Hrant Dink, Pippa Bacca, Münevver Karabulut ve Atış Serbest…

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Studio 4, sanatsal çalışmalarına İstanbul’da başlayarak 2002 yılından bu yana New York odaklı sürdüren kolektif bir grup. Grubun yaptığı çalışmalar, Türkiye gerçeklerini örtbas etmeyen nitelikte ve şu an içinden geçtiğimiz dönemi gençliğin gözünden gösteriyor. ‘Şiddet’ olgusunun toplum üzerinde bıraktığı etkiyi tiyatro sahnelerine aktaran Studio 4, kısa süreliğine ve tesadüfen bir araya gelen üç genç üzerinden ‘korku toplumuna’ dönüşen Türkiye insanını anlamamızı kolaylaştırıyor.

Şiddetin hangi türlüsü tehlikeli?

Oyun, Euripides ve Orestes 2.0 Charles L. Mee metninden yola çıkılarak seyirciye sunuluyor. Klasik tiyatronun anlatı teknikleri oyunda görünmezken, çağdaş batı teknikleri ile donatılmış dans figürleri, Suzuki ve view points tarzı bedensel anlatılar oyunda genişçe yer edinmiş. Sahnede kullanılan birkaç sandalye ve bir masa insan bedeninin anlamlı şekillere bürünmesini kolaylaştırırken, oyuncuların fiziksel dinamizmleri konunun akışını kolaylaştırıyor. Sıradan üç seyircinin şiddetle dolu yaşantıları anlatılan öykülerle birleşirken, bu birleşim üç kişi arasında doğacak şiddeti de ateşliyor. Düşünceleri yüzünden Hrant Dink’in sokak ortasında vurulması ve devletin bu cinayetten dolayı Hrant’ı suçlu bulması; barış adına dünyayı gelinliği ile gezmek isterken tecavüz edilerek öldürülen Pippa Bacca’nın sahipsiz ortada kalışı; sevgilisi tarafından korkunç biçimde hayatına son verilen Münevver Karabulut cinayetinin çözümsüz kalışı sahnedeki üç gencin davranışlarını da bozmaktadır. Bireysel cinayetlerle başlayan ve toplumda hastalık gibi çoğalan şiddet, daha ne tür şiddetler doğuracaktır?
Oyun, bir masa etrafında bir araya gelen, dünya ile bağlantılarını kesmiş gençlerin isyanını; anlamsız hakaretlerle, itişmelerle, tartışmalarla anlamlı bir bütünlüğe dönüştürmüş. Konuda dikkat çeken en önemli durum iletişimsizlik zafiyeti… Özellikle toplum olarak birbirimizi dinlemediğimiz gerçeği oyunda belirginleşmiş.

İlkel Toplum Milliyetçiliği Yayılıyor

Atış Serbest, şiddet olgusunun yaygınlaşmasının nedenlerini aktarırken, köhnemiş milliyetçiliğin tehlikelerine de değiniyor. “İstiklal Marşı” ironisi düşünce üretiminin durduğu noktayı göstermesi açısından çok önemli! İnsanların sıradan bir konu hakkında konuşurken, köhnemiş milliyetçilik duyguları ile birden saldırganlaşmaları günümüzü anlamamız açısından yol gösterici! Oyunun ulusal değerlerle toplumsal değerleri kıyasıya eleştirmesi seyirciyi çatışma içinde bırakıyor. Bu çatışmanın temelinde yatan duyguların hepimizin içine işlenmesinin bir devlet politikası olduğu gerçeği oyun içinde hissediliyor. Oyunda “şiddet” olgusunun kökenine eleştirel bir yolculuk yapılıyor. Fikirsel çatışmalar, insan hakkı ihlâlleri ve demokrasi dışı davranışlar ilkel milliyetçiliğin oluşmasında baş etken olarak gösteriliyor.
Oyunu Onur Karaoğlu sahnelere uyarlamış. Fatih Geçkal’ın çevirisi ile Onur Karaoğlu’nun yönetimi başarılı bir projenin ortaya çıkmasına neden olmuş. Fakat oyunun uzun olduğunu söylemek lazım. Ayrıca duyguların seyirciye ulaştırılmasında bedensel objeler yetersiz kalıyor. Masa ve sandalye dışında daha çok dekor kullanımı gerekli. Ayrıca anlatının biraz daha sadeleştirilmesi konuyu daha bir anlaşılır kılar. Işığın oyundaki değişime öncülük etmesi güzel düşünülmüş. Fatih Geçkal, Zinnure Türe ve Şafak Ersözlü hızlı tempolarıyla oyunu baştan sona sürüklüyorlar. Oyuncuların olayları yaşayarak aktarmaları konuyu güçlendirmiş. Üç oyuncu oyun boyunca başarılı!

Toplumsal şiddetin günden güne tırmandığı günümüzde Atış Serbest oyunu tırmanan şiddeti sahnelerden politik bir bakış açısıyla eleştiriyor. New York’ta yaşayan ekibin Türkiye gerçeklerine nesnel ve doğru bir bakış açısıyla eğilmeleri ülke sanatına büyük değerler katıyor. Hrant Dink, Pippa Bacca, Münevver Karabulut ya da başkaları… Şiddetin her türlüsünün eleştirildiği “Atış Serbest” Türkiye Tiyatrosu’nda çok ses getirecek.

Birgün

 

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Yaşam Kaya

Yanıtla