İfşalardan Nana’ya: Hiçbir Kadın Yalnız Değildir

Pinterest LinkedIn Tumblr +

(Evrim Kepenek’in Bianet’te yayımlanan yazısının bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.)

Fotoğraf ve sanat çevresinden kadınlar, kendilerini sözlü ya da fiziksel olarak taciz eden erkekleri ifşa etmeye başladı.

Kimi bu sürece “Türkiye’nin #MeToo’su” diyor, kimi de her zamanki gibi “Neden zamanında söylemedin?” diyerek failleri aklamaya çalışıyor.

Taciz ve istismar olaylarında sıkça duyduğumuz bu sorunun psikolojik açıdan ne anlama geldiğini bilmeyenler olabilir fakat yanıtın kökleri oldukça açıktır: Hayatta kalanın geç konuşmasının en temel nedenlerinden biri, taciz ya da istismar anında donma tepkisiyle hareket edememesi, yani o anda savunma mekanizmasının kilitlenmesidir.

“Neden sustun değil neden susturuldun”

Sosyolog arkadaşım Zeynep Duygu’nun sosyal medyada yaptığı paylaşım bu noktayı çok güzel özetliyor. Duygu şöyle diyor:

“Beyanın gecikmesi bir çelişki değil; travmanın, güç ilişkilerinin ve toplumsal baskının sonucudur. Travma mağdurun sözünü dondurur, failin konumu konuşmayı imkânsızlaştırır, toplumun suçlayıcı dili suskunluğu derinleştirir. Gecikme, şiddetin gerçekliğini azaltmaz; aksine mağdurun hangi baskılar altında susturulduğunu görünür kılar.
Bu yüzden asıl sorulması gereken ‘Neden sustun?’ değil, ‘Neden susturuldun?’ sorusudur. Tacizin zamanı yoktur; şiddetin zamanı yaşandığı andadır. Beyanın zamanı ise mağdurun güvenliği, toplumsal koşullar ve dayanışma hattıyla ilgilidir. Dolayısıyla her beyan, hangi anda dile getirilirse getirilsin, esastır ve hakikati ifade eder.”

Buna rağmen hâlâ bazıları, “Ama falanca erkek işsiz kaldı, değer mi bu açıklamaları yapmaya?” diyebiliyor.

Bir başka kadının anlattığı gibi, kimi erkekler ise taciz/istismar ettikleri kadının kulağına utanmadan, “Yine yapayım mı?” diye fısıldayacak cüreti kendilerinde bulabiliyor.

Haberini yapmak için bir araya geldiğim bir kadın, çocukken yaşadığı istismarı artık gözyaşlarına teslim olmadan, dimdik anlatmıştı. Aynı kadın yıllar sonra ise, o istismarcıların yakınlarından birinin yetişkin bir kadın olduğunda ona şu korkunç soruyu yönelttiğini söylemişti: “Zevk aldın mı?”

Anlayacağınız, bu yalnızca tek bir örnek değil, benzer yüzlerce anlatıya tanıklık ettim, dinledim.

Bu akıl almaz fail kollamacılığını çoğunlukla erkeklerden duysak da, az da olsa kadınlardan da yükselen oluyor.

Oysa mesele çok açık: İfşa edilen kişi işsiz kalabilir, rolünü kaybedebilir, bazı kapılar yüzüne kapanabilir. Varsın olsun. Çünkü onlar hayatlarına bir şekilde devam ediyorlar. Ama kadınlar ve çocuklar için aynı şey söylenemez. Onların yaşadığı cehennem, ne kelimelerle, ne kitaplarda ne filmlerde, ne belgesellerde anlatılabilir.

Dolayısıyla bir erkeğin “ucuz bir TV dizisinden çıkarılması” ya da “bir müzikalden uzaklaştırılması” kadınların ve çocukların yaşadığıyla kıyaslanamaz bile.

Yanılıyorsunuz

Kimin hakkı var bir kadının çocukluk cennetini cehenneme çevirmeye, sonra da büyüdüğünde onu yargılamaya? Sanıyorsunuz ki tacize uğrayan kadınları “O saatte orada ne işi vardı? O eteği giymeseydi!” diye suçlayanlar, istismar edilen çocukları suçlamıyor. Yanılıyorsunuz. Bu ülkenin erkek egemen yapısı tam da böyle işliyor: Taciz edilen kadın suçludur, istismar edilen çocuk suçludur, hatta çoğu kez görüyorsunuz erkeklerin öldürdüğü kadınlar dahi suçlu ilan edilebiliyor.

“Koruma kararına rağmen kapıyı açtı” diyebiliyor bir yetkili. Bu arada Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı Müjde Tozbey, “Tüm koruma kararları olmasa da koruma kararlarının yine de kadınlar için koruyucu nitelikte olduğunu” anlatıyor. Aklıma gelmişken bu detayı da iliştirmiş olayım.

Yeri gelmişken bazen de tam tersi durumu görebiliyoruz. Bir kadın başarılı olduğunda, biraz prestijli bir hayat sürdüğünde bazı erkekler de onun saygınlığını azaltmak itibar kaybına neden olmak için kadına akıl almaz iftiralar atabiliyorlar.

Özcesi, ifşa eden, yaşadıklarını cesaretle dile getiren kadınlara ve LGBTİ+’lara güç, dayanıklılık ve nefes diliyorum. Nefesiniz tükenmesin, sözünüzü dilediğiniz yerde ve zamanda söyleme gücünüz hiç eksilmesin. Yanınızdayım!

Devamı için tıklayın.

Paylaş.

Yanıtla