Marat-Sade

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Metin Boran

İstanbul Şehir Tiyatroları Alman Oyun Yazarı Peter Weiss’ın Fransız İhtilali’nin sonuçlarını tartıştığı “Marat-Sade” (Mara Sad diye okunur) adlı oyunu sahnelemeye devam ediyor. Politik tiyatronun önemli temsilcileri arasında sayılan Peter Weiss, yazdığı oyunlarla savaş, devrim ve faşizm gibi olguları politik bakış açısıyla gözlem altına alarak eleştirel bir yaklaşımla yaşananları gerçeğe yatkın bir üslupla yeniden seyircinin önüne getirir.

Marat-Sade gibi türünün mükemmel örneklerinden olan bir oyunu repertuarına alması Şehir Tiyatroları açısından önemli değişime işaret ediyor. Peter Weiss oyunu ele aldığı konusu, dili ve anlatım tekniği bakımından oyun olarak politik tiyatronun literatürüne girmiş klasik bir oyundur. Oyun içinde oyun kurgusu ile inşa edilen oyunda yazarın duyarlı ama tarafsız bir gözlem ve akıl yürütmesini izleriz.

Marat-Sade’la yazar bu defa 1789 Fransız İhtilali’nin sonuçlarını ele alır. Devrimden sonra karşıt saflarda yer alan Sadizme de adını vermiş olan Marquis de Sade ile Jean Paul Marat’ın belgesel tadında hazin öyküsüne el atar. Kahramanları arasında Danton ve Robespierre’in de yer aldığı ihtilal sürecinde devrimin sert uygulamalarla devam etmesinden yana olan Jakobenlerin safında konumlanan Marguis de Sade ve Jirondenlerin yanında savaşan Jean Paul Marat ihtilalden üç yıl sonra Charenton Akıl Hastanesi’nde karşılaşırlar. Sade, bir oyun yazmış ve delilerle prova yapıp sahneleyecektir. Konu Fransız İhtilali. Oyunda Marat’ya rol verir Sade, seyirci böylece hem yazarın hem de Sade’ın ihtilale ilişkin yaklaşım ve kanaatini farklı bir yazınsal üsluptan izlemiş olur.

Peter Weiss’ın bu çok katmanlı ve arka planı felsefi anlamda güçlü oyununu Şehir Tiyatroları Yönetmenlerinden Ragıp Yavuz farklı bir reji denemesi ile seyircinin karşısına çıkarıyor. Cengiz Tuncer’in çevirdiği oyunun dekor tasarımını Barış Dinçel, kostüm tasarımını Tomris Kuzu, müzik direktörlüğünü ise Çiğdem Erken yapıyor. Baştan söylenmeli; müzikal bir yorumla sahneye aktarılan oyunun reji uygulamasında önemli sıkıntılar olmasına karşın bu çeşit politik duyarlılığı güçlü olan bir oyunun Şehir Tiyatroları’nda sahneleniyor olması da kendi başına önemli bir tiyatro olayıdır denilebilir. Ancak bir oyunun sadece repertuara alarak bir tiyatro olayının gerçekleşmeyeceği bilinir. Ragıp Yavuz’un yorumu ‘Anlamak ve anlatmak’ bağlamında ciddi sıkıntılar içeriyor. Görsel olan ile düşünsel olanın dengesi bir türlü kurulamıyor oyunda. Oyuncularla yönetmen arasında bir iletişim kopukluğu yaşandığı izlenimi ediniyor izleyici. Her bir oyuncu öyküyü kendi bağlamında kendi hünerinden ve kendine has üslupla dile getirirken, bir türlü ortak duygu ve ortak ses yakalanamıyor. Oyuncular öykünün bütününden değil de sadece kendi olaylarından sorumlular sanki. Oyunculukta bir bütünsellik ve ortak anlatım duygusu bir türlü oluşmuyor oyun boyunca. Akıl hapishanesinde deri hastalığından ötürü küvette yaşamak zorunda kalan Jean Paul Marat rolünde izlediğimiz Deneyimli Oyuncu Yıldırım Fikret Urağ bu oyunda izleyicisini şaşırtan bir fotoğraf çıkardı ortaya. Acı çekerek zevk almanın felsefesini oluşturan Marguis de Sade’i yönetmen rolü ile yorumlayan Murat Garipağaoğlu’nun sesi ve tavrı ile Sade gibi karmaşık ve çelişik bir kimliği sahnede yaşatma girişimi sonuçsuz kaldı. Jacgues Roux da izlediğimiz Ali Mert Yavuzcan farklı bir oyunculuk örneği ile Roux’yu öykünün bir parçası olmaktan uzaklaştırdı farkında olmadan. Diğer oyuncuların hepsini ayrı ayrı yazmak bu yazının sınırlarını aşıyor, ancak oyunda anlatımı güçlendirmek ve öykünün anlaşılmasını sağlamak için yoğun emek harcayan Çağlar Çorumlu’nun adını anmak gerek.

Ragıp Yavuz’un sahne uygulaması hem görsel açıdan hem de düşünsel açıdan bir karmaşa içeriyor, reji yorumunun hedefi yeterince anlaşılmıyor, anlatımın temel unsuru olan oyuncuların konuşlandırılma biçimi, sahne düzeni, müziklerin durumla uyumsuzluğu, dansların düzeni ve en önemlisi delilerin kullanımı ve buna benzer yanlış olduğu anlaşılan yorumlar karmaşanın temel sorunlarını oluşturuyor. Oyuna uzun bir hazırlıkla yaklaşıldığı, ciddi emek harcandığı anlaşılıyor ancak bütün bu hazırlık, alın teri ve emek süreci bir metni anlaşılır kılarak görsel bir izlenceye dönüştürmek için yetmiyor anlaşılan.

Evrensel

 

 

 

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Metin Boran

Yanıtla