(Mehmet Çalışkan’ın Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Ayrımcılık ve Tacizle Mücadele Birimi’nin sorumlusu Gizem Erman Soysaldı ile yaptığı ve Habertürk’te yayımlanan söyleşiyi okurlarımızla paylaşıyoruz.)
Cuma günü oyuncu Doğa Lara Akkaya, sosyal medya hesabından yeni dizisindeki rol arkadaşı Tayanç Ayaydın’ın kendisini taciz ettiğini ileri sürerek mesajlarını ifşa etti.
Doğa Lara Akkaya’nın ifşasından sonra birçok kişi adını vererek veya vermeyerek birçok ünlü kişi hakkında taciz suçlamasında bulundu. Öyle ki olay, ifşa dalgasına dönüştü.
Oyuncular Sendikası, yaptığı açıklamada tacize uğrayanların yanında olduğunu belirterek gerekli desteklerin verileceğini açıkladı.
Peki;
✓ O destekler nelerdir?
✓ Sendikanın taciz iddiaları karşısında sektördeki yaptırım gücü nedir?
✓ İfşalar devam edecek mi?
Bütün bunların cevabını, Oyuncular Sendikası’nın içinde 2018’de kurulan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Ayrımcılık ve Tacizle Mücadele Birimi’nin sorumlusu olan oyuncu Gizem Erman Soysaldı, Habertürk‘e verdiği röportajda son günlerdeki taciz ifşaları hakkında açıklamalarda bulundu.
♦ Gizem, taciz ifşaları cuma günü başladı. Sonra ardı arkası kesilmedi. Hâlâ devam ediyor. Hem bir oyuncu olarak hem de Oyuncular Sendikası’nda bulunduğun göreve istinaden taciz ifşalarını değerlendirebilir misin?
Bir kişinin cesaretiyle başlayan bir durum. Çok yakın bir zamanda bunun örneğini ABD’de gördük. Hani bütün dünyada en bildiğimiz o ‘MeToo’ hareketi, yani Weinstein davasıyla aslında çok yakından tanıdığımız bir süreç. Oradaki film sektöründe çok uzun yıllardır devam eden tacizler, cinsel saldırı, istismarlar sonrasında bir gün birisi yaşananları ifşa ederek ‘MeToo’ hareketini başlattı. Ondan sonra yasalar, sektördeki teamüller değişti. Büyük bir hukuki davaya dönüştü, büyük cezalar alındı. Biz aslında o dalgayı da takip ediyoruz ve oradan da ilham ve cesaret alıyoruz. Bütün dünyada da böyle şeyler oluyor. Yakın zamanda İsveç’te yine ‘MeToo’ya benzeyen başka bir hareketle kadınlar, uğradıkları cinsel tacizle yaşadıkları mağduriyetleri tek tek anlatmaya başladı. Tamamen ifşa şeklinde sosyal medyada yayımladılar. Sonra İsveç parlamentosunda yasalar değişmeye başladı. Geçen aylarda ülkemizde dans alanında böyle bir şey olmuştu. Senin dediğin gibi cuma gününden beri fotoğrafçılık alanında başlayıp bizim alanlara da sirayet eden bir ifşa dalgası var.
♦ Oyuncular Sendikası bu konuda neler yapıyor? Senin başında olduğun birim bu konuda nasıl çalışmalar yürütüyor?
Oyuncular Sendikası 2011’de kuruldu ve Türkiye’deki oyuncuların set, sahne, stüdyo alanlarındaki çalışma koşullarını iyileştirmeye çalışan, sosyal ve ekonomik haklarıyla ilgili mücadeleler veren, çalışma alanlarındaki etik değerlerin, protokollerin dünya standartlarına gelmesi için uğraş veren bir sendika, bir işçi sendikası. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Ayrımcılık ve Tacizle Mücadele Birimi, 2018’de kuruldu. Toplumsal cinsiyet eşitliği, ayrımcılık ve tacizle mücadele ediyoruz.
OYUNCULAR SENDİKASI’NIN YÖNETİM KURULU ÜYELERİ
• Zuhal Olcay (Başkan)
• Alper Atak
• Atilla Gündoğdu
• Gizem Erman Soysaldı
• Özlem Zeynep Dinsel
• Esin Aslan
• Cem Yiğit Üzümoğlu
• Erdem Şenocak
• Arda Kavaklıoğlu
♦ Mücadelenizin içeriğinden söz eder misin?
Birkaç ayak üzerinden mücadele ediyoruz. Bunlardan biri; bireysel olarak şikâyetleri dinlemek, almak, kayda geçirmek, hukuki ve psikolojik destek veya yönlendirme sağlamak. Bir dava süreci varsa, o dava sürecini takip etmek. Daha önce müdahil olduğumuz davalarda, kazandıklarımız çok önemli. O davalar, sektör için çok çok önemli emsal oldu. Bir ayağımız böyle gidiyor. Diğer ayakta da biraz önce sendikanın genel prensibinden bahsederken söylediğim gibi sektördeki çalışma koşullarına dair çalışmalar yapıyoruz. Protokoller hazırlıyoruz ve teamüller oluşturmaya çalışıyoruz. Mesela ne bunlar? Audition, yani seçme protokolü… Geçen aylarda böyle bir uygunsuz audition isteklerinde bulunan bir kişi vardı. Ne yazık ki davaya dönüşmedi. Çünkü yeterli kanıt bulunamadı ama o olay ortaya çıktıktan sonra biz audition protokolü yayınladık. Yani dedik ki bu ülkede bundan sonra audition’lar ancak böyle olabilir. Yani bir cast direktörü, bir menajer, bir oyuncudan ancak bu koşullarda bu şekilde audition isteyebilir. Cinsellik ve yani yakınlık koordinasyonuyla ilgili aslında da çıplaklık ve simüle edilmiş cinsellik sahneleri için rehber, kostüm prova odası en iyi uygulamaları, yapımcılar için ise taciz ve mücadele rehberi, taciz ve ayrımcılık karşıtı ilkeler gibi kapalı set protokolleri yayımladık. Bunun bütün sektöre yol gösterici olmasını arzu ediyoruz. Bir teamül haline gelmesini istiyoruz. Şimdi çok yakın zamanda menajerlerle bir toplantımız var. Bunları anlatacağız. Sonra yapımcılarla, sonra üyelerimizle, oyuncularla toplantı yapacağız. Sendika olarak bu yönde çalışıyoruz. Kamuoyu oluşturuyoruz, farkındalık yaratıyoruz, eğitimler vermeye çalışıyoruz. 9 oyuncu yönetim kurulu üyesi olarak gönüllü olarak çalışıyoruz.
♦ Gizem, siz bunca çalışmayı yapıyorsunuz. Peki taraflar nasıl yaklaşıyor? Örneğin oyuncular, işsiz kalma endişesi içinde “Boş ver” diyor mu?
Haklısın… Böyle şeyler var. Bu çok üzücü. ABD’de oyuncular sendikasına oradaki bütün oyuncular üye.
♦ Sizin kaç üyeniz var?
Bizim üyemiz o kadar az ki… Türkiye’de kaç oyuncu olduğunu bilmiyoruz ama çok çok azı bize üye. Onun farkındayız.
♦ Ama sosyal medyada sık sık hak – hukuk paylaşımlarında bulunuyorlar. Neden size üye değiller onu anlamadım…
Her oyuncuyu üyemiz yapmaya çalışıyoruz. Onların arasında üye olanlar da var tabii. Daha çok oyuncunun üye olması lâzım ki maddi ve manevi olarak daha iyi bir mücadele alanı ve zemini olsun. ABD’de yapımcılar, yönetmenler, oyuncu sendikasına üye olmayan bir oyuncuyla çalışmıyor. Asla… Ayrıca bir menajer de çalışmıyor. Yapımcıların da, menajerlerin de bu anlamda bilinçlenmesi lâzım. Tabii oyuncuların da bilinçlenmesi lâzım. Ama iyiye gidiyor…
♦ Bir kadın oyuncu size gelerek; “Ben tacize uğradım” dedi. İlk önce ne yapıyorsunuz? Örneğin kanıt istiyor musunuz?
Biz bunun eğitimlerini aldık. Böyle bir durumla bunu konuşmak bile son derece önemli ve hassas. Çünkü karşında çok travmatik bir şey yaşamış biri var. Bir ifşada bulunulması çok uzun süreçler sonunda oluyor. Uğradığı tacizi birine söylüyorsa, bir yere şikâyet ediyorsa, bir dava açıyorsa emin olun bu çok uzun süreçlerden geçmiş demektir. Çok zorlu… Bir kere önce kendisinin bununla yüzleşmesi, anlaması, idrak etmesi, o travmatik deneyimi geçirmesi, ondan sonra bunu açıklama cesaretini göstermesi gerek. Bütün dünyadaki ataerkil sistemde böyle… İfşa ettikten ya da dava açtıktan ya da şikâyet ettikten sonra karşılaşacağı maddi ve manevi mağduriyetler, ikincil mağduriyetlerle de hayat boyu devam etmesi gerekiyor. Dolayısıyla hassas bir süreç… Biz, kendisini dinliyoruz. Bu gizli bir süreç. 9 yönetim kurulu üyesinin 9’u da bunu duymak zorunda değil. Birimin sorumlusu olduğum için ben dinliyorum. Yanımda belki birkaç kişiyle ya da bir Zoom toplantısıyla. Şikâyeti aldıktan sonra karşı tarafa aslında yönlendirmeler yapıyoruz. Dediğimiz gibi işte gönüllü hukuki, gönüllü psikolojik destek ağlarımız var. Artık sendika avukatlarımız var. Hani hukuki bir sürece giderse avukat desteğiyle ilgili yönlendirmelerimiz oluyor. Henüz ona hazır değilse ‘Susma bitsin’ gibi platformlarda kapalı ifşa yapılıyor. Üyelerimizi hukuki açıdan korumak için önermiyoruz ama ben şahsen çok önemli buluyorum. İfşalar sayesinde kolektif bir hafıza oluşuyor ve sarsıcı değişimlere yol açıyor.
♦ Neden?
Verdiğimiz desteklerde kimseye sosyal medya ifşasını önermiyoruz. “Bunu yaparsanız şu hukuki sorunlarla karşılaşabilirsiniz” diyoruz. Çünkü bu kez karşı taraf hakaret davası açar. Tabii ki bu da bir seçenek. Bu seçenekle karşı tarafın dava açmasını göze alanlar oluyor.
♦ “Siz bilin ama açıklamayalım. Yapımcısıyla, yönetmeniyle konuşup tacizde bulunduğunu iddia ettiği kişilerle ilgili tasarrufa gidilmesini isteyen oluyor mu? Böyle bir adım atmışlığınız oldu mu? Olduysa taciz iddiasına maruz kalan oyuncu hakkında bir tasarrufa gidildi mi?
Çok güzel bir şey söyledin. O biraz sıkıntılı bir konu. Çünkü hukuki bir zemini olmadığı için bizim bu şekilde atabileceğimiz fazla bir adım olmuyor. Bizim elimizi güçlendirecek bir resmiyet gerekiyor. Diyelim ki sektörde böyle birisi var. O kişinin tacizci olduğuna dair ifşalar çıkmış olsun. Böyle durumlarda sektör içinde; “Bununla çalışmayın” şeklinde bir yayılım oluyor. Örneğin dışlanıyor, sosyal medya takibinden çıkarılıyor. Bu da biraz daha dolaylı yoldan bir ceza ve kendimizi de koruma yöntemi gibi oluyor.
♦ Bazı iddialar; mesajlaşmaların ifşalanmasıyla olurken bazı iddialar tamamen söyleme dayalı. İki farklı iddia sizin için aynı derecede mi şikâyet oluyor?
Evrensel etikle bizim bakış açımız aynı. Evrensel etik ve uluslararası literatürden bahsetmek gerekirse “Kadının beyanı esastır” da çok yanlış anlaşılıyor. “Kadının beyanı esastır” demek “Bunu ciddiye alıyoruz ve soruşturuyoruz” demek zaten. Geçen gün, bu alanda çok uzman bir arkadaşım olan oyun yazarı Ebru Nihan Cerkan çok güzel bir yazı paylaştı; “Bir şiddet failinin yaptığına inanmakla, bir kadının iftira atmasına inanmak arasında da dağlar kadar fark var.” İstatistiki olarak böyle bir ihtimal o kadar az ki… Bir kadının iftira atmasıyla, bir şiddet failinin onu yapmadığını düşünmek, bunu denk görmek, eşit saymak gerçekten toplumsal verileri çarpıtmak ve akla ziyan bir durum. Dolayısıyla dediğim gibi bir kadın sosyal medyada; “Biri beni taciz etti” diyebiliyorsa evet, inanıyoruz ve soruşturmaya başlıyoruz. Çünkü çok büyük ihtimalle doğru söylüyordur. Çünkü Türkiye gibi de özellikle hani ataerkil sistemin daha yoğun olduğu, yoğun hissedildiği coğrafyalarda kadınlar, uğradığı tacizle, tecavüzle anılıyor. O kadar zor bir süreç geçiriyor ki kimse durduk yerde; “Tacize uğradım, tecavüze uğradım” demez. Bunu da sadece; Aman oh rahatladım” düşüncesiyle paylaşmıyor. Çünkü hep çoğunlukla böyle olduğu için bir erkek, bir kadına tacizde bulunduğunda o kadın, ilk olmuyor. Daha önce de bunu yapmış oluyor. Daha sonra da yapıyor. Çünkü cezasızlık iklimi hüküm sürdüğü için hep yapıyor. Sektörlerde dışlanmak büyük bir ceza ama dışlanmıyor. İşine – gücüne devam ediyor. Ünü de devam ediyor para kazanması da… Hele sevilen bir karakteri oynuyorsa; “Ay zaten çok tatlı birisidir” deniyor. Yani zaten ona bir şey olmadığı için bir cezasızlık iklimi var. Bir kadın ifşada bulunduğunda aslında kendi kız kardeşlerini belki çocuğunu, belki de başka bir çocuğu koruyor. Bunu bir daha yapamaması için ifşa ediyor. Bunu da mutlaka vurgulamak lâzım.