Hamlet’in Yazınsal Kaynakları

Derleyen: Gülbahar Tunç

Bu metin, Mimesis Tiyatro/Çeviri-Araştırma Dergisi’nin 10. sayısında (Ocak 2004) yayınlanmıştır.

Bu derleme editörlüğünü Harold Jenkins’in yaptığı The Arden Edition of the Works of William Shakespeare-Hamlet (Methuen & Co. Ltd., 1982), editörlüğünü Philip Edwards’ın yaptığı Hamlet, Prince of Denmark (Cambridge University Press, 1985), Mina Urgan’ın Shakespeare ve Hamlet (Cem Yayınevi, İstanbul, 1996) ve editörlüğünü T. J. B. Spenser’ın yaptığı The New Penguin Shakespeare Hamlet (Penguin Books, Londra, 1980) adlı kitaplardan yararlanılarak hazırlanmıştır.

Tiyatro literatürüne baktığımızda, Shakespeare’in en ünlü eseri olarak kabul edilen Hamlet’in tam olarak ne zaman yazıldığına, hangi kaynaklardan beslendiğine ya da günümüze kalan metnin özgünlüğüne dair kesin bir bilginin olmadığını görürüz. İngiliz Edebiyatı ve tiyatro tarihiyle uğraşan yazarlar arasında bu konularda farklı görüşler ortaya çıkmış olsa da genel olarak belli noktalarda ortaklaşılır. Bu nedenlerden ötürü, Hamlet’in yazınsal kaynakları üzerine tek bir yazı sunmak yerine, Hamlet konusunda Tiyatro Boğaziçi’nin sürdürdüğü eğitim araştırma çalışması sürecinde yararlandığımız bazı kaynaklardaki ortak görüşleri derlemeyi daha uygun bulduk.

Hamlet’in Yazıldığı Tarih

Shakespeare’in ünlü oyunu Hamlet, yazarın tiyatro kariyerinin ortalarında yazıldı ve sahnelendi. Oyun hakkındaki birçok konuda olduğu gibi sahnelendiği yıl konusunda da bir deliller karmaşası vardır ve bu kesin bir tarih üzerinde karar kılmayı engeller. Ancak bazı noktalar kesin gibi görünür. Buna göre Hamlet 1598 sonbaharından önce sergilenmiş olamaz; çünkü tiyatro tarihçileri tarafından önemli bir kaynak olarak kabul edilen Francis Meres bu tarihe kadar gördüğü oyunları ve görüşlerini yazdığı Palladis Tamia adlı eserinde ondan söz etmez. Hamlet’in 1599 yılında oynanmaya devam eden Julius Ceasar’dan daha sonra sahnelenmiş olabileceğine dair genel bir kanı hakimdir. Buna neden olarak Hamlet’te III. Perde 2. Sahne’de oyuncuların gösteriye hazırlandığı bölümde Hamlet ile Polonius arasında geçen diyalog gösterilir:*

Hamlet    :…Sayın Lord, üniversitede bir kez sahneye çıkmıştınız değil mi?

Polonius  : Çıktım, efendimiz; iyi bir oyuncu da olduğum söylendi

Hamlet    : Neyi oynamıştınız?

Polonius  : Jül Sezar’ı. Sarayda öldürüldüm. Brutüs öldürdü beni.

Hamlet    : Böyle bir saray öküzünü öldürmek ne canavarlık!…

(Hamlet, III. Perde, 2. Sahne)

E. A. J. Honigman[1] ve başka tiyatro araştırmacılarına göre, Shakespeare’in oyuncularından John Heminges’in Ceasar ve Polonius’u, Richard Burbage’in Brutüs ve Hamlet’i oynadığı oyunlarda benzerlik taşıyan iki nokta var: Bunlardan birincisi her iki oyunda da ölen ve öldürülenlerin aynı oyuncular tarafından oynanıyor olması. İkincisi ise, Burbage’in her iki oyunda oynadığı entelektüel rollerin (Brutüs ve Hamlet) iyi-niyetli cinayetler işlemesi. Brutüs ve Hamlet karakterlerinin her ikisi de kitaplara düşkün, düşünceli ve dostları tarafından saygı gören karakterler olarak çizilirler ve onlardan ülkedeki kötü gidişatın sembolü olan bir takım insanları -Julius Ceasar ve Claudius- ortadan kaldırmaları beklenir. Her iki karakter de bu zor siyasi görevi yerine getirmede tereddüt ederler.

Oyunun tarihi konusunda çokça bahsedilen bir başka görüş ise, Windsor’ım Şen Kadınları’nda geçen “Söylesenize kuzum, nedir böyle davranışınızın sebebi bana?” repliğinin doğrudan Hamlet’in V. Perde, 2. Sahnesi’nden alınmış ve Hamlet’in, sahneleniş yılı kayıtlara 18 Ocak 1602 olarak geçen bu oyundan daha önceki bir tarihte Lord Chamberlain’s Men’in repertuarına girmiş olabileceğinin düşünülmesi.

Bütün bunların ötesinde, Hamlet’in Folio baskısında, II. Perde 2. Sahne’de geçen bir olgudan hareketle çoğu tiyatro otoritesi, oyunun kesinlikle 1601’de sahnelendiğini kabul eder. Hamlet’te sözü edilen sahnede o sırada çocuk oyunculardan oluşan tiyatroların iyice po­pülerleştiği, hatta yetişkin oyuncuların oynadığı tiyatroları seyircisiz bıraktıkları İngiliz tiyatro tarihine Londra’daki “tiyatrolar savaşı” olarak geçen döneme Shakespeare tarafından doğrudan bir gönderme yapıldığı iddia edilir:

Rosencrantz    : … Ama, efendimiz; bir alay çoluk çocuk çıktı ortaya, sahnede çılgınlar gibi cıyak cıyak bağırıp çılgınca alkışlanıyorlar. Son moda onlar şimdi; öteki tiyatrolara kaba halk sahneleri diye öyle veriştiriyorlar ki, nice eli kılıç tutanlar kaz kanatlarının hışmına uğramaktan korkup, şehir tiyatrolarına gidemez oldu.

Hamlet            : … Bu kuşlar yalnızca öttükleri sürece mi kalacaklar sahnede? Günün birinde şehir tiyatrolarına geçecek olurlarsa, ki geçinemeyince ister istemez öyle olacak, bu çocukları tutan yazarlar, onların gelecekleriyle oynamış olmayacaklar mı?

Rosencrantz    : Doğrusu, her iki taraf bir hayli gürültü kopardı, halk da hepsini kışkırtmaktan geri kalmadı. İş öyle kızıştı ki yazarlar, oyuncular bu kavgaya katılmadıkça, oyunlar para getirmez oldu.

Hamlet            : Çocuklar mı kazandı sonunda?

Rosencrantz    : Hem de nasıl, efendimiz; Herakles’i bile hakladılar, sırtındaki dünya ile birlikte.

(Hamlet, II. Perde, 2. Sahne)

Kayıtlara göre çocuk oyuncular başta The Blackfriars olmak üzere çeşitli tiyatrolarda oynadıkları oyunlarla özellikle 1601 yılında epey gürültü koparmışlar ve seyirci sayısı bakımından bir çok büyük tiyatroyu zor durumda bırakmışlar.

Burada özetlediğimiz çeşitli tiyatro otoritelerinin uzlaştığı noktalardan hareketle Hamlet’in kesin olarak 1599 ve 1602 yılı sonu arasında bir zamanda, büyük bir olasılıkla da 1601 yılında yazıldığı/ sahnelendiği söylenebilir.

Oyunun Basımı ve Farklı Metinler

Hamlet söz konusu olduğunda akla gelen ilk sorulardan biri günümüzde kullanılan metnin ne kadar özgün olduğudur. Zira oyunun birbirinden çeşitli ölçülerde farklılıklar içeren üç baskısı olduğu biliniyor.

Hamlet’in “kötü quarto”* diye bilinen ilk baskısı (Q 1) 1603 yılında yapıldı. Oyunun bu ve daha sonra yapılan diğer baskıları arasında büyük farklar oluşu, genel olarak bunun, gün ışığına çıkan ilk metin oluşuna ve Shakespeare’in bu metni daha sonra değiştirmiş hatta tekrar yazmış olmasına bağlanır. İlk baskının oyunun sahneleme metnine dayanılarak oluşturulduğuna inanılır ve metin, yazarın sahnelere ilişkin notlarını veya yönergelerini barındırmaz. Hamlet’in diğer baskılarıyla karşılaştırıldığında bu baskı, eksik sahnelerin ve söz tekrarlarının en fazla oranda bulunduğu; yer ve isimlerde hatalar yapıldığı ve bir Hamlet oyununa göre kısa sayılacak (2200 satır) bir metin olma özelliği gösterir. Bu sorunlar da “kötü quarto”nun yalnızca bir-iki oyuncunun hafızasında kalanlarla yeniden oluşturulduğu kanısını güçlendirir. Birinci quartonun, Hamlet baskıları arasında en az güvenilen metin olduğu söylenebilir.

1604 yılında basılan ve “iyi quarto” diye bilinen ikinci quartonun (Q 2) Shakespeare’in kendi el yazmalarına dayandığına, hatta bu ikinci baskının yazarın yazdıklarını doğrudan yansıttığına inanılır. Bu metinde yazarın sahnelere dair yönerge ve notlarının fazlalığı göze çarpar. Yine de birçok yönergede yazarın neyi kastettiği anlaşılamadığı için bazılarının çıkarıldığı ya da daha anlaşılır olacağı düşüncesiyle baskı sırasında birçoğunun değiştirildiği sanılıyor. Dizgi hatalarının fazlaca olması nedeniyle kelimelerde anlam kaymalarına rastlanan bu metnin de özgün Hamlet metni olamayacağı farz ediliyor. Ayrıca birinci quartodan da yararlanıldığı ve birtakım bölümlerin oradan alındığı hesaba katıldığında bazı kaynakların belirttiğine göre ortaya oynanması altı saat sürebilecek uzunlukta bir metin çıkıyor.

Hamlet’in Folio* diye bilinen üçüncü baskısı 1623’te yapılıyor. Bu baskıdaki metnin bizzat sahneleme metnine ya da suflör defterine dayanılarak oluşturulduğu sanılıyor. Bu anlamda ilk baskı olan “kötü quarto” ile arasındaki fark, Folio’nun somut bir metin göz önüne alınarak oluşturulmuş olması. Folio’da “iyi quarto”da bulunmayan yetmiş dize var; ancak onda bulunan 230 dizeye Folio’da rastlanmıyor. Bu dizeler çoğunlukla Hayalet, Fortinbras ve Claudius-Laertes sahnelerine ait replikler. Folio’daki sahne yönergeleri daha anlaşılır ve sistematik. Bunların yanında repliklerde birinci ve ikinci baskılara göre farklılıklar var. Cümleler daha farklı kelimeler içerip söz sırası değişkenlik gösterebiliyor. Folio’yu inceleyen uzmanlar, ortak birtakım yanlışlıklar içermesi bakımından (özellikle kelimelerin yazılış hataları) bu baskının oluşturulmasında “iyi quarto”dan da yararlanılmış olunabileceğini düşünüyorlar.

Sonuçta ortaya benzerlikler ve farklılıklar gösteren, çeşitli uzunluklarda üç ayrı metin çıkıyor. Bu metinden hangisinin Shakespeare’e ait olduğu ya da Elizabeth dönemi seyircisinin hangisini izlemiş olabileceği bilinemediği için daha çok ikinci quarto (“iyi quarto”) ve Folio’dan yararlanılarak bugün kullanılan yeni metnin oluşturulduğunu söyleyebiliriz.

Hamlet‘in Konusunun Beslendiği Kaynaklar

Hamlet’in konusunun beslendiği kaynaklara baktığımızda ilk olarak karşımıza ilk baskısı 1514 yılında yapılan, XII. Yüzyıl’da Danimarkalı tarihçi Saxo Grammaticus tarafından Latince olarak kaleme alman Historiae Danicae (Danimarka Tarihi) adlı eser çıkıyor. Bu eserde bir bölüm olarak yer alan Hamlet ya da orada geçtiği adıyla Amleth efsanesinin konusu oldukça basit:

Bir düelloda Norveç kralını yenen Amleth’in babası Horwendill, daha sonra dul kalan karısı Gerutha ile evlenecek olan kardeşi Feng tarafından boğularak öldürülür (Feng daha sonra cinayeti Gerutha’yı korumak adına işlediğini söyleyecektir). Kralın bir cinayete kurban gittiği herkesçe bilinmektedir. Hem kendisini korumak hem de yaptığı planlar konusunda üzerine şüphe çekmek istemeyen Amleth, bir strateji olarak deliliği oynamaya başlar. Ancak konuşmaları delilik ve dahilik arasında gidip geldiği için onu bir teste tabi tutmak isterler. İlk test, karşısına çıkarılan bir kadına normal davranıp davranmayacağı olur. Amleth kadına normal bir insan tepkisi verir ancak sırrını kimseye anlatmaması için ondan söz alır. Daha sonra Feng’in bir arkadaşı, Amleth ve annesinin bir araya getirilip konuşmalarını ve bunun gizlice dinlenmesini önerir. Amleth annesinin yatak odasında annesiyle bir araya getirilir. Babasını unutup, evlendiği için annesini çok sert bir şekilde eleştirir, adeta ona saldırır. Kendini sıkça kaybettiği bu konuşma sırasında perdenin arkasına gizlenmiş kulak misafirini fark eder, onu öldürür, cesedini ortadan kaldırıp daha sonra domuzların yiyeceği lağıma atar. Olay sonrasında Feng, öldürülmesini rica eden bir mektup ve iki görevli eşliğinde, Amleth’i İngiltere’ye yollar. Amleth görevliler uyurken mektubu bulur, ölüm emri yerine İngiltere Kralı’na, kızını Amleth ile evlendirme teklifi içeren yeni bir mektup yazar. İngiltere’de evlenip bir süre zaman geçirdikten sonra ülkesine geri dönmeden önce annesine öldüğü konusunda yaygara koparmasını ve on iki ay sonra cenaze törenini düzenlemesini isteyen bir mektup yazar. Kararlaştırılan zamanda saraya döner ve kendi cenazesiyle karşılaşır. Kendisiyle dövüşen soyluları yener, sarayı ateşe verir ve Feng’i yatağında öldürerek uzun zamandır planladığı babasının intikamını almış olur. Sonrasında yaptıklarını halkın nasıl karşılayacağı ve cinayetlerini nasıl haklılaştıracağı konusunda bir süre kararsız kalsa da cesaretini tekrar toplar ve halka bir söylev verir: ‘Ülkemi utançtan kurtaran benim; annemin namusunu temizleyen benim… Sizi kölelikten kurtarıp özgür kılan benim… Despotu deviren ve katili yenen benim.’ Amleth kral olur ve hayatını savaş meydanında kaybetmeden önce İskoç asıllı bir kadınla evlenir, İngiltere Kralı’nı yener ve başka maceralara atılır. Saxo Grammaticus’un Amleth’i, zorbanın kahraman bir prens tarafından cezalandırılışı hikayesi olarak kabul edilir.

Öykü her ne kadar kendininkine çok benzese de Shakespeare’in, Hamlet’in ana hatlarını François de Belleforest’in 1567’de İngilizceye çevrilen Histories Tragiques (Trajik Öyküler) adlı eserinin The Historie of Hamblet bölümünden almış olabileceği iddia edilir. Belleforest’in Fransızca eseri İngilizceye çevrilirken bazı değişikliklere uğramışsa da konunun özgün haline yakın olduğu ve Belleforest’in Saxo’nun anlattığı öyküye bir iki ekleme dışında sadık kaldığı söylenebilir. Belleforest tirad olarak kabul edilebilecek Hamblet’in konuşmalarını uzatmış hatta bazen konuşmaların içine Saxo’da gayet basit ve dolayımsız anlatılan bir takım çelişkiler eklemiştir. Saxo’nun aksine Belleforest’in Hamblet’i, daha entelektüel, dünyada olup bitenler üzerine derin düşünceler besleyen, sözlerinde ahlaki muhasebeler yapan bir karaktere bürünür. Belleforest, bu halk kahramanının sözlerini sanatlı bir dille aktarmayı seçer. Hamlet’in ‘yatak odası sahnesi’nde Kral ile babasını karşılaştırması, Kral’ı aşağılaması ve anneyi suçlaması gibi bölümler iyice uzamış ve bu değişiklik eserin farklı yerlerine serpiştirilmiştir. Belleforest’in asıl olarak yaptığı değişiklikler, Gertrude ve Ophelia karakterlerine ilişkindir. Belleforest eserinde, Feng’in kardeşi ölmeden önce karısını baştan çıkarmaya çalıştığını, hatta aralarında gizli bir ilişki yaşandığını anlatır. Feng’in Gertrude’u bir kapatma olarak kullandığı ima edilir. Ayrıca bu eserde Gertrude, oğlunun odasında kendine yönelttiği suçlamaları kabul eder ve hatasını anlayıp ona destek olacağına dair söz verir. Oğlunu intikamını alması ve tahtı ele geçirmesi için cesaretlendirir. Belleforest’in Hamblet’inde her ne kadar Ophelia adında bir karakter ya da bu isme sahip herhangi bir kadın karakter yoksa da, test aracı olarak kullanılan kadın, Hamblet’e sevgiyle yaklaşır. Belleforest’e göre bu genç kadın Hamblet ile beraber sarayda büyümüş ve onu aşkla seven biridir. Bu kadın Hamblet’i kendinden daha çok seven ve onunla hiçbir zaman birlikte olamayacağını bildiği için üzüntü duyan bir karakter halini alır. Belleforest, Fortinbras ve Hayalet’e dair bir değişiklikten ziyade daha çok bir ima olarak kabul edilebilecek bölümler eklemiştir. Tıpkı Saxo Grammaticus’un kitabında olduğu gibi bir Fortinbras karakteri yoktur; ancak Norveç’e dair yaşanan sorunlar ve bu ülkeden gelebilecek tehlike eserde geniş bir biçimde yer alır. Benzer bir şekilde her ne kadar Hayalet bir figür olarak görülmese de eserde cinayete kurban giden Kral’ın gölgesinden bahsedilir.

Belleforest’in Hamblet’i Saxo Grammaticus’un eserinin iki katı uzunluğunda, söz sanatlarının yoğun olarak kullanıldığı, ahlaki tartışmaların geniş yer tuttuğu ve asıl olarak intikamın adaletin yerini aldığının vurgulandığı bir eser olarak kabul ediliyor.

Asıl kaynak olarak kabul edilen bu iki eserden yola çıkılarak Shakespeare’in hikayede yaptığı değişiklikler konusunda şunlar söylenebilir: Cinayeti işleyen gizli tutulur, Hamlet’i intikama teşvik eden bir hayalet figürü eklenir, Laertes ve Fortinbras karakterleri ortaya çıkar, Ophelia’nın rolü genişletilir ve değişikliklere uğrar, oyuncular ve oyun içinde oyun bölümü oluşturulur, Hamlet Kral’ı öldürdükten sonra ölür.

Üzerinde kesin bir karara varılamamış olmakla birlikte Hamlet’in yazınsal kaynaklarından bahsederken mutlaka gönderme yapılan birkaç eserden de bahsetmek gerekir.

Çeşitli kaynaklara göre 1589 yılında Hamlet adıyla sahnelenen bir başka oyunun varlığından söz edilir. Hatta bu oyun üzerine dönemin ünlü yazarı Thomas Nashe aynı yıl içinde Senecacı İngiliz yazarlarını Seneca’yı ‘mum ışığında okuyup trajik sözler içeren Hamletler ya da bunun gibi çok ürün’ ortaya koymakla suçlayan sert bir eleştiri yazısı kaleme alır. Philip Henslowe’un belgelerinden, aynı oyunun 1594’te The Theatre’da sahnelendiğini ve ‘Hamlet, intikam!’ diye bağıran bir hayaletten ve Fortinbras adlı bir Norveç prensinin Danimarka tahtına çıktığından bahsedildiğini öğreniriz. Hiçbir zaman baskısı yapılmayıp tamamen bir spekülasyon malzemesi olarak kalan ve Alman Shakespeare uzmanlarınca “Ur-Hamlet” (İlk Hamlet) diye anılan bu oyunun, intikam oyunları türünün bir örneği olarak kabul edilen The Spanish Tragedy adlı eserin sahibi ve zamanın ünlü trajedi yazarı Thomas Kyd’e ait olabileceği konusunda bir görüş vardır. Bu görüşü destekleyen kanıtlardan ilki Nashe’in eleştirilerinde yaptığı göndermelerin daha çok Kyd’i hedef almasından kaynaklanır. Nashe sıkça arzuhalcinin oğlu ‘the Kid in Aesop’tan (Aesoplu Çocuk) bahseder ve tanımlamalar Thomas Kyd’e birebir uyar. İkinci kanıt ise The Spanish Tragedy’nin içerdiği birtakım özelliklerdir, bunlar Shakespeare’in Hamlet’iyle benzerlikler taşımaktadır ve bunu yazan kişinin Ur-Hamlet’i de yazmış olabileceği düşünülür. The Spanish Tragedy, öldürülen oğlunun intikamını alan bir babanın hikayesini anlatır. İntikamının alınmasını bekleyen bir hayalet, gizli bir cinayet, oyun içinde oyun, deliliği oynayan bir karakter, deliren ve intihar eden bir kadın figürü oyunun içerdiği başlıca öğelerden bazılarıdır. Ünlü İngiliz yazar T.S. Eliot’a göre “İlk Hamlet” kesinlikle Kyd’e aittir ve Shakespeare bu iki eserden de tamamen yararlanmıştır. Hatta ona göre Hamlet’te ‘The Spanish Trajedy’ye o denli yaklaşan koşut deyiş biçimleri vardır ki Shakespeare’in yaptığı işin, Kyd’in oyununu “düzelterek yazmak”tan başka bir şey olmadığına kuşkumuz kalmaz’. Yine de Thomas Kyd’in Ur-Hamlet’i yazmış olabileceği ve Shakespeare’in -The Spanish Tragedy’den haberdar olduğu konusundaki olasılık kabul edilmekle birlikte- adı geçen eserden kaynak olarak yararlandığına dair kesin bir bilgi yoktur. Hatta bu Hamlet’in Shakespeare’in acemilik döneminin bir eseri ve “kötü quarto”nun da bu oyunun bir baskısı olduğu bile söylenmektedir.

Sıkça adı geçen bir başka eser ise İngilizceye Fratricide Punished (Cezalandırılan Kardeş Katli) olarak geçen Tragoedia Der Bestrafte Brudermord Oder Prinz Hamlet Aus Dönnemark adlı Almanca eserdir. Dresden’de 1626 yılında sahnelendiği kayıtlara geçen eserin bazı tiyatro otoritelerince Ur-Hamlet olabileceği iddiası vardır. Ancak öne çıkan kanı, Shakespeare’in Hamlet’inin kötü bir baskısının ya da hikayeye dair kulaktan dolma bilgilerin Almanya’ya ulaşmış ve bu oyunun da bütün bunların bir uyarlaması olma olasılığıdır.

Shakespeare’in cinayet ve intikam temalarının işlendiği Yunan tragedya yazarları Aeschylos ve Sofokles’in oyunlarından da yararlanmış olabileceği bazı görüşler arasında yer alır. Ancak yazarın bu tragedyaları okuduğunu gösteren kesin bir kanıt yoktur.


* Bu derlemede kullanılan Hamlet alıntılarında Sabahattin Eyüboğlu (Remzi Kitabevi, İstanbul, 1995) çevirisinden yararlanılmıştır.
[1] E. A. J. Honigman ‘The Date of Hamlet’, Shakespeare Survey 9 (1956, 27-9)
* quarto: Bir yaprak kağıdın dörde katlanmasından oluşan küçük forma kitap.
* folio: Bir yaprak kağıdın ikiye katlanmasından oluşan büyük forma kitap