kukla oynatıcılarını görünmez kılan teknik kullanılmamış, bu yüzden de oynatıcıları gizlemek için sahne zaman zaman karanlığa boğuluyor. Oysa çocukların yanılsama diye bir dertleri pek yoktur. Haluk Yüce’nin kuklacıyı hiç gizlemeyen, tam tersine oyunun bir parçası hâline getiren rejileri, göstermeci biçemin çocuk oyunlarındaki başarılı kullanımının örneklerinden biri.

Saydığımız sorunlar, minimini birler, çalışkan ikiler ve en minimini, en çalışkan okul öncesi çocukların oyunun başlayacağını bildiren anonslarda bilse salonu neşeli çığlıklarıyla doldurmalarını engellemiyor. Onların peşine takılmak son derece eğlenceli bir deneyime kapı açabilir.

Kırmızı Başlıklı Kız

9, 13, 16, 18, 20, 23, 30 Nisan 2010’da Ankara 75. Yıl Sahnesi’nde

Paylaş.

Yanıtla