Hamlet – Martı: “Zorlu PSM İki Kısa Kültte Başarılı Oldu mu?”

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Yaşam Kaya

Zorlu PSM, korona salgınından sonra dijital platformlara dönme önerimi çok farklı bakış açısıyla hayata geçiren kurum oldu. ‘Dijital Sahne’ adı verdikleri yapılanma içinde, dünyanın kültleşmiş tiyatro oyunlarını iki kişilik performanslarla sahneye koymaya başladı. Hamlet ve Martı oyunlarıyla seyircisi karşısına geçen kurum, bu bildiğimiz uzun iki metni kısaltarak ‘sinematografik tiyatro’ mantığı içinde seyirciye ulaştı. Tiyatronun günümüz dünya koşulları içinde dijital ortama kaymaktan başka çaresi yok. Eski alışkanlıklarımızla teatral mantığı ilerletmemiz mümkün değil. Grupların oyunları sahneleme teknikleri, seyirciye ulaşma yöntemleri, oyunculuk bağlamında sahnedeki duruşları 2020 yılından itibaren tamamen değişecek. İçinden geçtiğimiz dijital dönüşüme ayak uyduramayan birçok tiyatro grubu maalesef tarih sahnesine gömülecek. Şu anki değişim gelecek için çok ama çok önemli. Zorlu PSM, birçok sahne gibi bahsettiğim dönüşümün parçası olmayı başardı.

İbrahim Çiçek’ in uyarlayıp yönettiği Shakespeare’ in ünlü oyunu ‘Hamlet’ ve Çehov’un unutulmaz başeseri ‘Martı’ geçtiğimiz hafta ve bu hafta yayına girdi. İki oyunu kısaltıp, iki karakter üzerinden işleyen Çiçek, olayın içinden cımbızladığı önemli gelişmeler ve anlatıcı tekniği ile sıra dışı bir çalışmaya imza attı. İki oyunun birbiri arasında süre farkı bulunurken, geçen hafta Hamlet ile başlayan bu hafta Martı ile devam eden gösterilerin eleştirilerini ürünler çoğaldıkça yazmayı tercih ettim. Sonuçta ortaya konan ürünü kıyaslayacak bir ürün daha olması gerekli idi.

HAMLET

Shakespeare’in dünyada en fazla sahnelenen oyunu olan ‘Hamlet’ i yuvarlak hesap 20 dk.’lık bir gösteriye dönüştüren İbrahim Çiçek; Hamlet ve Ophelia arasında süregelen aşk, ihanet, sadakat kavramları üzerinden dünyaca ünlü oyunun önünü açan algı oluşturmuş. Çekim kalitesi ve sahnedeki dekor tasarımın muhteşem yöntemle belirlendiği oyunda, öylesine derinlemesine sahneler var ki; oyuncuların duygusal geçişleri ‘sinematografi’ algı eşliğinde seyirciye uzanmış. Hamlet rolünde Cem Yiğit Üzümoğlu’nu Netflix’te yayınlanan Rise of Empires: Ottoman dizisinde II. Mehmet rolünde izlemiş, yazmıştım. Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı mezunu olan oyuncu yine rolünün hakkını vermiş, Hamlet’ in intikamla dolu hırsını net biçimde hissettiriyor bizlere. Ophelia’da ise kendisini tiyatro sahnelerinde defalarca kez izlediğim ve yazdığım Damla Sönmez’ in çatışmalı/başarılı yorumunu gördük. Sönmez’ in karakter canlandırmadaki ustalığı her noktada hissediliyor. Sahne tasarımda kullanılan aynalar oyun içinde oyun mantığının aktarımı açısından muhteşem!

Oyunda tek sıkıntı, yönetmenin konuyu kısa tutması. Tamam, iki kişi arasındaki konu uzadıkça sıkıcı noktaya doğru ilerlemesi mümkün, fakat gösteri 30 dk. kadar olsa idi, tüm anlatı üstünde etkin konumda olurdu. Şu halde Hamlet’i bilmeyen birisi için oyunu anlamak pek mümkün değil! Bir de yönetmene tek soru soracağım; neden gösterinin prömiyerini canlı yayınlamayı düşünmemiş?

MARTI

Çehov’ un Martı oyunu, dönemin Çarlık Rusya’sında dört karakter arasında geçen bir trajedi. Hamlet’ e bol bol göndermeleri içinde barındıran konuda göl kenarındaki çiftlikte bir araya gelen, kahramanların sanat üzerine yaptıkları sohbete şahit oluruz. Yazar, yönetmen ve oyunculardan oluşan gruptaki herkes birbirinden bağımsız düşüncelere sahip olsa da, bulundukları mekanın büyüsüne kapılıp, ait oldukları yerden ayrılamazlar. Çehov sözde sanatçı kimliğindeki insanların yaşadığı kimlik kargaşasına ayna tutarken, bir yandan da dönemin karakterleri üzerinden Rusya’daki yozlaşmaya dikkat çeker. Martı metaforundan hareketle, aslında herkesin ölmüş bir martıdan farkı olmadığını yüzümüze yüzümüze vurur. Konstantin, Sorin, Nina, Şamrayev, Polina, Maşa, Trigorin, Dorn… karakterlerinin üzerinden yürüyen öykünün temelinde yozlaşmış kültürel değerler, ahlaki toplumsal sorgular yer edinir. Çehov tüm bunları gösterirken ölümsüz bir eser yazdığını yaşadığımız güne bakarak anlıyoruz.

Oyunda yönetmen İbrahim Çiçek, Nina ve Treplev üzerinden öyküde ilerlerken, Rusya’nın yaşadığı sınıfsal çatışmayı, kendisine entelijansiya denilen bir avuç azınlıktan yola çıkarak gösteriyor. Yönetmen iki karakterle, Martı’nın mantığını yuvarlak hesap 30 dk’lık anlatıya sığdırmış. Dekor tasarımına hayran kaldığım oyunda, özellikle derinlemesine sahne yapısı insanı gösterinin içine çekiyor. Burada yönetmenin anlatısındaki doğallığa oyuncuların doğallığı da eklenmiş; fakat Nina rolünde Öykü Karayel şiveli konuştuğunun farkındadır umarım. Kendisini ‘Bir Başkadır’da izledim, yazdım; dizide konuşmasına benzer şiveye doğru kayıyor cümleleri! Selahattin Paşalı’nın Treplev’de umutsuz karakterine katkısı çok iyi.

‘Hamlet’ ve ‘Martı’ oyunlarını uyarlayan ve yöneten İbrahim Çiçek, benim 2012 yılından bu yana dillendirdiğim ve yazdığım ‘sinematografik tiyatro’ sistematiğinden yola çıkıp kaliteli iki oyun ortaya koydu. Zorlu PSM’nin ‘Dijital Sahne’ gösterileri William Shakespeare’e ait “On İkinci Gece”, “Romeo Juliet”, “Hırçın Kız”, “Bir Yaz Gecesi Rüyası” metinlerinin yanı sıra Anton Çehov’un “Ayı”, “Üç Kız Kardeş”, Sofokles’in “Antigone” ve Henrik Ibsen’in “Nora” adlı oyunlarıyla devam edecek!

LifeArtSanat

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Yaşam Kaya

Yanıtla