IO: “Bir Şahika Tekand Oyunuyla Daha Festival Açmak”

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Yaşam Kaya

23. İstanbul Tiyatro Festivali Şahika Tekand’ın kurucusu olduğu Stüdyo Oyuncuları’nın IO oyunuyla seyircisine perdelerini açtı. Geçtiğimiz diğer festivalde olduğu gibi, İKSV 23. İstanbul Tiyatro Festivali, Şahika Tekand oyunuyla İstanbul seyircisini selamlama ihtiyacı duymuş. Bazen bazı inatlaşmalar kişisel algılardan kaynaklanır ve bu gerçeği unutmadan gösterinin genel yapısına baktığımız vakit, ortaya konan projeyi bizim inatla sevmemiz beklenir. Bir önceki festivalde Godot’yu Beklerken oyununda söylediğim gibi, Stüdyo Oyuncuları elbette tiyatromuz için çok mühim yerde duruyor, fakat yine hüsranlarla dolu bir festival açılışına imza attıkları için grubun özeleştiri yapmasının zamanı gelmiştir diye düşünüyorum. Şahika Tekand’ın yazıp yönettiği IO bizleri mitolojik bir yolculuğa çıkarırken, klasik Yunan tragedyalarından alıştığımız tekniklerle sahnede Zeus kimliği üzerinden yönetici tabakaya göndermelerde bulunuyor. Oyun metin ve oyunculuk bağlamında ciddi başarıya ulaşırken, yönetimsel anlamda büyük problemleri içinde barındırıyor.

İnsan neden isyan etmeli? Neden bir düzene başkaldırırız? IO bu minvalde kişisel bellekleri sorgulayan, bunu yaparken daha çok Zeus’un baştan çıkarttığı tapınak rahibesi Io’nun geri dönüş hikâyesi üzerinden kendisine çıkış kapısı buluyor. Şahika Tekand zeki bir kadın. Kendisinin teatral yolculuğunu bir eleştirmen olarak yakinen takip ediyorum, üretimleri ciddi anlamda bizi bize şahane tonlarda anlatıyor. Dönüp dolaşıp bu adam neden bizimle ilgili hep kötü yazılar yazıyor? demesini cidden istemem. IO için her noktası kötü bir proje demek başlı başına bir önyargı olur. Ama festival açılışında insanı cezbeden çarpıcı Şahika Tekand yorumunu yine göremedim. Belki de oyunun ilk gösterimlerini İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında gösteriliyor oluşu yargının oluşumunda önemli etken. İsmini şimdi vermeyeceğim ama Kadıköy’ün köklü tiyatro grubundan bir tanesi biz eleştirmenlere yeni oyunları çıkardığı zaman ilk altı oyun için yer ayırmaz. Önceleri bu duruma çok kızardım, fakat şimdi o gruba hak veriyorum. Şahika Tekand’a da buradan ciddi gönderme yapmam lazım; bence oyunun festival öncesi üç beş özel gösterimi olması gerekir. Seyirci izlemese de olur, biz de izlemeyelim, grup kendisini çok çok çok izlesin, sonra festivalde arenaya çıkar. Bazı eksiklikler giderildikten sonra her şey oturur. Mesela koro kullanımı ve durağan giden öykü bizleri doğal insan sesinden çıkan ritmin o gizem dolu rüya yolculuğunun içine katamıyor.

IO rolünde sahneye çıkan Şahika Tekand oyunculuk bağlamında ciddi anlamda kusursuz iş çıkartıyor. Örneğin Zeus’ un nehir tanrıçasını aşağılayıp, daha doğrusu kullanıp bir çöp gibi yeniden insanların içine göndermesi sonucu, Zeus’un düzenini yıkmak için uğraşan karakterine bedeniyle, sesiyle muhteşem bir ahenk katıyor. Tekand’ın yazdığı metin kadar oyunculuğu da çok iyi. İnsanlar korkak, düzenin sistemsel koruyucusu konumunda. Zeus’u erkek bir metafor olarak değerlendirdiğimizde olayın feminist başkaldırıya evirildiğini anlarız. IO alabildiğine dışlanırken kendisini feda etmekten kaçınmayan yapısı sahnede Tekand’ın sayesinde ışıl ışıl parıldıyor. Oyunun diğer karakterlerinden Deniz Karaoğlu (Kratos), Gökhan Küçük (Hermes) ve Yiğit Özşener (Prometheus) rollerinde şahane iş çıkarmış. Özellikle isyan eden karakter olarak bildiğimiz Prometheus’un düzene karşı çaresizliği bizleri içten içe düşündürdü. Yiğit Özşener sağlam oyuncu, Godot’yu Beklerken oyununda Pozzo karakterinde insanları etkileyen iş çıkarmıştı. IO insanlar tarafından lanetli ilan edilmesi ve lanetli kişilerden insanların uzak durması ise, alışılagelmiş sistemlerinin dışına çıkmaktan korkan yığınların fotoğrafı konumunda.

Şahika Tekand aydınlanma tragedyası yaratırken, oyunculuk ve yazarlık alanında son derece iyi iş çıkarmış, ama gelgelelim yönetimsel olarak başarısız bir proje ortaya koyuyor. Esat Tekand’ın sahne ve kostüm tasarımında yarattığı mucize, oyunun önünü açan önemli ayrıntı. Oyunun üzerinde biraz daha çalışılsa (hareket düzeni, koronun olayları yavaşlatan yapısı…vs) eminim sadece festivale değil, sezona damga vuran çok başarılı bir proje ortaya çıkar.

LifeArtSanat

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Yaşam Kaya

Yanıtla