“Taksim’e Kadar”: Yağmurlu Bir İstanbul Yolculuğunda Yedi Yabancı, Yedi İç Ses, Tek Hikaye

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Yağmurlu bir İstanbul akşamında aynı dolmuşa sıkışmış yedi yabancının iç dünyalarını, korkularını, arzularını ve birbirine değmeden kesişen hayatlarını anlatan çağdaş bir kara komedi olan “Taksim’e Kadar” seyirci ile buluşuyor.

Proje tasarımı ve rejisi Zelal Buldan’a ait olan ve tek perdede, 90 dakikalık bir içe bakış deneyimi sunan oyun, seyirciyi bir dolmuşun içine davet ederek bireysel olduğu kadar toplumsal boyutlara sahip dertleri taşıyan bir yolculuğa çıkarıyor. Yağmurlu bir Eylül akşamı Taksim’e doğru ilerleyen dolmuşta farklı yaşlardan, sosyal konumdan ve hikâyelerden gelen altı yolcu ile bir şoför, iç sesleri aracılığıyla kendi hayatlarının kırılma noktalarına doğru savruluyor.

Her karakter kendi sessizliğinde konuşurken, onların iç monologları birbirlerinin dünyasına beklenmedik şekilde dokunuyor. Oyun, “dertleşememe” hâlini ve büyük şehirdeki görünmez yalnızlığı sahneye taşıyor. Oyunda her karakter kendi iç sesinde başka bir hayat yaşarken, dışarıda trafik ilerlemez; şehirle birlikte herkes kendi benliğinde sıkışır.

Günümüz İstanbul’unun kaotik ritmini, yalnızlık duygusunu ve umulmadık küçük karşılaşmalarını sahneye taşıyan oyun; mizahi dili, hızlı tempolu iç monologları ve giderek fantastik bir boyuta açılan finaliyle hem gerçekçi hem de düşsel bir deneyim sunuyor.

Sosyal farkların belirlediği gündelik dengeler, toplumu kuşatan tedirginlik hali, ilişkiler, kariyer takıntısı, aile baskısı ve ölüm korkusu gibi temalara dokunan Taksim’e Kadar, seyirciyi bir dolmuş yolculuğunun içinde kendi iç sesleriyle yüzleşmeye davet ediyor.

Oyunun Çıkış Noktası

Yönetmen ve projenin tasarımcısı Zelal Buldan, oyunun çıkış noktasını şöyle anlatıyor:

“Modern kentte insanlar yan yana ama birbirine kapalı. Bu oyunda, konuşamayan insanların iç seslerini sahnenin merkezine aldım. Her karakter farklı bir yazar tarafından, birbirlerinden habersiz şekilde yazıldı. Bu yöntem, sahnede gerçek bir yabancılık hissi yarattı. Bu bağımsız hikâyeleri tek bir atmosferde birleştirerek, bireysel yalnızlıkların iç içe geçtiği bir itiraflar bütünü kurdum.”

Buldan, sahnelemede dolmuşun fiziksel sıkışıklığı ile karakterlerin iç dünyanın genişliğini karşı karşıya getiriyor. Yağmur, motor sesleri, radyodan yükselen sesler ve İstanbul’un gürültüsü iç seslere karışarak oyunun duygusal ritmini belirliyor.

Fırat Bozan, Melis Öz, Yağmur Ruken Kahraman, Cihat Parıltı, Berk Ütni, Ilgıt Uçum, ve Ecem Kocatepe’nin rol aldığı “Taksim’e Kadar”ı, Bengü Üçüncü, Deniz Dursun, Hazal Selenga Erbayram, İpek Turgay Tan, Pınar Göktaş, Yağmur Ruken Kahraman ve Zelal Buldan yazdı. Oyunun dekor, kostüm ve ışık tasarımı Efe Arslan’a, hareket tasarımı Gizem Bilgen’e, ses tasarımı Arın Kamiloğlu’na, afiş tasarımı Müjde Başkale’ye ait. Dramaturji çalışmasını Metin Göksel’in yaptığı oyunun yardımcı yönetmenleri Berfin Tosuner ile Yağmur Şen, reji asistanı Derin Su Uysal.

Taksim’e Kadar’ın performans tarihleri şöyle:

1 Aralık, Das Das Ataşehir (Prömiyer)

12 Aralık, Das Das İstinye

5 Ocak, Das Das Ataşehir.

Paylaş.

Yanıtla