Işıltılı Haşereler: “Philip Ridley Yine Sahnelere Damga Vuruyor!”

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Yaşam Kaya

İngilizlerin şimdiye dek çıkardığı en aykırı yazarı Philip Ridley’in oyunu ‘Işıltılı Haşereler’ İkinci Kat tarafından bu sezon sahnelenmeye başlandı. Yazarın Türkiye’de şimdiye dek hemen tüm oyunları sahnelenmiş durumda. Kürklü Merkür’den günümüze dek oynanan Ridley oyunları In Yer Face – Yüzüne Karşı Tiyatro’nun seçkin örneklerini oluşturdu. Gerçi yazarın dünyasını pek sevmesem de, üretimleri dünya tiyatrosu için çok büyük önem arz ediyor. Philip kaliteli bir yazar. Metinlerde kullandığı dil ve anlattıkları görünmeyen dünyanın gerçek yüzünü suratımıza çarpıyor. Yazdığı oyunun Türkiye versiyonunda Pınar Çağlar Gençtürk, Ünal Yeter ve Selen Uçar görev alırken, sahnedeki farklı işi Eyüp Emre Uçaray yönetiyor.

Konuda devlet tarafından teşvikle kentsel dönüşüme giren bir bölgede Ollie ve Jill adlı çift ev almaya zorlanır. Yıkık dökük evi yaptıkları tadilatla oturulacak bir alana çevirmeleri karşılığında onlara akıl almaz olanaklar sunulacaktır. Bu teşvikin sonucunda fakir hayatlarından yavaş yavaş zenginliğe ulaşan genç evliler, acımasız dünyanın bir parçasına dönüşüp, artık para kazanma hırsıyla evlerini yepyeni boyutlara taşıyacaktır. Konu çok basit gibi gözüküyor, ama olayın içine girdikçe konunun derinlemesine bambaşka anlamlar kazandığını anlıyoruz. Yazarın sürrealist dünyası içinde insanların para kazanma hırsı ile gözlerinin nasıl döndüğünü çarpıcı karelerle izliyoruz. Peki bu nasıl gerçekleşiyor? Kısaca anlatayım. Öncelikle devlet orta sınıf halkı kentsel dönüşümün içine sokuyor ve yıkılan her evin yerine yepyeni zenginlik hayalleri koyuyor. Yıkılan bir ev o rotadan çıkıp giden bir fakir demek. Kanla beslenen bu sistemin devamlılığı olabilmesi için mutlaka ama mutlaka insanların o bölgeye teşvik edilmesi şart. İşte bizim hikaye bu noktadan başlayıp, fakirlerin tamamını yok edene dek sürüyor. Bu yok ediliş bezen dinle bazen de aç insanları doyurmakla gerçekleşiyor. Aslında tüm hikaye kapitalizmin yalanları üstüne kurulu. Ridley, ‘Kentsel Dönüşüm’ sahtekarlığını öyle keskin çizgilerde irdeliyor ki, sizler bir anda Ollie ve Jill adlı çiftin yerine kendinizi koyabiliyorsunuz. Tek amaç fakirin mahallesinden ucuz evi alıp mahalleyi zengin bir muhite dönüştürmek! Ama bunu bir tek olanakla yapıyorsunuz; kan dökmek!

Eyüp Emre Uçaray’ın yönetiminde sahnede büyüleyici bir iş var. Oyunu demirlerle çevrili bir alanda sahneye koyan ekip ilk girişte sizi oyunun son bölümü ile karşılıyor. Fakat burada spoiler verip konunun tadını kaçıracak değilim. Her şeyden önce çerçevenin içinde sahneyi hayal eden ekibin başarısı son derece zekice kurgulanmış. Yönetmenin konudaki geçişleri yine ışıltılar içinde sunulan ölümlere bağlaması harikulade bir düşünce. Tek perdelik ve doksan dakika süren konuyu takip ederken bir dakika bile gözünüzü kırpmadan sahneye odaklanıyorsunuz. Oyuncular bir yandan olanları anlatıyor bir yandan da yaşadıklarını bir bütün şekilde karakterize ediyor. İkinci Kat ile Ridley arasında duygusal bir bağ var, artık buna inanıyorum. Ekibin başarısını arttıran yazar, sanki anlattıklarıyla Türkiye’nin içinden geçtiği dönemlere ayna tutmuş. Halen ‘Kentsel Dönüşüm’ yalanları ile aldatılan ve zenginlik vaatleriyle fakir insanların hayatlarını yok eden güruh öylece ortalıkta dolaşıyor

Pınar Çağlar Gençtürk tiyatro sahnelerinin kadın oyuncu bağlamında vazgeçilmez karakter oyuncusu. Onu izlediğim her oyunda ayrı bir büyüye kapılıyorum. Her sene kendisini geliştiren genç oyuncu ülke tiyatrosu için çok büyük bir ışık. Jill’ in önce annelikle başlayan daha sonra acımasız seri katile dönüşen kimliğini derinlemesine izledik. Tempodan ödün vermeden adeta nefes nefese rolünü tamamlayan Gençtürk, ışıltılı büyünün içindeki gerçek gizemi suratımıza indiriyor. Ünal Yeter de sahnedeki bir diğer başarılı isim. Özellikle Ollie ile belirsiz bir dünyaya yelken açan aile, Yeter’in gözlerindeki hırsla sahnede kendisini var etmiş. Karakteri ile bütünleşen oyuncuyu ayakta alkışlamak gerekli. Sanırım bu sezonun en iyi erkek oyuncu performansı var karşımızda. Selen Uçer, devleti temsil eden yapının en uç hali ve ekibin nirengi noktası!

Cem Yılmazer’in dekor ve kostüm tasarımda yarattığı büyüleyici güzellik, keskin bir zekanın ürünü! İkinci Kat, yine insanı ters köşeye yatıran oyunla sezona damgasını vuruyor. Sizler de bu teatral kara komediye şahit olmak istiyorsanız bir an önce Karaköy’ ün yolunu tutun, pişman olmayacaksınız!

LifeArtSanat

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Yaşam Kaya

Yanıtla