İşte Sanatta Taşeronlaşma Örneği

Pinterest LinkedIn Tumblr +

iste-sanatta-taseronlasma-ornegiİtalyan operasının en büyük bestecilerden Puccini’nin “La Bohème” adlı eseri olarak lanse edilmişti. Sonradan Londra’daki bir prodüksiyonun dekor ve kostümünün satın alınıp, orkestrasının, korosunun alınmadığı, koro görevi verilen kişiler arasında opera eğitimi almış tek bir kişi olmadığı ortaya çıktı.

İtalyan operasının en büyük bestecilerden Puccini’nin “La Bohème” adlı eseri Zorlu Center ’da “Royal Operası Londra Prodüksiyonu” diye lanse edilmişti. İşin aslı ortaya çıktı. Zorlu Center, Londra’daki bir prodüksiyonun dekor ve kostümünü satın alıp, orkestrasını, korosunu, insanlarını almadan Boğaziçi Korosu’yla prodüksiyona başlayarak TÜSAK yasa tasarısının ilk örneğini vermiş oldu.

Şef Cem Mansur yönetimindeki Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası’yla sahnelenecek operada, koro görevinin Boğaziçi Caz Korosu’na emanet edilmesi kararı alınmasının ardından öğrenilen bilgiye göre ekipte opera eğitimi almış tek bir kişi yok.

Sanatın bu denli piyasalaştırılmasına tepki olarak Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, Haliç Üniversitesi Konservatuvarı Opera Bölümü öğrencileri ve mezunları tarafından bir mektup yayımlandı.

İşte o mektup;

“Uzun ve zorlu bir opera eğitim sürecini alabilmek için birden fazla eleme sınavından geçip bu alanda öğrenim görmeye hak kazanan bizler; konservatuvar çatısı altında şan, müzik teorisi, mimik, rol, opera oyunculuğu, koro gibi temel dersleri alarak ve üzerine ağır psikolojik süreçler geçirerek eğitimimizi tamamlıyoruz.

Üniversiteye girdiğimiz ilk günden itibaren gelecek ve meslek kaygısına düşen bizler, hükümetin sanat politikaları nedeniyle iyice daralmış olan iş sahamızda varlığımızı korumak ve meslek etiklerini oluşturmak üzere mücadele veriyoruz. sahnede var olma isteğimizden dolayı kurum yönetimlerinin insan sesini ve eğitimini küçümseyen hatta maddi açıdan hiçe sayan tutumlarını çoğunlukla görmezden geldik.

Artık emek sömürüsüne dur demenin vakti geldi.

Ülkemizin her alanında olduğu gibi özelleştirme politikalarıyla beraber sanatta da ucuz, sosyal güvencesiz, niteliksiz istihdam yapılmakta ve son aşamada “taşeron sistemi ile” sanat adı altında eserler sergilenmek istenmektedir.

Zorlu Sanatları Merkezi’nde yapılacak olan “Royal Opera House” prodüksiyonu “La Bohéme” operası bunu bizlere bir kez daha göstermiştir. Anlaşılan o ki yapımcılar, bütçe kalemleri içerisinde “La bohéme” operasında önemli bir yer teşkil eden koroya bütçe ayırmamış ve bu işi ücretsiz yapma ya da kabul edilemeyecek az bir ücret karşılığında yaptırılma yoluna gidilmiştir.

Bu “taşeron koro” teklifini profesyonel seslerden oluşan korolar emeğinin karşılığını almadan iş yapmayacaklarını belirtip reddetmiş ve bazı amatör korolar da opera uzmanlık alanı olmadığı için kabul etmemiştir.
Ancak, bu prodüksiyon için sayın Masis Aram Gözbek aracılığı ve yönetimiyle oluşturulan amatör bir koro ile anlaşılmıştır.

Amatör korolar genellikle farklı meslek gruplarından bir araya gelmiş ve bu işi hobi olarak yapan kişilerden oluşur. Amatör koroların varlığı ülkemizde müzik ve çok seslilik kavramının gelişimi açısından önemlidir ve desteklenmelidir. Amatör korolar, farklı müzik türleri ve farklı söyleme biçimleriyle birbirlerinden ayrılır ve kendi koro tınılarını yaratırlar. Opera koroları ise operadan bağımsız olarak düşünülemez çünkü opera koroları, solistlerle oyunculuk ve sahne eğitimleri konusunda ayrışmaz ve aldıkları eğitimi sahnede uygularlar.

Amatör korolarda söyleyen farklı meslek gruplarından kişilerin sadece müzik yapma iyi niyetlerini kullanarak profesyonel oldukları şeklinde lanse etmek ve yüksek bilet fiyatları ile satışa sunulan bir opera eserinde söylemeleri sağlamak ne kadar etiktir? Bu aynı zamanda izleyiciyi yanıltmak değil midir?

Bu durum bu işi meslek olarak seçen ve geleceklerini bu alana adayan bizlerin zaten kısıtlı olan iş alanlarının varlığını yok etmekte ve prodüksiyon firmalarının emek sömürüsü yapmasına zemin hazırlamaktadır.

Gelişmiş ülkelerin hiçbirinde (sosyal sorumluluk projeleri dışında) bilet satışı yapılan, işletme karı güdülen bir prodüksiyonda para almadan ve sosyal güvenceye bağlanmadan insan emeği kullanılamaz.

Ne acı ki durum, TÜSAK yasa tasarısıyla örtüşmektedir. Özel sektörde sanatın taşeronlaşmasıyla beraber sanatçıların haklarını alamamalarına neden olacaktır.

Bizler insan sesine ve emeğine değer verilmesi için genç sesler olarak ses çıkartıyoruz.

Ülkemizde;

Tübitak kurumunun başında hayvanat bahçesi müdürünün olmasına, Şehir Tiyatroları başında eski güreş hakeminin görev almasına, Opera, tiyatro, bale , resim, heykel gibi tüm sanat dallarında; sanatın profesyonellik gerektirmediği algısını oluşturmaya yönelik yapılan atamaları, yasal düzenlemelerini kabul etmiyoruz. Ses çıkartıyoruz.”

İlerihaber

Paylaş.

Yanıtla