Musluktan Damlayan “Cimri”

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Ceren Okur/

Uluslararası İstanbul Kukla Festivali’nin açılışı

Garajistanbul’da yapılan açılış 4 mayıs akşamı gerçekleşti. Oyun öncesi festivalin sanat yönetmeni Cengiz Özek açılış konuşması yaparak festivalde 15 ülkenin 75 performansla izleyiciyle buluşacağını söyledi. Özek, festivali destekleyen 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, Fransız Kültür Merkezi, Cervantes Kültür Merkezi ve Hollanda İstanbul Başkonsolosluğu’na teşekkür ederek festivaldeki oyunlarla ilgili açıklamalar yaptı. Bu yıl Muhsin Ertuğrul geleneğine uyularak festival Shakespeare’den bir oyunla başlayacak ve yine Shakespeare’den bir oyunla kapanacak. Klasik oyunlarla festivali başlatıp kapatma geleneğine uyduklarını belirten Özek, kukla oyunlarının seçiminde varyete tarzı olanlara yer verseler de, dramatik yapıyı gözeten oyunlara öncelik sağladıklarını açıkladı. Konuşmanın sonunda salonda bulunan ve Cimri oyunuyla bu yıl ödül alan Kent Oyuncularından Kadriye Kenter’e esprili bir biçimde atıfta bulunarak 25 kişilik kadro yerine iki kişilik Moliere’in Cimri oyununu seyirciyle başbaşa bıraktı.

İspanya’dan Tabola Rassa “Cimri”

15 yaş üzeri için obje tiyatrosu biçiminde hazırlanan, bir saat süren bir oyun “Cimri”; Moliere’in ana kurgusuna ve kişilerine sadık kalınarak uyarlanmış. Obje tiyatrosunu modern kukla formu olarak düşünen grup, allegorik bir yaklaşımda bulunuyor Cimri’ye. Tabola Rassa uyarladıkları Cimri ile tüm dünyada beş yüzün üzerinde gösteri yapmış ve en iyi oyun, sezonun en iyi oyunu, ile çeşitli festivallerde onur ödülleri, yaratıcılık ve seyirci ödüllerini almış.

Tüm objeler su ile ilgili seçiliyor bu oyunda. Musluklar, borular, pet şişeler kahramanları yansılıyor sahnede. Objeleri kumaş yardımıyla kukla formuna sokan grup karşımıza yaratıcı bir modern kukla tiyatrosu çıkarıyor. Grubun su allegorisini seçişi yaratıcılık adına değil sadece, günümüzde ciddi boyutlara ulaşan içme suyu sorununa dikkat çekmek için bir karşı duruş. Kaynakların bu denli pervasızca yok edildiği ve kaynaklardan yararlanma oranlarındaki dehşete düşüren adeletsizlik cimri oyunuyla sembolize olup, Harpagon karakteri ile karşımıza çıkıyor oyunda. Harpagon bu uyarlamada artık para değil su biriktiriyor ve tüm acımasızlığının, hırsının çevresini soktuğu durum gözler önüne seriliyor.

Oyunda karakterlerin çeşitli musluklar yardımıyla tanımlandığını belirtmiştik. Harpagon’un eski, sarımsı çeşme başı musluğu, çulu andıran ve salkım saçak görünen kıyafeti karakterindeki bencilliği, köhneliği, biriktirme hırsını gözler önüne seriyor. Öte yandan genç karakterler daha modern bataryalar ile karşımıza çıkıyor. Her biri ayrı tip ama hepsi modern biçime sahip bataryalar çeşitli renkteki kumaşlarla desteklenmiş. Gençlerin modernliği bataryalarla sembolize edilirken , özellikle Cleante’nin parlak kırmızı saten örtüsü ile karakterin kişilik özellikleri vurgulanmaya çalışılmış. Alt sınıfı temsil eden uşaklarda ise borular kullanılmış. Hareketli bir uşak olan La Fleeche tek musluklu, kıvrımlı bir boru olarak karşımıza çıkarken, Harpagon’un aşçısı Jaques Usta bir pvc boru ekleminden ibaret. Uşaklar sınıfsal konumlarını vurgulamak için çıplak şekilde, kumaşla donanmadan sahneye çıkartılmış. Cimri’de etkisiz bir role sahip komiser ise renkli pvc borulardan yapılmış bir av köpeği şeklinde sembolize edilmiş. Komiserin av köpeği şeklinde, konuşturulmadan sadece havlayarak sembolize edilmesi klasik metnin yapısıyla da uyum içindeydi.

Oyunun su-susuzluk ile kurulan allegorisi oyunun bütününe sözel ve görsel olarak yansıtılmış. İngilizce olarak sahnelenen oyunda kullanılan basit günlük dil, Moliere’in özüne sadık kalınarak söz esprilerini bolca barındırıyor. Özellikle cinsel espriler amiyane kaçmayacak şekilde Moliere’in halk tiyatrosunun özünü yansıtıyor seyirciye. Biçim olarak batarya ve muslukları sahnede kişileştirirken objenin özellikleri göz ardı edilmiyor, inanılmaz yaratıcılıklarıyla sınırlı olanak sağlayan objeleri birer oyun kişisine çeviriyor grup sahnede. Tüm yaratıcılıklarını gerçek bir Moliere uyarlaması yapmak için kullanan grup, bir saatlik oyun boyunca klasik eserlerin ne kadar güncel olduğunu ve uyarlamalara ne denli açık olduklarını gözler önüne seriyor.

Olivier Benoit ve Asier Saenz de Ugarte’nin oyunculukları görülmeye değer. Ses, beden ve kukla kullanımlarındaki ustalık, seyircinin ilgisini sürekli sahnede tutmayı sağlıyor. Her karakterde değişen tonlamaları, kadın karakterleri konuşmalarındaki beceri, özellikle kalabalık sahnelerde karakterlerin ayrışmasını kolaylaştırıyor. Oyuncu-kukla ilişkisindeki yaratıcılık oyunun bir diğer özelliği. Bir bataryayı kukla olarak kullanırken yaratıcılığın sınırlarını zorlayan ekip, oyuncu-kukla ilişkisinde de aynı yaratıcılığı gösterdi. Kuklanın oyuncu ile girdiği en çarpıcı ilişki Harpagon’un hazinenin çalındığını anladığı sahne oldu. Harpagon gibi kendi tükürüğünü bile biriktiren bir karakter, hazinesinin çalındığını anlayınca ilk olarak oynatıcısını suçlamaya başladı ve oyuncuyu ahşap oyun tezgahına yatırarak öldürmeye çalıştı. Bu sahne hem karakterin eylemlerindeki tutarlılık açısından hem de kukla-oynatıcı ilişkisi açısından zengin bir olanaktı ve doğru biçimde değerlendirildi. Oyuncular her ne kadar objeleri kullanırken kendi beden, ses ve mimiklerini kullansalar da, kuklayı ön plana çıkarmayı tercih ettiler. Bu bilinçli tavırları ışığın kullanımıyla belirginleşti. Işık sürekli kuklaların üzerinde kaldı oyun boyunca ve oyuncular loş bir ışıkta ikincil olarak görüldüler.

Oyun yaklaşık üç metrelik bir ahşap tezgahın üzerinde sergilendi. Sadece iki sahnede (hazinenin saklı olduğu yer) tezgahın altında oyun devam etti. Oyunun sonundaki selam sahnesinde açıklıkla görebildiğimiz tezgahın altı siyah incecik bir kumaşla kaplıydı. Tezgahın altı sahnelerinde kullanılan mum ışığı, buranın hazinenin saklandığı-gömüldüğü yer, loş bir yer altı odası olarak imgelenmesini sağladı.

Ekip, metnin bilindik öyküsünün, iki kişilik oyuncu ekibinin, su teması üzerine kurulan obje biçimlerinin kısıtlı kaldığı zamanlarda oyun heyacanının düşmemesi için görsel ya da yaratıcı sahnelere başvurdular. Bunlara en iyi örnek Valere’in gemi kazasından kurtuluşunu anlattığı sahneydi. Gemi kazasının anlatıldığı sahnede kullanılan duygusal müzik ve ışığın yardımıyla seyircinin dikkati, kazayı bir tepsi üzerinde canlandıran oyuncuya odaklandı. Bu sahnede Valere yarım litrelik Erikli su şisesi ile sembolize edilirken, babası 1,5 litrelik Erikli su şişesiydi. Bir yandan anlatı devam ederken bir yandan da sular gemiyi sembolize eden bar karıştırıcısının içine döküldü. Suyun deniz olması içine konulan tuzla yansılanırken, fırtına karıştırıcının çalkalanmasıyla verildi. Öykünün sonundaki tanınma sahnesi ise Valere’in babası Anselme’nin giysisini kaldırıp Erikli su bidonunun görünmesiyle kahkahalar arasında yansılandı. En çarpıcı örneklerden biri olan bu sahne oldukça dikkat çekici ve oyuncuların anlatıda kullandıkları dil sayesinde eğlenceliydi. Sevişme sahnelerinde verilen görsellik, tutkunun doruğa çıkışı, gençlerin aşkı bu görsel sahnelerin içinde yer aldı. Harpagon’un ancak para (su) ile tatmin olan kişilik yapısı, La Fleeche’in hazineyi çalarken suyun aktarılması sahnesindeki cinsel boşalma ile tersinlendi. Cinsel içerikli sahneler, sahnede komiği öne çıkarılarak ya da gizlenerek üstü örtülü (kumaşlar altında sevişme gibi) verildiği için, oyun bir cinsellik komedisi olarak görünmekten ziyade yaşamın gerçekliği içinde algılandı.

Oyunun sahnelenme yapısı ve içeriği ile gençler için uygun bir yapıya sahipti. Tanıtım broşüründe 15+ yaş olarak açıklanan yaş sınırı bizim Milli eğitim müfredatına uygunluk göstermese de içme suyu sorununa yaklaşımı, yaratıcılığı, görselliği ve metni bakımından genç seyirciler için son derece uygun. Ne yazık ki, gençlerimize internette, televizyonda sınırsız alan sağlarken, Milli Eğitim müfredatındaki el değmemiş kuzular yanılsamasına sanatı kurban ediyoruz. Özellikle klasikleri tanıtma amacını taşıyan Devlet Tiyatroları, Tabola Rassa’nın yaptığı gibi allegorik ve dikkat çekici yorumlara yönelse gençlerde sanatsal formla tanışmanın farklı bir yolunu bulacak, gerçek Moliere ve Shakespeare’i tanıma olanağına sahip olacaklar.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Ceren Okur

Yanıtla