Baba Adam Nur Subaşı

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Savaş Aykılıç

O , eskilerin deyimi ile “şahsına münhasır” bir adamdı.
Bir orijinal/özgün insan , bir özel ve güzel adam.
Allah vergisi davudi bir ses.
Neşeli , eğlenceli , mizah ve akıl dolu bir bakış açısı .
Onun hikayelerini kendi ağzından dinlemeye bayılırdık.
Olmadı Murat Karasu , Zafer Algöz ve diğerlerinden.
Normal konuşması bile bir diksiyon artikülasyon dersi gibi idi.
Benim için Mustafa Nur Subaşı , bir bilge kişi , bir filozoftu.
Her şeyden önce o iyi bir insandı.
Sizin düşüncenize katılmasa bile öyle şeyler söyler öyle mimikler yapar , duraklar/esler verir psikolojik susmalar yapardı ki , sizi ufkunuzu açar , konuya ilişkin değişik olanaklar ve olasılıkların da olabileceğini hissettirir , buldurur , keşfettirirdi.
Konuşmayı çok severdi.
Konuşmaya aşıktı.
Çok iyi bir tiyatro sanatçı olmasının yanı sıra çok da yetkin bir konuşmacıydı / dublaj/seslendirmeci idi de.
Bir siyam kedisi vardı : Siyami Bey !
Siyami Bey’in hikayeleriyle büyüdük !
Aslında hepimiz bilirdik ki o Nur Bey’dir ! Siyami Bey ke(n)disidir.
Daha yaşarken efsane oldu hikayeleri.
Kelimelerle oynamayı çok severdi.
Çeşitli söz oyunları , çağırışımlar , göndermeler , bağlam kurma , metafor , teşbiğ , benzetme , tersinleme en sevdikleriydi.
“VERİN PARAMI GİDEYİM !” , derdi mesela sohbetin ortasında.
Onu yeni dinlemeye başlayanlar bu sözden bir şey anlamaz eskiler ise konunun gitgide soyuta battığını , katılmadığı illüzyonlara girilmesine Nur Bey’in tepkisi olduğunu hissederlerdi.
Bir de kim bilir o sektörlerde yapılan işin karşılığı olan paranın istenmesi , alınması , alınamaması , peşine düşülmesi , bin kere istenmesi , verilmemesi vb. yalana dolana , kandırmaya , illüzyona bir mizahi tepki.
Evet , iflah olmak nedir bilmeyen bir illüzyonkırıcı , illüzyonsavar biri idi Nur Bey.
Doğrucu Davud’du .
Sinoplu Diyojen gibi , İskender dahi olsa karşısındaki , kurtulamazdı elinden ve dilinden onun.
Kim olursa olsun , eğer hatalı ise , karizması çizilir , sahtekarlığı bir şaka , bir nükte ile şak diye ortaya konurdu.
“LANGİRİ LİNGİRİ İŞLER !” , diye eleştirirdi yanlışları , eksikleri.
“ALTINBAŞ YOK MU ÇOCUĞUM ! ” Favori içeceği Altınbaş marka rakı idi !
Onun garsonlara seslenişine ,onlarla sohbetine , diyaloglarına doyamazdınız.
“HAP YAP , PARA KAP !” , derdi , mesleksiz , işsiz güçsüz , çıkarcı , istismarcı insanları anlatırken.
“ULAN HELAL- OLSUN ! ” i diye başlardı söze.
O bizim gülen nurumuz , gönül pınarımız , gölgesinde dinlendiğimiz , eğlendiğimiz , suları ile aklımızı yıkadığımız , mizahından , şakasından kana kana içtiğimiz subaşımızdı.
İnsana , tiyatroya , sevmeye , aşka aşıktı.
İşini aşkla tutkuyla yapanı sever sayar ve taktir ederdi.
Herkes konservatuvarda ağzında kalemle diksiyon ve artikülasyon çalışırken , (kendi deyişi ile) kendisinin konuşmayı bile doğru dürüst bilmeyen ve beceremeyen bir çaylak olarak herkesten fazla ve üç parmak kalınlığında sopalarla sabahlara kadar nasıl temrin çalıştığını bizzat kendisinden dinlemiştim.
Ben de , dinleyene kadar , bu davudi sesin ve diksiyonun ona doğuştan , Allah vergisi olduğunu sanıyordum.
Çalışmanın , disiplinin nereden nereye gelebileceğinin yürüyen canlı bir örneği idin sen !
En son Nutuk’un tamamını kaç cd’de seslendirmişti.
Bütün Türkiye onu ramazan iftarlarında TRT 1’deki o ünlü anonstan tanırdı.
” SENİN RIZAN İÇİN ORUÇ TUTTUM . HAMDOLSUN VERDİĞİN NİMETLERE , SAĞLIK VE AFİYETE.”
Kimseyi kırdığını , üzdüğünü ne işittim ne tanık oldum.
Aksine onunla tanışıp da onu sevmeyeni , arkadaşı , dostu , giderek fanı / takipçisi olmayanı görmedim.
Adam gibi adam olduğu için rakıyı da adabınla içmeyi bilirdi. Bir büyükten sonra bile dilinin bir kere bile sürçtüğünü görmedim.
Emekli de olsa o bizim hala ağabeyimiz , babamız idi.
Onu çok özleyeceğiz ve her vesile ile anarak anısını canlı tutacak onu başkalarına da anlatarak her zaman aramızda hissedeceğiz.
Senin çekimin tamamlandı. Paranı aldın gittin ! Sensiz daha zor çekilecek bu çekim artık bizler için.
Tek tesellimiz senden kalan kayıtlar !
O yüzden hep bizimle , aramızda olacaksın.
Seninle aynı dönemde yaşamış olmaktan gururluyuz , mutluyuz.
Seni yakından tanımış olmakla bahtiyarız.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Savaş Aykılıç

Yanıtla