[Tuğçe Çelik’in Birgün’de yayımlanan söyleşisinin bir kısmını okurlarımızla paylaşıyoruz.]
Ekonomik kriz, salon krizi ve artan sansür baskısına karşın Ankara Tiyatro Festivali 28 yıldır ‘Perde’ diyor. Festival Direktörü Aksu, festivalin gücünü “özgücüne dayanan kültürel bir dirençten” aldığını söylüyor.
Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat için Vakıf (TAKSAV) tarafından bu yıl 28’inci kez düzenlenecek olan Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali 21 Kasım’da Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde gerçekleştirilecek açılış töreni ile başlıyor.
Başkentte 1 Aralık’a kadar devam edecek olan festivalin bu yılki teması ise ‘Yaşanılabilir Bir Dünya İçin Sanat.’
Bu yıl festivalde İran ve KKTC’nin yanı sıra Ankara, Balıkesir, Bolu, Denizli, Diyarbakır, İstanbul, İzmir, Kocaeli ve Uşak’tan toplam 28 oyun sahne alacak. Ayrıca geleneksel olarak her yıl verilen Festival Onur Ödülü bu yıl Yücel Erten’e, Festival Emek Ödülü Prof. Dr. Tülin Sağlam’a ve Sevda Şener Yazarlık Ödülü ise oyun yazarı Ahmet Sami Özbudak’a takdim edilecek.
Ankara Tiyatro Festivali’nin çerçevesini, tematik yönelimini, sansür iklimini ve dayanışmaya dayalı 28 yıllık yapısını Direktör Yener Aksu ile konuştuk.
Konuşmaya, festivalin bu yıl seçtiği ‘Yaşanılabilir Bir Dünya İçin Sanat’ temasının bugünün Türkiye’sinde neye işaret ettiğini sorarak başladık. Aksu, bu temanın arkasındaki düşünceyi şöyle aktardı: “Sanat, toplumları evrensel değerlere ulaştıran en barışçı ve kalıcı yoldur. Çeşitli kültürel ve sanatsal etkinliklerin bir arada ve iç içe yaşandığı, herkesin kaygısızca katılıp izleyebildiği, hayatın yaşandığı, yaratıcı ve üretici özelliklerin geliştirildiği festivaller, gerek ulusal gerekse uluslararası toplumsal ilişkiler açısından büyük önem taşıyor. Bu duyarlılık içerisinde festivalimizin ‘Yaşanılabilir Bir Dünya İçin Sanat’ teması bu yıl da festivalimize yol gösterici olsun istedik.”
SİYASİ BASKI FESTİVALİ DE ETKİLEDİ
Ekonomik kriz ve siyasi baskı ortamının festival hazırlıklarını nasıl etkilediği sorusuna ise Aksu’nun yanıtı şöyle oldu: “Kültürel ve sanatsal etkinlikleri yapmak, sürekliliğini kalıcı kılabilmek her zaman zorluklarla karşılaştı. İçinde yaşadığımız siyasi ve ekonomik iklim bunu daha da zorlaştırıyor. Ulusal ve uluslararası boyutta 28 yıldır devam eden tiyatro festivaline kurumların salon destekleri çok önemli. Kültür Bakanlığı ve Devlet Tiyatroları uzun zamandır neredeyse hiç destek olmadı. Devlet Tiyatroları’nın sembolik salon desteği olurdu; bu yıl o da olmadı. Belediyelerin neredeyse tamamı, malum siyasal baskı ve tutuklamalar nedeniyle desteklerini sınırlı tuttu. Tüm zorluklara rağmen festival programını oluşturduk. Festivale 105 tiyatro topluluğu başvuruda bulundu. Bu yıl da yurtdışı, üniversite toplulukları, belediye şehir tiyatroları, özel ve amatör tiyatrolardan oluşan 28 farklı tiyatronun her rengini festivalde Ankaralı sanatseverlerle buluşturuyoruz.”
Artan sansür ve otosansür ikliminin festivale yansıdığına dikkat çeken Aksu özellikle tiyatronun bu baskıdan çok etkilendiğini vurguladı. Aksu, “Sanatın ve demokratik hakların kullanımındaki baskı ve sansür şalı festivalleri de etkiliyor. Özellikle sahne sanatı olan tiyatro bu iklimden çok etkileniyor.
Sahne ve salon olmadan tiyatro yapılamıyor. Özellikle amatör tiyatroların ülke genelindeki yaşadıkları sorunları bu söyleşiye sığdıramayız. Festivalin bir amacı da tiyatro sanatının içinde bulunduğu sorunları duyurmak ve ilgili kurumların duyarlı olmalarını teşvik etmeye çalışmak. TAKSAV olarak bu festival projesini oluştururken kendi öz gücüne dayanan etkinliklerin uzun vadeli yaşayacağı inancı hâkimdi; hâlâ aynı duygular içindeyiz. Bu nedenle bu yıl da tüm zorluklara rağmen festivale katılan tiyatrolar, yıllardır desteklerini yanımızda hissettiğimiz demokratik kurumlar ve sanatseverlerin varlıkları bize güç verdi” dedi.
Bu yıl İran ve KKTC başta olmak üzere Türkiye’nin farklı illerinden tiyatroların Ankara’da buluşmasının festivalin dilini nasıl etkilediğini sorduğumuzda Aksu şu değerlendirmeyi yaptı: “Kültürler arası iletişim açısından festivalin uluslararası ayağı çok önemli olmasına rağmen ekonomik koşullar ve yeterli salon bulamama nedeniyle bu yıl yurtdışı çeşitliliğimiz istediğimiz seviyede olamadı. Bu yıl İran ve KKTC’den iki tiyatro ağırlıyor festival.”
Aksu, festivalin 28 yıldır bağımsızlığını nasıl koruduğunu ve TAKSAV’ın kültürel mücadelesini şöyle özetledi: “TAKSAV, özgür ve eşit insanların yaşayacağı başka bir dünya için on yıllardır mücadele eden insanlarca kuruldu. Susup dinlemeyi, oturup seyretmeyi değil birlikte konuşmayı, birlikte yaratmayı, dayanışmayı ve değiştirmeyi önemseyen TAKSAV, 1996 yılından bu yana aralıksız olarak düzenlediğimiz festivalde tiyatroların ve sanatseverlerin varlığını yanımızda hissederek bir dayanışma ruhuyla başlayan festivalimizi kendi özgücüne dayanarak büyütüyor ve yoluna devam ediyor.”
